Halil BERKTAY
Hiçbir toplum yekpare değil. Türkiye’de de, baştan kötü niyetlilerin yanı sıra bir yığın iyi insan da var. Üstelik, birinci ve ikinci nesilleriyle Türk milliyetçiliğinin, ya da İttihatçılığın ve onun (bazı farklarla birlikte) devamı olan Atatürkçülüğün ideolojik hegemonyasının zayıfladığı bir dönemden geçiyoruz. En önemlisi, 2000’lerin ilk yarısına kadar uzanan psikolojik terör mekanizmaları artık çalışmıyor. Eski suskunluğu tekrar empoze etmek olanaksız. Bir kabuk çatlıyor ve bastırılmış sorular âdeta patlıyor, satha fışkırıyor.
Resmiyet dışı tavır ve patikalar
Kimisi İttihatçıları sevmiyor ve sevmediğini de artık çok daha rahat söylüyor. “Atalarımız” olarak görmüyor; onlara bir sadakat borcu yok; Enver ve Talât gibi “kahramanlarımız”ın anısına saygı ve bağlılıkla yükümlü değil. Kimisi 1915’te çok kötü şeyler olduğunu seziyor veya bunu bir şekilde kabul etmeye yatkın. Öğrendiğinde ya da bir parça cesaret kazandığında, Ermenilerin başına korkunç bir şey geldiğini idrak etmeye başlıyor. Ya da zaten aslında ne olup bittiğini kendi kişisel veya aile tarihinden biliyor ve bunları “millî tarih” buzulunun ağırlığıyla aşağılara itmekten vazgeçiyor. Bazı devlet adamlarının şu son on yıla kadar yaptığı gibi, en ufak bir içtenlik içermeyen, buz gibi bir ses tonu ve neredeyse bir sırtlan sırıtışıyla “müessif bir olay” gibi sahtelikler gevelemek yerine, gerçek bir acı ve üzüntü duyuyor.
Burada en büyük değişim, dindar kesimde. Müslüman demokratlar çoğalıyor (bu, “aranan muhalefet”i sırf Kürtlerden ve eski sosyalistlerden ibaret gibi düşünenlerin atladığı, yanaşamadığı ve vizyonuna dahil edemediği bir nokta). “Gâvur” düşmanlığı tabii AKP’nin de söyleminden kolay kolay çıkmaz ama öte yandan, artık çok daha fazla laik-militarist ulusalcılığın bayrağı. Özellikle artan sayıda İslâmî kadın ise, bugünden geçmişe yeniden bakıp, Türk milliyetçiliği ve ulus-devletinin bütün 20. yüzyılıyla arasına sınır koyuyor. Nâzım’ın ifadesiyle “Türk halkının alnına sürülen bu karayı” temizlemek için bir şeyler yapmak gerektiğine; en azından, Kürtlerle helâlleşirken Ermenilerle de helâlleşebilmek gerektiğine inanıyor.
Solun sektarizmini, Kürt ve Ermeni barışı alanlarına taşımamak
Bu genişleyen olanakların çok net bir ölçütü, ifadesi var aslında: Hrant Dink’in Ocak 2007’deki cenazesine katılan yüz bin, bazı tahminlere göre iki yüz bin insan. O korkunç cinayet dolayısıyla gayrimüslimlerin yüz küsur yıldır maruz bırakıldığı ayrımcılığa tepkilerini, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganı etrafında birleşerek gösterdiler. Ama sorsanız, 1915 için hepsi “evet, soykırımdır” diyecek miydi? Çok şüpheli. Ama bilmediğinden, ama özellikle ideolojik kasıt veya gizli derin devlet emirleri konusunda tam ikna olmadığından, ama (iki gün önce yazdığım gibi) bu “suç isnadı”ndan rahatsızlık duyduğundan, g-word’u kullanmak istemeyecekti birçoğu. Aynı şey bugün, yukarıda anlatmaya çalıştığım genişleyen potansiyel için de geçerli.
Onun için, eski solcuların “mutlak, yüzde yüz saflık ve arılık” tutkusunu ve bundan kaynaklanan ezelî ve ebedî sektarizmlerini buraya taşımamaya özel bir dikkat göstermek lâzım. Fakat heyhat, böyle bir “safçı” (puristic) sektarizm Kürt barışı sürecine sıçradı bile. Cepheden karşı çıkmanın ötesinde, acaba hangi zorlukları abartabilirim, ya da hangi maksimalist hedefleri öne çıkarabilirim, ya da zamanla kapanacak hangi yaraları sürekli kaşıyabilirim ki barış Kaf Dağının ardına taşınsın, hiç olamaz gözüksün? Nicedir farkındayım; son yıllarda aynı tuzaklar, kısmen dar kafalılık, kısmen süper-radikalizm, kısmen diaspora dalkavukluğu, kısmen kişisel hırs ve kariyerizm kaynaklı, açık arttırmacı bir “soykırım şampiyonluğu” yüzünden, Ermeni sorununun çözüm yollarına da seriliyor.
Çizgi nereden geçmeli
Oysa bu koşullarda çizgiyi, negatif bir tavırla, kimler soykırım diyor-demiyor diye değil, pozitif bir tavırla, kimler ve hangi duruşlar artık resmiyet ile özdeş değil (ondan derece derece uzaklaşıyor) diye çizmek lâzım. İlkini yaparsanız, hareket alanı alabildiğine daralıyor. İkincisinde ise konuşulacak, aydınlatılacak, kazanılacak geniş bir alan açılıyor.
Yeter ki hitap etmeyi ve lâfımızı dinlenir kılmayı bilelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024