Yusuf Ziya DÖGER
Yazının birinci bölümünde Zazacılık anlayışına yönelik genel bir değerlendirme yapmıştım. Şimdi bu akımın revaç bulduğu Bingöl’ün psikososyal duruşu üzerinden değerlendirmeye devam edelim.
BİNGÖL/ÇEWLİK: Bingöl insanın İslamiyet’e dolayısıyla dini duyguya bağlılığı tartışılmaz bir gerçekliktir. Bu gerçekliğin dayanaklarından bazıları şöyle tahlil edilebilir.
1- Çewlikli Zazaların Müslümanlığının fanatik tutucu boyutta olduğunu iddia edilir, aslında bu yanlış bir tahlildir. Çewliklilerde dine duyguya bağlılık ve yönelim yöresel kültürleriyle ile ayarlı biçimdedir. Temelini medrese geleneğine ait tedrisattan alan ve bu eğilim halk arasındaki kültürle özdeşleştirilmiş haldedir. Dolayısıyla oluşturulan yaşam biçimi hoşgörüyle bütünlük arz eder. Yaşamında sevecenliği, merhameti, vicdanı ve cömertliği esas alır. Ki bunu evinin içinde de sergileyerek hanımına ve çocuğuna karşı davranışlarında da saygıyı esas alır.
2- Çewlikli Zazaların medrese tedrisatıyla bezenmiş kültüründe hoşgörü vardır ve bu hoşgörü onların dini değerlerine de etki etmiştir. Çewlikli bir Zaza dinsel inançtan, aşiret ağasından, medrese mollasından veya tekke şeyxinden de olsa gelen baskıyı hiçbir zaman kabul etmemiştir/etmemektedir. Dini duygu ve inancı bir arada yaşamanın çimentosu olarak benimser dayatmayı ise kabullenemez bilakis her türlü dayatmaya karşı koyar.
3- Çewlikli Zazalar Kültürlerine de aşırı derecede bağlıdır. Düğünlerinde gerektiğinde bir dindarın, ağanın, mollanın veya ileri gelenin kol kola govend tutup halay çekerek zevkle oynadığı görülür. Bu durum halkın arasında sırıtmaz, eleştirilmez ve dışlanmaya da yol açmaz. Bu onlar için yaşamın iç içe oluşunun önemli göstergesidir. Ancak geleneksel kültüründe halk arasında örfe dayalı bir statü var ve herkes gelenekler çerçevesinde buna uygun davranmak zorunda hisseder kendisini.
4- Çewlikli Zazalar Şafiî mezhebine mensup olduklarından ve Osmanlıdan beri de Şafiiliğin köylü mezhebi olarak algılanmış olması, onların resmi olanla barışık olmadıklarının göstergesidir. Şeyx Said kıyamı ve 1927 katliamları nedeniyle devlet ideolojisi olan Kemalizm’e karşı gelişen tutum ezanın Türkçeleştirilmesiyle kendisini daha net ortaya koyar.
Menderes döneminde ezanın tekrar Arapçaya çevirmesi dindar ve samimi Çewlik Zazalarını Kemalist ideolojiden tümüyle kopartarak resmi ideolojinin bir nebze dışına çıkabilen dini söylemlerle bir arada olmaya yöneltmiştir.
5- Çewlikli Zazalar arasında medrese Mollalarının da etkisiyle Mola Mustafa Barzani sempatizanlığı 1945 sonrası ve 1950’lere damgasını vurmuştur. İstisnasız herkes Barzani’ye Kürt Müslüman bir lider olduğu için sempatiyle bakıyordu. Halk samimi dindar ve yurtsever bir yapı ararken 1960’lardan itibaren TİP çevresinde başlayan Kürt söylemine solun sahip çıkarak ve solcuların da dine yönelik pervasızlık içeren söylemler geliştirmesi Kürt söylemiyle kopuşa neden olur.
Sol söylemin Allaha, Peygambere ve ibadete yönelik saygısızlığı, dindar sıradan insanların çileden çıkarılmasına ve onlarla aralarına mesafe koymalarına yol açtı. Dolayısıyla aynı tutum PKK çevresinde de sürdürülünce, halk yanlış politika ve söylemlerin tekrarlandığı görüp Kürt hareketleriyle arasına mesafe koymasına yol açtı..
6- Siyasal İslamcılığın 1970’lerde Erbakan aracılığıyla Bingöl’e gelişiyle resmi ideoloji karşıtlığı kendisini daha açık biçimde sergilemeye başladı. Ancak Erbakan’ın dini duyguyu kullanarak Ümmet adı altında Osmanlıcılığa dayalı Türkçülüğü işlemesi zamanla halkın milli bilincine önemli bir sekte vurmuştur.. Dolayısıyla ehlileştirilmiş resmi ideolojinin argümanları zamanla farkına varılmadan halk arasında belki de bilinçsizce benimsendi. Ki bu dönemde sol argümanları savunanlara karşı bir kalkan olarak benimsenen Milliyetçi Türk düşüncesinin bile Bingöl’de revaç bulmasına neden olmuştur.
7- Resmi ideolojinin partisi CHP ise Kemalist geçmişinden dolayı hep etkisiz kalmıştır. Ancak Kiği ve Karlıova’nın belli bölgelerinde varlık kazanabilmiş. CHP’nin Resmi ideolojiyle göbek bağından kaynaklanan etkisizliği sağ kulvardaki partilerin güçlenmesine yol açmıştır. Aslında sağın etkili olması yalnız dindar parti olmalarına değil halkın değerlerine vurgu yapmalarına da bağlanılmalıdır.
İşte bu sebeplerden ötürü Bingöl’ün tutucu bir yapıya büründüğü ileri sürülür. Aslında bu tutuculuk değil halkın kendi bünyesine uygun olana yönelimidir. Eğer günümüzde güçlü, adil ve dini söylemi özümsemiş bir Kürt siyaseti gelişir ve Zazacayı da önemseyerek güçlü bir Zaza edebiyatı oluşturulursa Bingöllülerin doğasında var olan karakteri yeniden ortaya koyabilir.
Toplumsal yaşamın en önemli verilerinden biri bu halk için öncelikle inançtır. İnancı ıskalayan hiçbir bakış Bingöllü doğru okuyamaz ve bu nedenle üreteceği veriler de Bingöl gerçeğini açıklayıp yansıtmaktan uzak olur.
Cumhuriyet rejimi yönünü batıya doğru çevirmesiyle buna karşı dinsel argümanları da kullanarak karşı çıkış reaksiyonu ilk kez bu bölgede Şeyh Sait kıyamı ile gerçekleşmeye başlamıştır. Daha sonraları bu bölgenin siyasal tercihleri dikkatli okumalardan geçirildiğinde bu karşı çıkışın gerekçesi zamanla siyasal tercihler aracılığıyla kendisini açığa çıkarttığı kolaylıkla görülebilir.
Tek parti dönemi dışarıda bırakılınca sistem muhalifliğini her hangi bir şekilde dillendiren ve dini hassasiyeti öncelediğini ileri süren partiler her zaman burada önemli destek görmüşlerdir. Bu bölgede sol eksenli düşünceler hiçbir zaman yeşerme imkanı bulamamış, hatta sola karşı argüman geliştiren Milliyetçi Türk düşüncesi bile revaç bulabilmiş ve Bingöl de belediye başkanlığı bile kazanmıştır. Bugün Ak Parti’nin burada güçlü olması ve Hüda Par'ın bölgede nispeten bazı yerlerde güçlü oluşu ancak bu dini hassasiyetle açıklanabilir.
Bölgenin dini hassasiyetlerinin yüksek oluşu Cumhuriyet rejimi ile her türlü ilişkinin kesilmesine ve toplumun kendi iç dinamikleriyle varlığını sürdürme anlayışına yönelmesine yol açmıştır. Resmi olandan uzaklaşma tepkisi buradaki insanlar için doğal hale gelmiştir.
Toplumsal yaşam medrese geleneğini nispeten sürdürebilen Mollaların denetiminde sürdürülmüş ve denetlenmenin bir diğer ayağı da Şeyxlerin denetiminde olmuştur. Bu duruma uygun en bariz örnek halk arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için devletin resmi mahkemeleri yerine yerel mollaların şeriat mahkemelerinin kabul görmesidir.
Bu nedenle sol tandanslı düşüncelerin burada revaç bulması pekte mümkün olamamıştır. Kürt siyasal hareketleri Türkiye ölçeğinde özellikle 1960 sonrasında ağırlıklı olarak kendisini sol söylemlerle gündeme getirdiğinden Çewlik Zazaları arasında taban bulamamıştır.
Aslında bunda etkili olan temel unsur Zazalarda Kürt aidiyet duygusunun olmaması değil, Kürt siyasal hareketinin bu toplumun dinsel algısına ters düşmesidir. Ki zamanla Kürt siyasal hareketlerinin Kürtlüğü Kurmanç algısıyla özdeşleştirerek ortaya koymaları da bunda etkili olmuştur. Kurmanciyi temel veri alarak Kırdi/Zazacayı ötekileştirmelerinden ötürü burada kök salmaktan mahrum kalmıştır.
Bu durum Zazaların Kürt siyasal hareketleri içerisinde bireysel olarak yer alıp halkın genelini kapsayan bir oluşumu ise engellemiştir. Ki Zazaları ve Zazacayı göz ardı ederek davranmaları bir anlamda Zazalarda dışlanma duygusunun oluşumuna yol açmıştır. İşin doğrusu bu vurdumduymazlığı aşmak için herhangi bir çaba üretmenin derdine de düşmemişlerdir.
Tüm bu olup bitenler süreç içerisinde burada yaşayan Zazaların bir kısmında kendilerini tanımlama ve adlandırma adına ayrıştırmayı temel alan bir yol benimsenmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bunlarda Kürtlük algısı din dışı olarak tanımlanıp ona sahip çıkan herkesin indirgemeci bir bakış açısıyla ele alınmasına yol açmıştır. Ki bir molla bile dini kimlikle Kürtlüğe vurgu yaptığında PKK damgası yemekten kurtulamayacak duruma düşmeye başlamıştır.
Bugün Zazacılık akımının yanlışlığını vurgulayanların indirgemeci bir bakışla PKK-BDP çizgisi içerisinde değerlendirilmesi de buna ait en önemli veridir. Dolayısıyla Zazacayı kendi tekellerinde görme eğilimi sergileyerek Zazacayı Kürt dili içerisinde değerlendirenlere yönelik saldırgan tutum takınmalarında bu damgayı kullanmaları da buna örnektir.
Ki bunlara göre Kürtlüğün solun tekelinde gelişmesi dini duygusu güçlü olan Çewlik için kabul edilemez bir durumdur. Zazacayı lehçe olarak kabul edenlerin tümü de onlara göre ihanet içerisindedir. Velev ki yıllarını Zaza’ca için harcamış olsa da.
Aslında yaratılan bu algı biçimi içinden Zazalar açısından içinden çıkılmaz sorunlar üretmektedir. Bu sorunların çözümü ise ancak aklıselim davranmaktan geçmektedir. Ne Zazacılar göz nede Zazacayı Kürtçenin lehçesi olarak görenler göz ardı edilebilir.
Sonuç: .
Genel itibarıyla Bingöl Zazacılık açısından henüz net bir pozisyon almamıştır. Kürt siyasal hareketleri Zazacılık akımını önemsemek zorundadırlar. Ki Zazacı kopuşun temel sebeplerinden birisi de Kürt siyasal hareketlerinin kendisini tanımlama ve konumlandırma noktasına dayanmaktadır.
Dolayısıyla sorunun bir ayağı devletin bakışı ve organizasyonundan kaynaklanıp duyguları okşayıcı veriler üreten çabaya dayansa da, diğer ayağını Kürt hareketlerinin geçmişte savunduğu düşünsel söylemlerin toplum bünyesine uygun olmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu bağlamda Zazacılık akımı Zazalara ait Sosyo-kültürel, Siyasal, Ekonomik, Dilsel, Askeri ve Coğrafi tarihe yönelik net veriler ortaya koymasıyla belki kendisini temellendirebilir..
Ancak resmi ideoloji ile barışık olamamış bir yörede bugün resmi ideolojiye ait argümanların dile getiriliyor olması da bence manidardır.
Gelecek yazıda Dersimi konu alacağım.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017