Mümtazer TÜRKÖNE
“Makûl şüphe”nin gölgesinde Yargı Paketi’ni tartışırken, bugün Akil Adamlar uzun bir aradan sonra tekrar toplanıyor.
“Akıl” sadece ortak payda değil, yokluğunun bile akla uygun bir açıklaması olmalı. Akil adamlar, Başbakan’ın çağrısı ile toplanıyor ve eşzamanlı olarak bütün ülke “makûl şüpheli” haline geliyor; ancak gerçekçi bir sinema filmi gibi her sahnesi, her detayı hepimizin gözleri önünde cereyan eden tarihin en büyük yolsuzluk soruşturması tek kalemde kapatılıyor. Bu kadar akıl dışı bir durumu akıl ve mantık sınırları içinde nasıl açıklayacaksınız?
17 ve 25 Aralık soruşturmaları devletin tepesindeki siyasetçileri hedef almıştı. Bugün kapatıldığına göre makûl açıklama, iktidardaki politikacının elindeki gücü bu soruşturmaları durdurmak için kullanması. Tepetaklak olan sonuçta ülkenin Başbakan’ı idi; üstelik sandık desteğini bu soruşturmalar başladıktan sonra tazelemeyi başarmıştı. Elindeki gücü her yolu deneyerek kendisini ve çevresindekileri korumak için kullanması doğal ve akla yakın bir tepki gibi duruyor. Sadece akıl yürütmeyle değil, son on ayda doğrudan yargıyı hedef alan düzenlemelere bakarak aynı sonuca varabilirsiniz. Sırf bu soruşturmaları durdurmak için kaç kanun çıktı, kaç atama yapıldı? Medya mutfakları kaç yalan haber üzerinde çalıştı, resmî binalarda kaç kriz toplantısı yapıldı, kaç plan ve operasyon kararlaştırıldı ve uygulandı.
Yine de bu açıklama yeterli görünmüyor. Devletin hırsızlar ve üçkâğıtçılar tarafından bütünüyle teslim alınması, geride kalan söz sahibi her bürokratın bu yolsuzluklara çanak tutması lâzım. Olup bitenlere tepki duyup bu iddiaya sarılmak kulağa hoş geliyor. Peki doğru mu? O kadar geleneği ve kurumuyla koca Devlet, bir avuç ‘Haramî’ye teslim olur mu? Devlet’in içinde namuslu adam kalmadı mı? O çok güvendiğimiz kurumlar ve en önemlisi devlet aklı izin alıp bu süre zarfında tatile mi çıktı?
İşleyen bir Devlet Aklı’nın her şeye rağmen hükümferma olduğuna inanmaktan başka çaremiz yok. Ergenekon soruşturması, doğrudan devletin içinden sızan bilgi ve belgelerle yürürken, işte bu akıl devredeydi. “Devlet aklı” tek bir kişinin veya kurumun uhdesinde değil; objektif şartlara uygun olarak bu ülkenin çıkarlarını korumaya azimli güçlü bir devlet geleneği var. Bu gelenek bürokrasinin, hatta siyasetin dar mahfillerinde yaşıyor ve bir kriz çıktığı zaman bu objektif şartlara uygun çözümleri ortak bir aklın ürünü olarak üretiyor. Yerleşik sermaye çevreleri, kendi çıkarlarını korumak için bu akla refakat ediyor. Sonuçta devlet aklı krizlerde, varlığını her şeyin üstüne çıkartan o soğukkanlı canavarın refleksleri olarak devreye giriyor.
Devlet aklı tecrübe biriktiriyor ve bu tecrübeyi kurumlaştırıyor. 2000 ve 2001 krizleri, sadece halkı yoksullaştıran bir soygun olarak yaşanmadı; aynı zamanda ülke çıkarları uluslararası sahnede derin bir yara aldı. Galiba en büyük hata, içi boşalan bankalara ve bankacılara mer’î kanunların uygulanması idi. Birçok banka kurtarılabilir, finans krizi bu kadar derinleşmeyebilirdi. Daha esnek ve geniş bir tutumla az zararla atlatılacak bir kriz böylece derinleşti ve Türkiye tam anlamı ile çöktü.
Erdoğan’ın bu evrede devlet aklı ve halk nezdinde avantajı, istikrarı, dolayısıyla birçok çıkarı temsil etmesiydi. Yolsuzluk soruşturmalarını kendisine değil, ülkeye yönelik bir saldırı olarak nitelerken çok yakından takip ettiği bu denklemi kullandı.
Eğer bu muhakeme doğru ise yolsuzluk soruşturmaları tamamen durdurulmuyor, sadece erteleniyor. Bu arada sihirli kase yani istikrar yavaş yavaş el değiştiriyor. Öyleyse Davutoğlu’nun çağrısı önem taşıyor. Başbakan, herkesi Barış Süreci’ne sahip çıkmaya davet ediyor. Demek ki yolsuzluk dosyalarının tam karşısında, tahterevallinin ucunda Barış Süreci duruyor.
Görülmemiş hesaplar bekleyebilir mi? Barış Süreci bu bekleyişin bedeli ise neden olmasın? Başından itibaren bu süreci takip eden biri olarak, işte bu gerekçe ile Başbakan’ın çağrısına olumlu cevap veriyorum.
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025