Yıldıray OĞUR
Neredeyse AK Parti iktidarıyla yaşıt olan, 2003 yılından bu yana her 8 Mart akşamı İstiklal Caddesi’nde yapılan Feminist Gece Yürüyüşü’nün 17’incisi bu yıl yapılamadı.
Çünkü polis, İstiklal Caddesi’nin Taksim girişinde toplanmaya başlayan göstericilerin, caddede yürümesine izin vermedi.
16 kez barışçıl bir şekilde tamamlanmış bu yürüyüşe bu yıl izin verilmemesi, polisin kadın göstericilere sert müdahalesi, sıkılan gazlar tepkilere neden oldu, görüntüler bütün dünya ajansları tarafından haber yapıldı.
Aslında 17’inci 8 Mart Gece Yürüyüşü’nden geriye bu polis müdahalesiyle ilgili fotoğraflar ve haberler kalabilirdi.
Ama ertesi gün öğlen saatlerinde bir gazetecinin paylaştığı videoyla olayın rengi değişti.
Gazetecinin “Dün akşam Taksim'de "ezan" okunduğu sırada akıllarınca protesto etmeye kalkan alçaklar” diye paylaştığı videoda, Taksim Mescidi’nden ezan okunurken, protestocu kalabalığın ıslık, çığlık düdüklerle protesto sesleri çıkardığı görülmekteydi.
https://twitter.com/doganburak29/status/1104318501462990849
Video hızla sosyal medyada yayıldı, sert tepkilere neden oldu. Bir süre sonra video “Ezana protesto” başlıklarıyla hükümete yakın tv ve gazetelerde haber oldu.
Hatta bir televizyon daha ileri gidip “Taksim’de Saadet Partisi’nin de desteklediği gruptan ezana büyük saygısızlık” diye haber bile yaptı.
Dün çıkan bazı gazeteler bunu manşetlerine çektiler. Muhtemelen bugünkü gazetelerin çoğunda da “ezan protestosu” manşetleri göreceğiz.
Seçim öncesi bu görüntünün siyasetin konusu olmaması da beklenemezdi.
Nitekim dün düzenlediği bütün mitinglerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sert sözlerle “Ezan protestosundan” bahsetti ve “Ezana tahammülü olmayanlarla girdiğimiz bir seçim süreci yaşıyoruz” dedi.
Peki, gerçekten de yürüyüşe katılan kadınlar ezanı protesto etmiş miydi?
Aslında olayın yaşandığı saatlerde ve o gece boyu, aralarında muhafazakar derneklerden başörtülü kadınların da olduğu yürüyüşe katılan binlerce kişi, İstiklal’in Taksim girişinde bu yaşananları gören on binlerce insandan bir teki bile sosyal medyaya, kalabalığın ezanı protesto ettiğini, övünerek ya da eleştirerek yazmamıştı. Gösteriyi izleyen her görüşten onlarca gazeteciden hiçbiri de böyle bir haber geçmemişti.
Yıllardır ezanlar okunurken, binlerce gösterinin yapıldığı İstiklal Caddesi’nde “ezan protestosu” diye bir şey yaşanmamıştı. Ezanın protesto edilmesi, görenlerin ve duyanların kayıtsız kalmayacağı infial yaratacak bir olaydı. Ama o gece kimse böyle bir olaydan bahsetmedi.
Ayrıca görüntü dikkatli izlendiğinde, kaydın ezanın başındaki ikinci tekbir sırasında başladığı, bu sırada zaten protestoların da sürdüğü, ezanla protesto sesleri arasında bir öncelik-sonralık ilişkisi olmadığı görülüyor.
Yani bu görüntüye bakarak “ezan başlayınca, kalabalık protesto etmeye başladı” denemez.
Yine görüntülere bakıldığında yatsı ezanının okunduğu yerin, İstiklal’in girişindeki Taksim Mescidi’nin iki sene önce yenilenen küçük minaresi olduğu da anlaşılıyor.
Dolaştırılan çekimin cadde üstünde minarenin karşısında ve hizasında olan dükkanlardan birinin çatısından yapıldığı görülüyor. Yani minareye yakın, caddedeki gürültüye rağmen ezanın duyulabileceği bir yer burası.
Peki, o sırada kalabalık neden bağırıyor, ıslık ve düdük çalıyordu?
Görüntülerde görünen yer İstiklal Caddesi girişinde Fransız Konsolosluğu’nun önü.
Burası 19.30’da başlayacağı duyurulan yürüyüşün toplanma yeriydi.
Fakat polis o gün öğle saatlerinden itibaren İstiklal Caddesi ve çevresini araç geçişlerine kapatmış, Galatasaray Lisesi yönüne çıkmak isteyen araçlar Tophane’ye yönlendirilmeye başlanmış ve son olarak da Taksim Meydanı’ndan İstiklal Caddesi yönüne doğru bir barikat kurmuştu.
Yani yürüyüşe izin verilmeyecekti.
Ama buna rağmen 18.45’den itibaren Fransız Konsolosluğu önünde toplanmalar başladı. Kalabalık artınca polis bu kez Fransız Kültür Merkezi'nin alt sokağına da barikat kurdu. Bu kez sürekli artan kalabalık İstiklal Caddesi’ne ve Taksim Meydanı’na doğru yayıldı.
Caddedeki tüm ara sokakları da kapatan polis, yürüyüşe izin vermeyeceğini megafonla duyurdu ve kalabalıktan Sıraselviler yönüne doğru dağılmasını istedi.
O geceden atılan tweetlere ve görüntülere bakınca sayısı on binlere ulaşan kalabalığın yürümekte ısrar edip dağılmadığı, 19.30’dan itibaren de sürekli olarak polis barikatını ıslık, düdük, sloganlarla protesto ettiği görülüyor.
Örneğin gelişmeleri dakika dakika aktaran Bianet’e göre kalabalık polis barikatına karşı saat 20.20’de “Aç, aç, aç” diye bağırıp, ıslıklar çalmaktaydı.
http://m.bianet.org/bianet/kadin/206261-polis-istiklal-i-kapatti-kadinlar-fransiz-kultur-den-meydan-a-tasti
İşte bu protestolar ve gerilim sürerken saat 20.28’de Taksim Mescidi’nin minaresinden yatsı ezanı okunmaya başlandı.
İşte dolaşıma sokulan video bu sırada çekildi.
Zaten video dikkatli izlendiğinde kalabalığın bu sırada “Yürüme hakkımız engellenemez” diye slogan attığı da duyuluyor.
Bu görüntülerden hemen önce ve hemen sonra çekilmiş görüntülere bakınca da protestoların ezandan önce ve sonra da sürdüğü görülüyor. Zaten yarım saat sonra da 20.50’den itibaren dağılmayan kalabalığa polis gazla müdahale etmeye başladı.
Yani yatsı ezanı o gece kalabalık kadın gösterici grubuyla polis arasındaki gerilimin arttığı ve göstericilerin polisi protesto seslerinin zirveye çıktığı bir sırada okunmaya başladı.
Ezanın protesto edildiği iddiaları yayılınca dün, gösteriyi düzenleyen kadın dernek ve gruplarının ortak resmi hesabından bir açıklama yapıldı.
Açıklamada “Şimdi de kalkmış ezana karşısınız diyorlar. Kimse çarpıtmasın. Bizim isyanımız polis barikatına, kadınların yürüyüşünü, #8Mart’ı engellemek isteyenlere...” denerek iddialar reddedildi.
https://twitter.com/8MartYuruyus/status/1104790915653292037
Yine aynı feminist grupların haber ağlarından Feminist Gündem hesabından da benzer bir açıklama yapıldı:
“#FeministGeceYürüyüşü'nde polis gaz sıkarken, arama yaparken, barikatı güçlendirirken ezan dinlemedi. İzdiham vardı. Ezanın sesi duyulmadı. Islıklar ezana değil barikata, kadınların yürüyüşlerini engelleyenlere. Biz de oradaydık. Tanığız..”
https://twitter.com/feministgundem/status/1104698353571557376
Aynı hesap daha sonra “Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi. Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi. Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi” diye bir tweet daha attı.
Bu arada yürüyüşe katılan başörtülü kadınlardan bazıları da sosyal medya hesaplarından ezanın protesto edilmediğini, caddedeki gürültü yüzünden ezan sesinin duyulmadığını söyleyen mesajlar paylaştılar.
Bu yazı için aradığım gösteriyi düzenleyen bazı grupların sözcüleri de “şaşkınlık içinde olduklarını, kesinlikle ezanın değil, polis barikatın protesto edildiğini, caddedeki büyük gürültüde ezan sesini zaten duymadıklarını” söylediler.
Bu kadar ayrıntıya gerek var mıydı diye düşünenler olabilir.
Ama bu ülke abartılı gazete manşetleri, yalan haberler yüzünden büyük acılar yaşamış bir ülke. Onların en acısı da tam da bu olayın geçtiği o caddede yaşanmıştı.
Dün gece bir grup “Ezana uzanan eller kırılsın” diye bağırarak İstiklal Caddesi’ne yürüdü. Bu yazı yazılırken başka grupların da yürüyüş çağrıları yaptıkları haberleri geliyordu.
1.36 saniyelik bir video bir anda yayıldı, insanları harekete geçirdi.
Söz konusu olan ezan gibi hassas bir mesele olunca, bu videoyla, “ezan protesto edildi” denip, denemeyeceğine kimse bakmadı.
“Ezanı protesto ediyorlar” denen kalabalığın videoda “Yürüme hakkımız engellenemez” diye bağırdığı duyulmadı.
O anda kadınların neyi protesto ettiğiyle de ilgilenilmedi.
Bazıları da siyaseten işlerine gelince bu kadar ayrıntısına bakmamayı tercih ettiler.
Ama 1.36 saniyelik bir video bile zaten kutuplaşmış bir toplumu germeye, karşılıklı hakaretlerin havada uçuşmasına, toplumsal güvensizliğin perçimlenmesine, korkuların tetiklenmesine ve sokakların hareketlenmesine neden oldu. Umarız daha ileri gitmez.
Şimdi bu videoyu sorgusuz dolaşıma sokanlara, haber yapanlara, üzerinden siyaset yapmak için kullananlara düşen bir görev var.
Ezanı protesto gibi bu toplumun en dinden uzak kesimlerinin bile omuzunda taşımak istemeyeceği böylesine ağır bir suçlamayı, bu kadar kolay dolaşıma soktuktan sonra bu videonun varsa kesilmemiş halini bulup yayınlamak, protestoların ezanla birlikte ve ezana karşı başladığını ispatlamak.
Eğer bu ispatlanamıyorsa da toplumu en hassas noktasından bölecek bu haber için özür dilemek, o paylaşımları silmek.
Bir adım geri çekilip “Ama ezanı duymalarına rağmen protestoya devam ettiler” diyerek de ilk iddiayı sorgusuz dillendirmenin ağır sorumluluğu ortadan kalkmaz.
Ayrıca herkesin bağırdığı, ıslık ve düdük çaldığı bir kalabalıkta, minareye yakın yüksek bir yerden çekilmiş o görüntüde duyulduğu kadar ezan duyulmamış olabilir. Ya da duyanlar protestolarının en hararetli yerinde ezan arası vermemiş olabilirler.
Bunu ayıplamak, bazı göstericilerin tuttukları pankartları eleştirmek de “Ezan protestosu” iddiasının ispatlanma yükümlüğünü değiştirmez.
(Bu videoyu kimin çektiği, çektiği görüntüleri kesip kesmediği de bilinmiyor. Videonun çekildiği yer İstiklal Caddesi üzerinde herkesin çıkamayacağı bir dükkanın çatısı. Eğer bir gazeteci çektiyse neden anında o gece paylaşmadı?)
Geçmiş deneyimler yüzünden birbirine karşı güvensiz, haklı endişeleri olan bir toplum sürekli öcülerle korkutuluyor. Böylece herkesin bulunduğu yerde, evinde kalması sağlanıyor.
Birbirimize bayılmak zorunda değiliz, ama farklı siyasi, ahlaki, dini tercihlerin birlikte yaşadığı bir ülkede ortak asgari bir zemin bulmaya çalışmak lüks değil zorunluluktur.
Öcülerle korkutuldukça olgunlaşamayız, evlerimizden çıkmadıkça tanışıp bir toplum olamayız.
Birbirine asgari düzeyde de olsa güvenen bir toplum olamadıkça da bir olamayız, iri olamayız, diri olamayız. Hep birlikte Türkiye hiç olamayız...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025