Barış Soydan
Merkez Bankası bugün ne zamandır beklenen faiz kararını açıklayacak. Faizi indireceği kesin ama acaba indirim piyasanın beklentisi olan 2-3 puanla sınırlı mı kalacak yoksa ekonominin bir an önce canlandırılması amacıyla 4-5 puanlık kallavi bir indirim mi yapılacak? Rasyonel olan ilki ama iktidarın siyasi önceliği (Son anketler kriz nedeniyle AKP oylarındaki erimenin sürdüğünü gösteriyor) kallavi bir indirim ihtimalini güçlendiriyor. Hangi ihtimalin gerçekleştiğini bugün saat 14:00’de öğreneceğiz. 15:15’te, eski Akbank Genel Müdür Yardımcısı (ve Odeabank’a genel müdür olması BDDK tarafından engellenen) Kerim Rota ile Merkez Bankası’nın kararını T24 canlı yayınında değerlendireceğiz.
Sıcak gündem maddesini beklerken bu yazıda “teorik” bir meseleye dönelim. İşçi sınıfına ne olduğuna…
Bundan bir süre taşınınca fiber internet paketini iptal etmek istedim. Türkiye’nin anlı şanlı cep telefonu firması nedense iptal başvurularını İstanbul’un Avrupa yakasında sadece bir yerde, Seyrantepe’de alıyordu. Başvuruyu oraya yapmam gerektiğini öğrendim. O sırada Digiturk’le boğuştuğum için (Digiturk’ten ayrılmanın ne kadar zor olduğunu çeken bilir), eski oturduğum semtle Seyrantepe arasında kırk kilometre mesafe olmasına takılmadan, “Buna da şükür, hiç olmazsa ayrılabileceğiz” diyerek Seyrantepe’nin yolunu tuttum.
Oto tamirciler ve tabelacılarla dolu sokaktaki dükkandan bozma ofise girdiğimde bağıra çağıra küfreden bir müşteriyle karşılaştım. Galiz küfürler arasına sıkıştırdığı kelimelerden anladığım kadarıyla internet paketini iade etmek istiyor ama edemiyordu. İnternet sözleşmesini farklı bir kişinin üzerine mi yapmıştı, sözleşmeyle ilgili başka bir sorun mu vardı, tam hatırlamıyorum. Ama mosmor suratı ve bağırmaktan şişmiş boyun damarları hâlâ gözlerimin önünde.
Bankonun arkasında oturan 20’li yaşlarındaki genç kadın, küfürleri sabırla dinliyordu. Adam bir süre daha bağırıp çağırdıktan sonra, “Ben size yapacağımı bilirim” diyerek çıkıp gitti. Şimdi internet şirketinin görevlisiyle baş başa kalmıştık. İşlemlerimi sorgusuz sualsiz yapmaya başladı. Biraz önce 20’li yaşlarında olduğunu düşünmüştüm ama yakından bakınca 30’larının sonunda görünüyordu. Yüzündeki kırışıklıklar ve çizgileri makyajla gizlemeye çalışmış ama becerememişti.
Konuşmaya başladık. Küfür eden adamlara alışık olduğunu, sık sık deminki gibi müşterilerle karşılaştığını öğrendim.
“Sizinki de ağır iş” dedim.
Başını salladı.
“SGK’da yıpranma payınız var mı bari?” dedim şaka yollu.
“Yıpranma payı da ne?” diye sordu.
Yıpratıcı işlerde çalışanların emeklilik süresinin SGK tarafından farklı hesaplandığını anlattım. Mesela çimento fabrikalarında, termik santrallerde çalışanların daha erken emekli olma hakları vardı.
Omuz silkti, “Kim takar bizi?” dedi umursamazca.
“Ama siz ağır işçisiniz” diye ısrar ettim.
“Zaten biraz daha çalışıp ayrılacağım bu işten” diye kestirip attı.
İçeriye başka müşteriler girmişti. Bir an önce yeni bir iş bulmasını dileyerek çıktım.
“Ağır işçi.”
Seyrantepe’den Sanayi Mahallesi’ne uzanan hafif eğimli yokuşu tırmanırken bu kelimeyi düşünüp durdum. Eskiden ağır işçi deyince akla bin derece sıcaklıktaki ocağın başında çelik döğen işçiler gelirdi. Onları sosyalist örgütlerin pankartlarında görmüşsünüzdür. Geniş omuzlu, kaslı (Ama kafaları küçük) işçiler... Komünistler onlara “proleterya” derdi. Dünyayı onlar kurtaracaktı…
Ekonomideki büyük değişim her şey gibi işçi sınıfını da değiştirdi. “Proleterya”nın çalışanlar içindeki oranı azaldı. Hizmetler sektörünün büyümesine paralel olarak yeni bir sınıf doğdu: “Prekarya”.
İnternet şirketinin “front ofis”inde müşterilerin küfürlerini karşılayan genç kadın, bu yeni sınıfın üyelerinden biri. McDonalds’da patates kızartan genç, AVM’lerin kapısındaki güvenlik görevlileri ve çağrı merkezinde müşteri şikayetlerini dinleyen üniversiteli... Yeni işçi sınıfı onlar. Onlara prekarya deniyor.
“Prekarya”nın üyeleri taşeron şirketlerde ya da geçici şirketlerde çalışıyor. İşleri bugün var, yarın yok. Sendika diye bir şey bilmiyorlar. Yan hakları yok. Çalışma saatleri belirsiz. Sanayi işçilerinden çok daha az para kazanıyorlar.
1960’larda Batı ülkelerinde ortalama bir çalışan ortalama 4 işte çalışıp emekli oluyordu. Bugün bir çalışan otuzuna gelmeden ortalama 9 iş değiştiriyor. İnsan McDonalds’daki fritözün başında veya AVM’nin kapısında kaç sene çalışabilir ki?
İngiliz akademisyen Guy Standing, Türkçeye de çevrilen “Prekarya” adlı kitabında (İletişim Yayınları, 2019) onları “Yeni tehlikeli sınıf” olarak tanımlıyor. Marx, işçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyinin olmadığını söylemişti. Zamanla bunun pek de öyle olmadığı ortaya çıktı. Artık büyük sanayi şirketlerinde çalışan işçilerin kaybedeceği çok şey var. Toplu sözleşmeler, yan haklar, bir ömür çalışılıp emekli olunan işler… Bugün zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar, McDonalds’da patates kızartan veya çağrı merkezinde müşteri küfürlerini dinleyen gençler.
Ama onlar da bir sınıf olduklarının farkında değil. Çünkü “Biz” duygsuna sahip değiller.
Çare? Guy Standing’e göre prekaryaya sınıf bilincini kazandırmak. Nasıl? Kendi kaderleri üzerinde söz sahibi olmalarını sağlayarak, bir geleceklerinin olduğunu göstererek... Çalışma güvencelerini sağlayarak başlayabiliriz, diyor Guy Standing...
Prekaryanın yükselişi tüm dünyada toplumsal dengeleri bozdu. Sayıları ve önemi azalan proleterya, yani mavi yakalı fabrika işçileri, bu duruma tepki olarak Amerika’da Trump, Fransa’da Le Pen gibi yabancı düşmanı, faşist politikacılara oy vermeye başladı. Aşırı sağın yükselişinin sebeplerinden biri bu.
Demokrasiyi savunma sırası prekaryada. Ama bunu yapabilir mi, orası meçhul...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021