Yusuf Ziya DÖGER
Koçuşağı ve Pêçar Tedip ve Tenkil Harekâtlarında Mustafa Muğlalı[1]
Muğlalı’nın Elazığ Havali Komutanı olarak ne zaman görevlendirildiği konusunda yazılı bir metne rastlamak mümkün olmadı[2]. Lakin Doğu cephesi komutanlığı emrine 18 Şubat 1922 tarihinde atandığına dair bilgiler yaşam öyküsünde yer almaktadır. Ancak “19 Eylül 1926 tarihinde karar verilen Koçuşağı tedip harekâtının icrasına, Elâzığ ve Havalisi Komutanı Kurmay Albay Mustafa Muğlalı memur edilir[3]” ifadesi onun daha önceden bu göreve atandığına ve yöreyi tanıdığına delalet etmektedir. (Yerel anlatımlarda Şeyh Said Harekâtı sırasında Elazığ’da görevli olduğu ifade edilmesine rağmen yazılı kaynaklarda bu konuda herhangi bir bilgiye rastlamak mümkün olmadı. Eğer o dönemde burada görevli ise de kendisine üst düzeyde sorumluluk verilmediği için kaynaklarda ismi geçmemektedir.) Kendisine tevdi edilen bu görevin icrasına 7 Ekim’de başlayıp 30 Kasım 1926[4] da bitirmiştir. Muğlalı, Koçuşağı Tebdil Harekâtı’nda devletin yöre üzerindeki gücünü pekiştirmeyi hedefleyen ve istediği prestije ulaşmak için halka yönelik uygulamalarda sınır tanımayan bir Miralaydı.
Miralay rütbesiyle görev yapan Muğlalı bu dönemde devlet nezdinde oldukça önemli görevlere imza attı. Bu olaylardan bir tanesi de Dersim (Çemişgezek ve Hozat) bölgesinde etkin olan Koçuşağı Aşireti'ne yönelik 'tedip' (uslandırma, terbiye etme) harekâtıydı. Devlet, özellikle 1925'teki Şeyh Said hareketinden sonra bölgede nüfuz sahibi olan etkili Kürt aşiretlerine şüpheyle bakıyordu ve bu aşiretlerin devletle ilişkileri zaten sorunlu olması ise onlara daha da şüpheyle bakmasına yol açıyordu.
Koçuşağı Aşireti’nin yörede özerk davranma eğiliminde olması devlet nezdinde terbiye edilmesi gerekenler sınıfına dâhil edilmişti. Koçuşağı Aşireti yıllardan beri belli bir özerklik içinde ve devletin otoritesinin fazla hissedilmediği Dersim yöresinde varlığını sürdürüyordu. Bu durumundan rahatsız olan devlet, Şeyh Said Harekâtı sonrasında 1925'te yürürlüğe konulan Şark Islahat Planı kapsamında Koçuşağı Aşireti'ne de yöneldi. Şark Islahat Planı çerçevesinde Kürtlere karşı tedip ve tenkil (topluca nakil etme, topluca tepeleme ya da uzaklaştırma) harekâtlarının geliştirilmesi temel amaçtı.
Bu amaç çerçevesinde Kürdlük bilincinin tamamen yok edilmesi ve Kürdlerin Türkleştirilmeleri önceliğe alınmıştı. Buna direnç gösterenlerin ise ortadan kaldırılarak diğerlerinin yüreklerine korku salmak, böylece onları terbiye etmekti. Bu amaçla başta dil yasağı olmak üzere Kürdlüğü canlı tutacak her şeyin yasaklanması, yoğun bir asimilasyon sürecinin başlatılması öngörülmüştü. Kürdlerin terbiye edilmesi(tedip), bu uygulamalara karşı isyan edebilecek Kürdlerin imha edilmesi, geriye kalanların da Batı illerine sürgün edilerek yerlerine Türk nüfusun yerleştirilmesi gibi amaçları barındıran Şark Islahat Planı[5], uzun yıllar boyunca sistematik bir şekilde ve vahşi uygulamalar eşliğinde yürürlükte kaldı.
Muğlalı komutasında başlayan Koçuşağı Tedip Harekâtı’na giden sürecin altında devlet erkânı tarafından hazırlanan raporların olduğu görülmektedir[6]. Hazırlanan bu raporlar doğrultusunda harekâta 19 Eylül 1926 yılında karar verilir. Devlet Koçuşağı bölgesinin arazi yapısını da dikkate alarak ilk darbeyi vurup sersemletmek amacıyla önce uçak bombardımanına başvurmuştur. “Ekim 1926 Pazartesi günü fecirle beraber ilkin tayyare filosu faaliyete başlayacak ve tayyareye ait görevin bitiminde yani tayyarelerin çekilmesinden sonra, aşiret grupları aynı zamanda kendilerine verilen istikametlerde taarruza geçecek ve Hadişar deresi doğu sırtlarındaki Türk Milisleri ile Şavak Aşireti….[7]“ Öncelikle belirtilmesi gereken nokta uçaklarla bombardımana tabi tutulan kesimin sivil halk ve köyler olduğunu dikkatten kaçırmamak gerekir. Çünkü söz konusu edilen Koçuşağı Aşireti belli bir mıntıka içerisinde meskûn olan bir aşirettir. Buradan da anlaşılacağı üzere, Muğlalı’nın yeni rejimin dipçiğini halka göstermekte ve halkı sindirmekte kararlı olduğudur. Daha önce hazırlanan raporların dikkate alındığı görülmekte ve Muğlalı kendisine güven duyulmasını sağlamak amacıyla acımasız katliamlara girişmekte herhangi bir beis görmediği görülmektedir.
Muğlalı’nın Koçuşağı Aşireti üzerine giderken, Kürdler arasında tarihsel derinliği olan mezhepsel farkı iyi kullandığına delil olarak Sünni Kürdlerden oluşan Şavak Aşireti’nden milis güçleri oluşturmasıdır. Ki burada dikkati celp eden şey, Türk Milisleri ile Şavak Aşireti’nin ayrı ayrı telaffuz edilmesidir. Çünkü Şavak Aşireti bölgedeki Koçuşağı Aşireti’ne komşu olan suni Kürdlerden oluşmaktaydı. Devletin demir yumruğunu temsile soyunan Muğlalı burada Kürdler arasındaki mezhep farkından yararlanarak Kürdleri bloklaştırmıştır. Harekât planlamasının bizzat Muğlalı tarafından yapıldığı Genelkurmay’ın yayınladığı 1924-1938 Cumhuriyet Ayaklanmaları adlı kitapta ifade edilmektedir.
Muğlalı’nın gücünden istifade ettiği bir diğer kesim ise bölgeye zamanında yerleştirilmiş olan Türklerden oluşturduğu milis güçleridir. Bu durum ise devletin yörede etnik köken farkını öne çıkararak kendi gücünü pekiştirmeye çalıştığının göstergesidir. Koçuşağı Aşireti’ne yönelik gerçekleştirilen tedip harekâtında Muğlalı’nın görevlendirilmesi, onun kişiliğini tez konusu olarak ele alan Barış Ertem tarafından şu şekilde gerekçelendirilmiştir.
“… Bütün bunlardan da anlaşılabileceği gibi, Koçuşağı Aşireti, bölgede Devlet ve Hükûmet için ciddi bir sorun ve sürekli bir tehlikedir. Böyle bir aşiretin tedibine Mustafa Muğlalı’nın görevlendirilmesi de bu sebeple olabilir. Muğlalı, kendisi için 32 yıl sonra hazırlanacak olan ayrıntılı tahkikat raporunda, “ cebbar, gayyur ve bilhassa çok sert bir kumandan “ olarak tanımlanmıştır. Muğlalı’nın bu özellikleri, 1926 yılında yapılacak böyle bir tedibat harekâtı için gerekli özellikler sayılabilir. Muğlalı, 1926 yılında albay rütbesindeyken de sözü edilen bu özelliklere sahiptir. Bu özellikleri sebebiyle de, bu sorunlu aşiretin tedibi amacıyla görevlendirilmek için seçilmiş olması mümkündür. Ayrıca, bu tarihte Muğlalı, Elâzığ ve Havalisi Komutanı’dır. Daha sonra verilecek olan bilgilere bakılırsa, komutanı bulunduğu Elâzığ Havalisi de, bazı eklemeler yapıldığında, böyle bir tedibat harekâtı için gerekli askerî güce sahip görünmektedir[8].”
28 Kasım 1926’da Havali Komutanı Muğlalı’nın cephe komutanlarına gönderdiği mesajın içeriğine bakıldığında Koçuşağı ve Dersim bölgesinin devlet nezdinde ne anlama geldiği ifade edilirken, zımnen de olsa oranın aslında bu Aşiretin vatanı olduğu belirlemesi yapılıyor. Ancak Koçuşağı Aşireti’nin yöredeki diğer aşiretler nezdinde itibarsızlaştırılması ve bu aşiretlerin desteğinin devlete yönelmesini sağlanmak için kullanılan kangren ve çıbanbaşı ifadeleri, amaçlananın önce ayrıştırma oluşturup sonrasında ise tek tek imhaya yönelme olduğu görülüyor. Doğrusu burada sorulması gereken şey; neye ve kime yönelik çıbanbaşı veya kangren oluşturmaktaydılar? Elbette buna verilecek cevap, yeni rejimin uygulamak istediği tek tipleştirme anlayışını benimsemek istemedikleri için ötekileştirici ifadelerle tanımlanıp katliama maruz bırakılmalarıdır. Muğlalı’nın 28 Kasım 1926 yılındaki cephe komutanlarına verdiği mesaj şudur.
“Öteden beri Dersim’in yenik olmayan aşireti ve milli kahramanlarının adını taşıyan Koçuşağı haydutlarının son sığınağı olan Kılabuz deresini temizleme ameliyesi son bulduğu, saat 17,30’da Kuzey cephe komutanlığına bildirilmektedir. Aziz vatanımızın bağrında adeta kangren haline gelmiş bir çıbandan başka bir şey olmayan bu canavar grubun yok edilmeleri hususunda Cephe ve bölge komutanlıkları başta olmak üzere tekmil arkadaşlarıma katlandıkları güçlük ve sarf ettikleri mesai nedeniyle bütün kalbimle teşekkür eder, her kaya arkasında, her meşe dibinde, her kaya kovuğunda, her mağara içinde asi arayarak en işlek ve en tehlikeli mıntıkalarda dolaşmak, en müşkül anlarda dahi sarsılmaz bir imanla ölüme karşı yürümek suretiyle gösterilen fedakârlığı takdiri ve vicdani borç bilirim…[9]”
Koçuşağı Aşireti'ne yönelik girişilen kıyımda uçakların kullanıldığı harekât kapsamında Aşirete ait tüm köy ve mezralar bombalanmak ve yakılmak suretiyle yerle bir edilmiştir. Aşiretin toplam nüfusunun en az beş bin civarında olduğu ve bunlardan çok azının hayatını kurtarabildiği ifade edilmektedir. Kurtulabilenlerin çoğu Dersim yöresindeki diğer aşiretlere sığınmak zorunda olan kadın ve çocuklardan oluşmaktaydı. Ele geçirilen hiç kimsenin af edilmediği, Muğlalı’nın 28 Kasım’daki mesajından net biçimde anlaşılmaktadır. Geride kalan aşiret mallarına el konulmuş veya milislerin talan etmesine göz yumulmuştur.
Koçuşağı Aşireti’ne yönelik tedip harekâtının tarihi, dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir başka ayrıntıdır. Devletin seçtiği bu tarih kışın başlangıcıdır. Bunun anlamı ise tedip sırasında olur da herhangi bir şekilde hayatını kurtarma imkânı elde edenlerin zorlu kış şartlarında evsiz, yurtsuz ve aç bırakmak (ki mallarının talan edilişi ve evlerinin yakılması göz önüne alınmalıdır) suretiyle yok olmalarına yol açmaktı. Ki harekâtın kış arifesinde olması yaşamda kalanlar için başka sorunları birlikte getirmiştir. Bölgenin çetin kış şartlarında yiyeceksiz ve barınaksın kalan halkın telef olması amaçlanmıştır. Bu yeni rejimin halka gözdağı verme niyetini açıkça ortaya koymaktadır.
Pêçar Tedip ve Tenkil Harekâtı’nda Mustafa Muğlalı[10]
Türkiye Cumhuriyeti’nin tesis etmeye çalıştığı yeni rejim kendisini garantide görmediği için halk nezdinde güç ve imha politikalarıyla kendisini koruma reflekslerini gösteriyordu. Bunu gerçekleştirecek elemanların da gaddar ve acımasız olmaları gerekiyordu. Koçuşağı Aşireti’ni 1926 yılında tepeleyen ve Ankara nezdinde imaj tazeleme imkânı bulan Mustafa Muğlalı bu iş için biçilmiş kaftandı. Muğlalı’yı artık yeni bir görev bekliyordu. Yeni görev ona hem ek prestij kazandıracak hem de yeni rejimin yılmaz bekçisi olduğunu kanıtlama imkanı sağlayacaktı.
Koçuşağı’nda Ankara’nın beklentilerini karşılayan ve yörede devletin demir yumruğu[11] olduğunu kanıtlayan Muğlalı, Şeyh Said Hareketi sonrasında ele geçirilemeyen Şeyh’in askerlerini ve onların yöresini terbiye etmeye memur kılındı[12]. (Pêçar ve çevresine düzenlenen tedip ve tenkil harekâtına gerekçe oluşturan olayın Lis Dağı Çatışması olduğu Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927 adlı çalışmamızda detaylı biçimde ortaya konulmuştur.)
Lis Dağı çatışmasıyla hükümet ve ordunun sarsılan prestijinin yeniden tesisinden söz edilirken Şeyh Said Başkaldırısı sonrası Xancık (Xoncuk) bölgesinde faaliyet gösteren Kürd gruplarından Emer-i Faro ve Şeyh FaxriBukarki komutasında 1926 yılında Lis dağında bozguna uğratılan 25. ve 2. Süvari alaylarının karşılaştığı acı sonun devlet nezdinde oluşturduğu kin ve öfkenin yeniden sahneleneceğine delalet etmekteydi. Ki bu olaydan önce Mustafa Muğlalı Elazığ Havali Komutanı iken Peçar Tenkil Harekâtı için istihbarat çalışması amacıyla 7. Kolordu Komutanı Mürsel Paşa tarafından görevlendirilerek bölgeye gönderilir. Elde ettiği bilgiler çerçevesinde uygulamaların gerçekleştirilmesi için de harekâtın genel komutanı olarak atanır. Harekât süresince komuta merkezini Lice de oluşturur ve harekâtı yönetir.
Cumhuriyet rejimiyle ortaya çıkan tek tipleştirme politikalarının inkârcı ve imhacı anlayışının kaynaklık ettiği Kürd ve Kürdistan sorunun da öne çıkan isimlerden bir de Mustafa Muğlalıdır. Onun devlet nezdinde yıldızının parlaması Kürdlere yönelik uygulamalarıyla olmuştur. Kürd ve Kürdistan sorunu üzerinde kafa yoran herkesin karşılaşacağı muhtemel isimlerden biri de mutlaka Mustafa Muğlalı olacaktır. Muğlalı Kürd ve Kürdistan sorununda üç yerde en önemli figür olarak yer almaktadır. Koçuşağı Tenkil Harekâtı, Pêçar Tenkil Harekâtı ve Otuz üç Kurşun Vakası’nın baş aktörüdür. 1926 yılındaki Koçuşağı ve 1927 yılındaki Pêçar Tenkil Harekâtlarındaki acımasız uygulamaları ona Aralık 1930 yılında gerçekleşen Menemen olayı’nda Divan-ı Harp Mahkemesi Başkanı olması imkânını sağlamıştır[13].
Bu satırlarda söz konusu edilen roller Koçuşağı ve Pêçar Tenkil Harekâtları ile Menemen ve Van Özalp’taki Otuz Üç Kurşun olayında üstlendiği rollerdir. Devletin bu cebbar komutanı Kürdlere yönelik gerçekleştirilen Koçuşağı ve Pêçar harekâtlarındaki performansı ile 1927 yılında tümgeneral rütbesiyle taltif edilmiştir. Bunun hangi gerekçeye dayandığını yine Barış Ertem’den okuyalım.
“Muğlalı’nın yönettiği ve temizlik amaçlı bu harekât -Pêçar Tenkil Harekâtı- amacına ulaşmıştır. Hükümet’in bu bölgede sarsılmaya başlayan nüfus ve itibarının iadesi sağlanmıştır. Harekât boyunca, Muğlalı’nın emriyle asilere karşı yoğun şiddet kullanılmış, bu da harekâtın başarısında önemli rol oynamıştır. Tedipten kurtulabilen az sayıdaki eşkıyalar da yersiz kalmış ve etkisiz hale gelmiştir. Bu bakımdan harekât Hükûmet lehine faydalı olmuştur.
Harekâttaki sert tavırlarıyla Muğlalı, sert bir kumandan olduğunu da bir kez daha göstermiş, harekâtın başarısı da O’nun bu özelliğinin bu ve benzer düzen sağlama amaçlı harekâtlarda yararlı olduğunu kanıtlamıştır. Daha önce yönettiği Koçuşağı tedip harekâtında da benzer tavırlar gösteren Muğlalı nın, Hükûmet’in ve ordunun nüfuzunun azaldığı ve prestijinin sarsıldığı bir zamanda özellikle göreve çağırılması da bunu açıklamaktadır.[14]”
Muğlalı harekâtın icrasında, asi güçlerinin (resmi söylemle) bulunduğu bölgenin geniş bir şekilde çevrilmesi ile harekete geçmek ve sonradan bu çemberi yavaş yavaş daraltarak asileri tamamen imha etmek fikrini uygun bulmuştur[15]. Ancak, yöredeki arazinin geniş ve yapının önemli bir kısmının dağlık olması fikrini değiştirmesine sebep olmuştur. Çünkü gerçekleştirmeyi hedeflediği harekâtta bu planlama ile başarı elde edemeyeceğini düşünmüştür.
Buna göre, Muğlalı, ilk olarak arazinin daha engebesiz olan kısmını güçlü müfrezelerle işgal etme yöntemine başvurmuştur. – Aslında yaptığı plan köyleri muhasara altına alarak kadın, çocuk ve yaşlı demeden ele geçirdiği tüm insanlara evlere doldurarak yakma planıydı - Bundan amaçladığı şey, kendi demiyle; asilerin morallerini bozup kayıp hem çevreden uzaklaşmalarını önlemek hem de köylerde kalanları koruma endişesine düşmelerini sağlamaktı. Böylece direnişçi Kürd gerillalarının daha büyük kayıplar vermelerini sağlamak istemiştir. Sağ kalanları ise oluşturulacak özel takip birlikleriyle arazi taranması, bulunanların -asilerin- imhası yoluyla temizlenmesi planını daha uygun bulmuştur.[16]
Harekât’ın üç aşamaya ayrıldığı[17] ve Harekât’ın birinci safhasında -7/12 Ekim- Lice’nin doğusu ve kuzeyinde yer alan tüm köyler hedef alınmıştı. Lice’nin doğusu yerel halk tarafından Koçeran, kuzeyi ise ZazayênpiştaLicê olarak tanımlanır. İkinci safhada ise -13/22 Ekim- birinci safhada harekâtın yöneldiği alanın kuzeyinden Murat Nehri esas alınarak Genç ilçesinin doğusundaki tüm köyler, Solhan sınırına hedef alınmıştı.Üçüncü safhada ise -24 Ekim 17 Kasım- Koçeran bölgesinin güney kısmı -Kulp, Lice, Silvan üçgeni- Hüvêydan ve Lice’nin batısındaki köyler ile Hani-Piran çizgisi esas alınarak, batıda Ergani-Gulaman üzerinden bir çizgi ile Gülüşkür köprüsünden Genç’e kadar olan bölgenin Murat Nehri çevresi hedef alınmıştı[18].
Tıpkı Koçuşağı Tedip Harekâtı gibi Pêçar Tenkil Harekâtı da kış aylarının başlangıcına denk getirilmiştir. Bunda amaçlananın herhangi bir şekilde sağ kalanların zorlu kış şartlarında yaşamlarının yitirmelerini sağlamaktı. Devletin bu insanları suçlu veya suçsuz olarak ayırmadığının en önemli kanıtı bu olsa gerek. Çünkü harekât sırasında 280 köyün yakılıp yıkıldığı bizzat Genelkurmay belgelerinden açığa çıkmıştır. Evsiz ve yurtsuz kalıp malları talan edilen bu insanların zor kış şartlarında yaşam mücadelesini sürdürmeleri elbette zordu ve devlet onların önüne bu zor seçeneği koymuştu. Ki uygulamanın resmi emrinin ve harekât zamanını belirleyen Mustafa Muğlalı bunu en ince detaylarına kadar hesaplamıştı.
Koçuşağı ve Peçar Harekâtlarındaki üstün başarısı(!) Muğlalı’ya Tümgeneral olma imkânı sağlamıştı. Mustafa Muğlalı, 1927 yılında Tümgeneral rütbesine yükselmiştir. 1927 – 1928 yılları arasında 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, 1928- 1929 yılları arasında Genelkurmay 2. Başkan Yardımcılığı, 1929- 1931 yılları arasında da 57. Tümen Komutanlığı görevlerini icra etmiştir[19]. Ankara nezdinde yıldızı bu iki harekâttaki acımasız ve yargısız infaz uygulamalarıyla iyice parlayan Muğlalı bu (57. Tümen Komutanlığı)görevde iken 23 Aralık 1930 Salı sabahı patlak veren Menemen Olayı’nda Divan-ı Harp Mahkemesi Reisliği ’ne getirilmiştir.
Buradaki karar ve uygulamalarına bakıldığında Muğlalı’nın olası muhalifliğe bile tahammülü olmayan biri olduğu açıkça görülür. Ki ‘6 kişinin doğrudan fâîli olduğu olayın mahkemesinin sürecinde, ilk safhada yargılanan kişi sayısı 105’tir. Mahkemenin daha sonraki safhalarında, yargılama süreci bitene ve Balıkesir’le Manisa’dan sonra en son Menemen’ de kalkan sıkıyönetimin kalktığı tarih olan 8 Mart 1931’ e kadar tutuklanan kişi sayısı 2200, Divan-ı Harb’de yargılanan kişi sayısı da 606’ dır.[20] Ele aldığımız konu itibarıyla Menemen Olayı konumuzun dışında kaldığı için detaylarına girme gereği duyulmamıştır. Menemen Olayı’nın yargılama süreci bittikten sonra, Orgeneral Mustafa Muğlalı, yerine getirdiği vazifenin karşılığı olarak 1931’ de korgeneral rütbesine yükseltilmiştir.
1942 yılında orgeneral rütbesine yükseltildikten sonra 25 Şubat 1943’ de ise 3. Ordu Komutanı olmuştur. Çalışmamızın bundan sonraki kapsamı Menemen olayını dışarıda bırakarak Van Özalp’ta Otuz Üç köylünün kurşuna dizilmesi olayında Mustafa Muğlalı, 3. Ordu Komutanlığı görevinde bulunduğu ve emri bizzat kendisinin vermesi nedeniyle 33 Kurşun olayı ile devam edecektir. Bu olayın da kayıtlara ve mahkemelere yansıyan bilgilere göre başkahramanı Mustafa Muğlalı olacaktır.[21]
[1]Koçuşağı Tedip Harekâtına ait resmi kaynaklara veya diğer kaynaklara (örneğin Reşat Hallı’nın Genelkurmay yayınlarından olan “1924/1958 Cumhuriyet Ayaklanmaları” adlı kitabındaki bilgiler buradan yapılan alıntılardır. Diğer araştırmacılarında referansı Reşat Hallı olmuştur ) yansıyan bilgilerin hemen hemen tümü T:C: Dâhiliye Vekâleti Jandarma Umum Komutanlığı sayı.55058 Gizli Zata Mahsustur ibareli DERSİM adlı raporlarına dayanmaktadır. Necmettin Sahir Sılay, Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik Dersim/ Sason 1934-1946 s.97/98 ile 171/179. Sayfalarda yer alan 12/10/930 tarihli raporunda geçen 1926 harekâtı (Koç uşağı tedibi)
[2]20 Eylül 1921 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı. İslahiye'deki Ermeni isyanını bastırdı. 5 Ocak 1922 tarihinde 18. Tümen Komutanı olarak atandı. 18 Şubat 1922 tarihinde Doğu Cephesi Komutanlığı emrine atandı. 1 Mart 1922 tarihinde Miralay rütbesine terfi etti. 28 Mart 1922 tarihinde Doğu Cephesi'nde 13. Tümen Komutanı, 3 Mayıs 1922 tarihinde 10. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. 23 Eylül 1923 tarihinde 8. Tümen Komutanlığı'na atandı. Savaştan sonra Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.15 Aralık 1924 tarihinde 11. Tümen Komutanı, 14 Şubat 1926 tarihinde 41. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. 30 Ağustos 1927 tarihinde Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. 20 Ekim 1927 tarihinde 3. Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı, 27 Ağustos 1928 tarihinde Genelkurmay 2. Başkan Yardımcısı olarak atandı. Vikipedi de yer alan yaşam öyküsünden alınmıştır.
[3] Ertem, Barış a.g.e s.12
[4] Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları -I- Kaynak Yayınları s.273 (Bu kitap Reşat Hallı’nın Genelkurmay Belgelerine dayanarak yazdığı 1924-1938 Cumhuriyet Ayaklanmaları adlı kitabın aynen kopyalanmış halidir)
[5] Şark Islat Planı tam metnine kitabın ekler bölümünde yer verilmiştir.
[6]Dâhiliye Vekâleti, Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’ i 1925 yılının sonlarında, Dersim’i tetkike memur eder. Hamdi Bey, raporunda Dersim’de kat’i bir şekilde genel bir tedip yapılması gerektiğini bildirir Diyarbakır Valisi Cemal Bardakçı da Dersim’i tetkike memur edilir. Cemal Bardakçı, Dersim sorununun kökünde mezhep meselesi olduğunu, daha yumuşak yaklaşılması gerektiğini, sadece adam olmayacağına inandığı Koçuşağı Aşireti’nin üzerine harekât yapılarak haddinin bildirilmesini teklif eder. Cemal Bey, böyle bir hareketin diğerlerine de ders olacağı inancındadır.(Ertem, Barış a.g.e s.11 – Yine Vali Cemal Bardakçının söz konusu raporunun tamamı Necmettin Sahir Sılay, Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik Dersim/ Sason 1934-1946 s. 102 ile 105 arasında yer almaktadır.
[7]Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları -I- Kaynak Yayınları s.278 (Uçak kullanımı harekât boyunca devam etmiştir.)
[8] Ertem, Barış a.g.e s.14
[9]Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları -I- Kaynak Yayınları s.298
[10]Necmettin Sahir Sılay, Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik Dersim/ Sason 1934-1946 s.503’te yer alan 7 notlu kroki izahında şu bilgileri verir. “1- Şeyh Sait harekâtında sarp dağlarda, derelerde ve bilinmeyen mağaralarda saklanmış eşkıyanın temizlenmesi maksadıyla yapılmıştır. (Bidayette lis dağı bölgesine gönderilen Seyyar J. A. İle Hüveydan bölgesine gönderilen bir taburun muvaffakiyetsizliği bu aşireti iyice şımartmıştır.) 2-Harekât bölgesi; Hani ve Lice Kuzeyi -Kulp batış- Murat güneyi- Palo doğusudur. 3- Asilerin kuvveti 2000 / 2500 silahlı tahmin edilmiştir. 4- Harekâtın yapılması görevi VII. Kor. K.na verilmiştir. 5- Harekâta katılan kuvvetlerimizle harekâtın yapılış ilişik krokide gösterilmiştir ( söz konusu bu kroki. Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927 adlı kitabımızın ön yüzünde kullanılmıştır) 6- Harekât sonunda 2000asi imha edilmiştir. (Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927 adlı yerel çalışmamızda bu sayının sivillerle birlikte on beş bin civarında olduğuna yönelik güçlü deliller ortaya konulmuştur.)
[11] Hür Ayşe, 2011 tarihli taraf gazetesindeki yazısı
[12]Bicar tedip harekâtının gerçekleşeceği bölge olan ve kuzey sınırını Maratsuyu, doğusunu Sarum Havzası, güneyini Silvan-Hazro-Ekil ve batısını da yine Ekil’den yine Maratsuyu’na uzanan hattın teşkil ettiği çerçeve içinde kalan bölge, rakımları yüksek, sık ormanlarla kaplı, derin vadilerden keskin uçurumlardan oluşan dağları kapsamakta ve engebeli olması sebebiyle eşkıya için güvenli olmaktaydı. Şeyh Sait’in tedibinden kaçmayı başaran eşkıyanın çoğu buralara sığınmıştı. Bu asi reisleri, zaten tanıdıkları bu çevre içinde her türlü kolaylık ve yardımı görüyorlar, her türlü ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı. Bu derece yardım gören ve Hükümet’in Şeyh Sait Olayından sonra masum halkı korumak için daha fazlagereksiz kan dökmemek için gösterdiği şefkati zaaf sanan bu asi grubu, uygun bölgelere baskınlar düzenlemeye başlamışlardı. Bkz. Hallı, Reşat, T.C.’ nde Ayaklanmalar, s. 231
[13] Ertem, Barış, Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın Askeri Kişiliği Yüksek lisans Tezi. Marmara Üniversitesi 2006 s.24
[14] Ertem, Barış a.g.e s.23
[15]Döger, Yusuf Ziya. Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927, Nübihar yayınları 2016. s.89-90
[16] Ertem, Barış a.g.e s.20
[17] Harekâtın tamamının oluşumu ve harekât sırasında meydan gelen olayların ve katliamların detayları için, Döger, Yusuf Ziya. Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927, Nübihar yayınları 2016. Adlı kitabın üçüncü bölümüne bakılabilir.
[18]Döger, Yusuf Ziya. Şeyh Said Hareketi sonrası Pêçar Tenkil Harekâtı /1927, Nübihar yayınları 2016 s.147
[19]Ertem, Barış a.g.e s. 23
[20] Ertem, Barış a.g.e. 24 ile 53. Sayfaları arasında Menemen Olayı detaylı biçimde ortaya konulmuş ve Muğlalı’nın tutumu gözler önüne serilmiştir.
[21]Ertem4, Barış a.g.e s.54 ile 89 arasına bakılabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017