Halil BERKTAY
[23.5.2019] Yaklaşık bir haftadır Türkiye’yi uzaktan izlemeye çalışıyorum. Çalışmasına çalışıyorum da, anlıyorum diyemem. Bazı söylemler giderek anlaşılmaz oluyor. Birey davranışları izahı imkânsız hale geliyor.
Binali Yıldırım, örneğin. Bir. 31 Mart gecesi, kendisiyle Ekrem İmamoğlu arasındaki fark hızla küçülür, dolayısıyla Beşiktaş ve Kadıköy oyları geldikçe geriye düşeceği apaçık görülürken, çıkıp da kazandığını ilân etmedi mi? Etti. İki. Bu basın toplantısını yaptığı noktada, Anadolu Ajansı’nın en son açıkladığı (ve artık ötesini açıklamadığı) verilere göre, sadece 3500 farkla önde değil miydi? Evet, son resmî verilere göre fark sadece 3500 oydu. Üç. Ama aslında, Ekrem İmamoğlu’nun önünde olan çok daha gerçekçi bilgiler, AKP seçim merkezine de ulaşmıyor muydu? Başka bir deyişle, Binali Yıldırım, artık ikinci sıraya indiğini dahi bilmesi gereken bir noktada, çıkıp bir zafer konuşması yapmadı mı? Ve dört. Bunun üzerine, ertesi günden başlayarak her yere, bir köşesinde Binali Yıldırım’ın yer aldığı “Teşekkürler İstanbul” panoları asılmadı mı? Asıldı. Bir daha da indirilmedi.
Beş. Seçimi 13,000 küsur farkla kazandığı kesinleşen İmamoğlu’nun mazbatasını almasından önce ve sonra, bazı AK Parti önde gelenleri ve medyası, (mealen) yaklaşık 9 milyon oyun kullanıldığı bir seçimin 13,000 oy kadar küçük ve önemsiz bir farkla sonuçlanması halinde mutlaka yenilenmesi gerektiğini ısrarla vurguladı mı? Vurguladı. Bu tür beyanlara, Binali Yıldırım da katıldı mı? Katıldı. Aynı iddiayı birkaç kere tekrarladı.
Altı. Binali Yıldırım, 3500 farkı kazandım açıklaması yapmak için yeterli görmesi ile 13,000 farkı rakibinin kazanması için yeterli görmemesi arasındaki çelişkiyi herhangi bir yerde açıkladı mı? Hayır. Ne kendisine böyle bir soru yöneltildi, ne de şahsen içinden gelerek bu noktaya değinme ihtiyacı duydu.
Aynı bağlamda, yedi. Gerek Binali Yıldırım, gerekse onu destekleyen medya, AK Parti’nin beklenenden çok daha az farkla kazandığı Anayasa Referandumu ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin ardından, (mealen) tek bir oy farkla bile olsa çoğunluk çoğunluktur tavrı almış mıydı? Almıştı. İnternette iki dakika dolaşın, hemen çıkar karşınıza. Öyleyse, o günkü tutumları ile şimdiki, (mealen) 13,000 oyla kazanmanın kazanma sayılamıyacağı şeklindeki tavırlarını hiç yanyana koydular ve üzerinde düşündüler mi? Hayır. Akıllarına geldiğini bile sanmıyorum.
Sekiz. YSK’nın seçimleri yenileme kararı öncesi ve sonrasında, AK Parti’nin “şaibe” ve “oylarımız çalındı” inadına Binali Yıldırım da katıldı mı? Evet, katıldı. Kendisine ikram edilen özel programlar ve usulen sorulan çanak sorular karşısında, bu çizgiden milim sapmadı. Örneğin 13 Mayıs’ta CNN’in canlı yayınında “oylarımız çalındı” diye tekrarlayıp durdu.
Dokuz. YSK’nın yeni açıklanan gerekçeli kararında, “oyların çalınması”na ilişkin tek sözcük var mı? Hayır, yok. Herkesin ayan beyan gördüğü veçhile, YSK, AK Parti’nin sandık kurullarının oluşturulma tarzı dışındaki bütün itirazlarını fiilen reddetmiş bulunuyor.
On. Bu durum karşısında Binali Yıldırım ne dedi? Biz “çaldılar” derken bunu halk diliyle söylüyoruz, hukukun dili elbette farklı. Öyle mi? “Oylar çalındı” ısrarı ile “usulsüz oy sayısı sadece 706’dır” saptaması, aynı gerçeği mi yansıtıyor? Daha açık söylersek, oylar çalındı demek ile çaılınmadı demek, hakikatin sadece iki farklı ifadesini mi oluşturmakta?
Bunu, hangi partiyi tutarsa tutsun, normal, aklı başında bir insan nasıl anlayabilir? Açıklayabilir? Kabul edebilir?
Geçtim. Peki, sonuçta nerede duruyor Binali Yıldırım? Bütün problemi hayır diyemeyip istemediği bir mecraya sürüklenmekten mi ibaret? Dün Gürkan Zengin, “siyaset ‘sâhibu’l fikr ve sâhibu’l rey’ olmayı da gerektirir” diye yazmış (Ah Binali Bey, vah Binali Bey). Doğru. Ve denebilir ki bu da yeterince ağır bir eleştiri. Ama mesele bundan mı ibaret? Ya da, burada susmak ve etliye sütlüye karışmamak suretiyle bir ayıba, bir günaha bulaşmak mı söz konusu?
Determinist değilim. Kaderci değilim. Kaçınılmazcı değilim. Olabilecek bütün çevre koşullarına ve üzerlerindeki muhtemel parti, lider, hiyerarşi, mahalle vb baskılarına karşın, bireylerin özgür iradesine inananlardanım. Esasen bu özgür iradedir ki, ahlâkî sorumluluğu da beraberinde getirir. Vicdan dediğimiz şeyle elele gider. İnsanı sözleri ve davranışlarından şahsen sorumlu kılar.
Dolayısıyla Binali Yıldırım da konuşuyorsa, son tahlilde kendi özgür iradesiyle konuşuyor. Ve şu on gözlemimi altalta sıraladığımda, kendisinin “sâhibu’l fikr ve sâhibu’l rey” olmadığını söyleyemiyorum doğrusu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024