Yıldıray OĞUR
Türkeş’i bugün siyaseten 27 Mayıs’tan, Yassıada Mahkemeleri’nden azade etmeye çalışmak için arşivlerde epey bir temizlik yapmak, anıları yeniden yazmak, gazete manşetlerini değiştirmek, radyo ses kayıtlarını yok etmek gerekecek.
“Nefes alamıyorum, boğuluyorum, beni çıkarın ölüyorum. Sizde din iman yok mu, ölüyorum.”
Daha sonra ortaya çıkan hatıratlara göre, bunlar 53 yaşındaki İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın Yassıada’da kapatıldığı hücresindeki son bağırışlarıydı.
Oktay, 30 Eylül 1960 günü Yassıada’da hayatını kaybetti.
Ölüm nedeni kalp krizi olarak açıklanmıştı ama adaya getirildiğinde askerlerin arasından geçirildiği ölüm koridorunda göğsüne dipçik darbeleri yemiş, vücudunda morluklar oluşmuş, kapatıldığı hücrede günlerce feryat etmişti.
Oktay gibi, Demokrat Parti’nin Ermeni milletvekillerinden 67 yaşındaki Zakar Tarver de adaya getirildiği sırada aynı ölüm koridorundan geçerken aldığı darbelerin etkisiyle kısa bir süre sonra Yassıada’da hayatını kaybetmişti.
DP’nin Yahudi milletvekillerinden Yusuf Salman, şimdi adı bir kongre salonunda yaşayan eski İstanbul Valisi ve DP’li Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar, Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi gazilerinden, 6’ıncı Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut da Yassıada’da gördükleri muameleye dayanamayarak hayatını kaybeden dokuz isim arasındaydı.
Yani Yassıada sadece idam kararları yüzünden değil, bütün bu trajediler yüzünden Yaslıada olarak anıldı.
Ama 60 yıl sonra yaslı Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak açılırken, onların yerine “idam kararlarının hukuki ve meşru olmadığını, insanlık duygularıyla uyuşmadığını belirterek trajediyi engellemek için çırpınan merhum Alparslan Türkeş rahmetle” yad edildi.
Yassıada’da uğradığı işkence ve kötü muameleye dayanamayarak hayatını kaybeden dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın, yıllarca Yassıada’nın demokrasi adası olması için uğraşmış oğlu Emre Oktay, dün sosyal medya hesabında bu duruma tepki göstermiş:
“Biliyorsunuz 27 mayıs 2020 günü Yassıada’nın yeni halinin açılışı yapıldı. Ben davet bile edilmedim. Baktım Aydın Menderes ailesinden kimse davet edilmemiş, DP anısına çok emek veren Celal Bayar’ın torunu Prof. Dr. Emine Naskali de davet edilmemiş…O gün Yassıada’ya gidenler ile bizzat konuştum ve işittiklerim beni çok üzdü. Işıl ışıl otel, lüks toplantı salonlarının yanı sıra Yassıada’nın ruhu gitmiş dediler. Sanki oradaki acılar unutturmak istenmiş dediler. İstanbul Emniyeti Müdürü olan, Yassıada’da işkence altında Bizanslardan kalma zindanlarda öldürülen babamın ve yine adada ölen, öldürülen 10 kişinin anısına hiç bir şey yapılmamış… Celal Bayar da unutulmuş, bir kenarda küçücük ismi yazıyormuş…ancak Allah unutmaz, biz ilahi adaletin tecellisine gönülden inananlardanız… Bunlar nasıl yapılabildi bilmiyorum. Ancak cumhurbaşkanımızın danışman heyetini artık gözden geçirmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Darbeyi yapan ve ilk tebliği radyolardan okuyan Alpaslan Türkeş anılıyor, alkışlanıyor, ilk tebliğ videodan okunuyor ve adada işkence altında ölenler unutuluyor, Celal Bayar’ın adı bile geçmiyor, yazılmıyor…”
Dün konuştuğum Yassıada’da yargılanmış başka DP’li siyasetçilerin yakınları da, adanın nihayet demokrasi adası olmasından memnuniyet duyarken, Yassıada’nın bir toplu konut projesine dönmesinden, canlandırmalı kitsch müzecilik anlayışından ama en çok da Cumhurbaşkanı’nın açılış konuşmasındaki Türkeş’li mesajdan rahatsız olmuşlardı.
Çünkü eğer bugün Yassıada Demokrasi ve Özgürlükler adası olduysa, bunun sebebi 27 Mayıs darbesi ve Yassıada Mahkemeleri’ydi.
Bu ikisinin de altında en ön sıralarda imzası olan isimlerden biri Alparslan Türkeş’ti.
Alparslan Türkeş, cuntaya 1958 yılında Elazığ’da görevli bir binbaşı iken, o sırada yine orada görevli olan Yarbay Talat Aydemir’in davetiyle katılmıştı.
Ve o tarihten itibaren de cuntanın beyin takımı içinde yer almıştı.
38 kişilik Milli Birlik Komitesi’ndeki Muzaffer Özdağ, Numan Esin, Ahmet Er, Dündar Taşer, Mehmet Özgüneş gibi isimler doğrudan Türkeş’in cuntaya kattığı, ona bağlı subaylardı.
Türkeş, bugün milliyetçiliği demokratlığını bastırmış bazı isimlerin çaresizce iddia ettiği gibi cuntaya “artık önlenemez darbenin istikametini değiştirmek için, CHP kontrolünde askeri yönetim kurulmasını engellemek için değil” doğrudan ülke için çarenin askeri bir rejim olduğuna inandığından katılmıştı.
1959’daki cunta toplantılarından birinde çıkan tartışmada pozisyonunu şöyle anlatmıştı:
“Geri kalmış ülkelerin süratle kalkınmaları lazımdır. Çok yavaş işleyen demokratik rejim böyle bir kalkınmayı sağlayamaz. Son 10 yıllık tecrübe bu gerçeğin bir ifadesidir. Bu bakımdan Türkiye’nin çeşitli sosyal ve iktisadi davalarını halletmek için kimseye taviz vermek zorunda kalmayacak kuvvetli bir idarenin temelleri atılmalıdır. Bu davalar halledildikten sonra demokrasiye avdet edilebilir. Memleketi kurtaracak başka yol yoktur. Memleket oy endişesiyle davranmak zorunda kalacak politikacıların eline bırakılırsa bugüne içine düşülen çukurdan hiçbir zaman çıkılamayacaktır.”
Toplantıda cunta üyesi yarbay Sami Küçük “Arkadaşlar Türkeş’in tavsiye ettiği düpedüz askeri bir diktatörlüktür. Ben böyle bir teşebbüsün içinde olamam” diyerek itiraz etmişti.
Türkeş, aynı zamanda albay rütbeli askerlerin kurduğu cuntanın darbenin liderliğini teklif ettiği Kara Kuvvetleri Komutanı orgeneral Cemal Gürsel’le ilişkileri sağlayan isimlerden de biriydi.
O kadar ki 28 Nisan öğrenci olaylarından sonra bazı askerlerin görevden el çektirilmesine kızıp, emeklilik dilekçesi vererek İzmir’e gitmeye hazırlanan Gürsel, 3 Mayıs 1960 günü Adnan Menderes’e iletilmek üzere Savunma Bakanı Ethem Menderes’e gönderdiği 13 maddelik muhtıra mektubunun bir örneğini de Türkeş’e vermişti.
Menderes’in övüldüğü, Bayar’ın yerildiği darbenin işaretlerinin verildiği mektup, Menderes’in avukatı Burhan Apaydın’a göre Yassıada mahkemeleri sırasında ortaya çıksaydı, belki de Menderes idam edilmeyecekti.
Türkeş, İzmir’e gittikten sonra da Gürsel’le temaslarına devam etmiş, bu yüzden Milli Emniyet tarafından takip edilmişti.
Yani Türkeş’in darbe günü radyodan 27 Mayıs bildirisini okumasının sebebi tok sesi değildi, cuntadaki etkin rolü ve bizzat bildiriyi kendisinin kaleme almasıydı.
Sadece darbenin bildirisini okumakla kalmadı. 27 Mayıs günü Ankara’da yerli ve yabancı gazetecilerin karşısına geçip darbe hakkındaki ilk bilgilendirmeyi de o yaptı.
Ertesi gün yerli ve yabancı gazetelerde Türkiye’deki darbeyle ilgili Türkeş’in şu açıklaması yer almıştı:
“Bir memlekette mevcut anayasa yürürlükte bulunan idare tarafından çiğnenirse, o idarenin meşruiyeti şüpheye düşer…. Bugün büyük ümitler bağlanan demokrasi rejimi bir çıkmaza girdi. Tam bir diktatörlüğe gidileceğinden memleket endişeye düştü ve bu hal ayrı ayrı partilere mensup vatandaş münasebetlerini büsbütün gergin hala soktu. Türk Silahlı Kuvvetleri mevcut durumu kendi sorumluğunu dahilinde düzeltmek kararını verdi.”
Gazetecilerin “Menderes nerede, mahkeme edilecek mi” sorularına da Türkeş cevap vermişti:
“Ben nerede olduğunu bilmiyorum ama emniyettedir ve nezaret altındadır. Eğer bir şikayet vaki olursa mahkeme edilmesi tabiidir.”
Darbeden sonra getirildiği Başvekalat müsteşarlığı görevi bir nevi Başbakanlık göreviydi. Bu görev Devlet Başkanı Cemal Gürsel’den sonra darbenin ikinci adam konumuydu. O günlerde Gürsel ve Türkeş sürekli yan yana görünüyordu.
Bu yüzden Türkeş’in adı içeride “Darbenin Kudretli Albayı”na, dışarıda ise “Türkiye’nin Nasır”ına çıkmıştı.
Darbe günü sadece radyoevini değil, Başbakanlığı de basıp, ele geçirmişti. MİT müsteşarlığı ve Başbakanlık müsteşarlığı yapan Ahmet Salih Korur’u tokatlayıp, Başbakan’ın özel kasasını açtırmış, daha sonra buradan çıkan para ve belgeler Örtülü Ödenek Davası ve Bebek Davası’nda kullanılmıştı.
3 Haziran 1960 günü bütün gazetelerin manşetlerine çıkan DP iktidarı sırasındaki öğrenci olaylarında öldürülen “Gençlerin bir kısmının buzdolaplarına konulduğu ve bir kısmının da hayvan yemi yapılan makinalarda kıyılarak toz halına getirildiği..” iddiasını ortaya atan “Ölen ve Kaybolan Gençler Hakkındaki Tebliği” yayınladığında da Milli Birlik Komitesi’nin genel sekreter yardımcısıydı.
Türkeş, 1994 yılında Sabah gazetesinde çıkan “Fırtınalı Yıllar” başlıklı anılarında, kıyma makinesine atılan gençler tezviratından haberdar olmadığını iddia etmiş ve bunu MBK üyesi ve darbenin Basın ve Propaganda Çalışma Grubu’ndan Albay Ertuğrul Alatlı ve Mithat Ceylan’ın yaptığını, bunun için onları komiteden çıkardıklarını anlatmıştı.
Ama Ertuğrul Alatlı (Alev Alatlı’nın babası) bir açıklama yaparak Türkeş’i yalanladı ve onun konumunda olan birinin böyle bir tebliğden haberdar olmamasının mümkün olmadığını söyledi.
Bu haber üzerine uzun bir süre tüm ülkede öldürülmüş öğrencilerin cesetleri aranmış, bulunamayınca da darbeden önceki 28 Nisan olayları sırasında ve darbe sırasında hayatını kaybetmiş altı genç tespit edilerek, “Hürriyet Şehitleri” olarak görkemli bir törenle Anıtkabir’e gömülmüştü.
Anıtkabir’deki törende Milli Birlik Komitesi adına kim konuşmuştu peki? Tabii ki Başbakanlık müsteşarı Albay Alparslan Türkeş:
“İnandığı fikirleri için hiçbir ümit ışığı olmadığı halde mücadele etme şereflerin en büyüğüdür. Bugün toprağa vermekte bulunduğumuz hürriyet kahramanlarıdır. Kahraman şehitlerimiz müsterih uyuyunuz, vatan ve millet sizlere minnettardır.”
27 Mayıs darbesinin hemen ardından Türkiye tarihinin en büyük general tasfiyesi yaşanmıştı. Daha sonra “Eminsular” olarak adlandırılacak 235 general ve amiralin emekliye sevk edildiğini açıklamak üzere basının karşısına Milli Savunma Bakanı ile birlikte de yine Başbakanlık müsteşarı Türkeş çıkmıştı.
Eğer Yassıada bugün Demokrasi Adası olduğu ise bunun sebebi olan Yassıada Mahkemeleri ya da resmi adıyla Yüksek Adalet Divanı’nın kurulma kararının altında, Menderes ve arkadaşlarının Yassıada’da yargılanmasına imkan veren kanunun altında, Celal Bayar’ı vatana ihanetten yargılatan kararın altında, Bayar’ın idamla yargılanması için Ceza Kanunu’nda yaş haddini kaldıran kanunun altında, diğer Milli Birlik Komitesi üyeleriyle birlikte Türkeş’in de imzası vardı.
Yassıada Mahkemeleri’nde aralarında Bayar, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın da olduğu 200 DP’linin idamla yargılanacağı iddianameler Milli Birlik Komitesi’nde kabul edilirken de Yassıada Mahkemeleri başlarken de Türkeş hala MBK üyesiydi.
Bu idam kararlarını veren Yassıada Mahkemeleri hakimi Salim Başol, 1986’da verdiği bir röportajda “Başlangıçta yük çok ağır olduğu için teklifleri kabul etmedim. Mesela Türkeş çok üzülmüş, ben başkan olmayacağım diye” demişti.
13 Kasım 1960’da 14’ler içinde MBK’dan tasfiye edilmesinin sebebi de bir yıl sonra Eylül 1961’de kararları açıklanacak idamlara karşı çıkması değil, yönetimin sivillere devrine ve seçime gidilmesine karşı olmasıydı.
14’lerin pozisyonu, MBK’nın iktidarda kalıp, ülke sorunlarını güçlü bir iradeyle çözmesiydi.
İktidarın İnönü’nün CHP’sine devredilmesine de bu yüzden karşıydılar.
Türkeş’in 1940’lardaki CHP-Nihal Atsız tartışmaları ve Irkçılık/ Turancılık davasından gelen bir İnönü karşıtlığı olsa da bu bugünkü anlamında bir sağ-sol, dindar-laik karşıtlığı değildi.
Nitekim Türkeş, Başbakanlık müsteşarı iken 17 Temmuz 1960’da Cumhuriyet gazetesinden Cevat Fehmi Başkut’a verdiği röportajda, 1944 yılında Irkçılık-milliyetçilik davasında tutuklanmış olmasıyla ilgili önyargıları yıkmak istercesine şöyle cümleler kurmuştu:
“Son zamanlarda Anadolu’yu hiç dolaştınız mı? Çarşafın nasıl kapkara bir yangın halinde bütün yurdu sardığını gördünüz mü?… Türkçecilik bu millete Atatürk’ün en büyük en faydalı hediyelerinden biri idi. Evvela ezanı Arapça okutmakla buna ihanete başladılar…Türk camiinde Türkçe Kuran okunur, Arapça değil.”
27 Mayıs Türkeş’in son darbe girişimi olarak da kalmadı.
Tasfiye edilen 14’ler Tokyo’dan Roma’ya, Brüksel’den Londra’ya Türk elçiliklerinde iyi maaşlarla görevlendirilmiş, zaman zaman Londra’da, Brüksel’de, Roma’da toplanmaya başlamışlardı.
Bu toplantıların gündemi yeni bir cunta ve darbe hazırlığıydı. Orhan Kabibay ve Alparslan Türkeş’in başını çektiği iki gruba bölünen 14’ler, 1963’de Türkiye’ye döndüler ve yeni bir darbe hazırlığı için diğer cuntalarla görüşmeler yürüttüler.
22 Şubat 1962’deki başarısız darbe girişiminin ardından affedilen Talat Aydemir de yeni bir darbe girişimi için 1963 yılında Türkeş’le görüşmeler yürütmüştü.
Ama Aydemir’in anılarında yazdığına göre Türkeş, kendi liderliğinde birleşilmesini şart koşmuştu. Anlaşamadılar. Aydemir, 20-21 Mayıs 1963’de ikinci darbe girişimini yaptı. Yine anılarına göre darbenin başarısız olmasının sebeplerinden biri anlaşamadığı eski arkadaşı Türkeş’in onu ihbar etmesiydi. Nitekim bu darbe girişiminin ardından Türkeş ve 14’ler grubundan subaylar 14’ler cuntasını kurmak iddiasıyla 3.5 ay tutuklu kaldılar.
Türkeş ve arkadaşları 1965 yılında artık cuntacılığı bırakarak, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne katılıp siyasete girdiler. 14’lerin diğer kanadı da CHP’ye katılarak siyasete atıldı
Türkeş, siyasete atıldıktan sonra uzun yıllar boyunca sırtındaki bu 27 Mayıs yükünü atmak için uğraştı. Beyin takımında olduğu 27 Mayıs’tan bir yıl sonra tasfiye edilmişti, darbe sol bir yöne doğru kaymıştı.
Ama 27 Mayıs’taki başat rolü, Türkeş’le oylarını almaya çalıştığı sağ muhafazakar taban arasında hep bir psikolojik bariyer olarak kaldı.
Kendini savunmaya çalıştı, DP’lilerin yargılanmasını değil, yurtdışına gönderilmesini istediğini söyledi, Yassıada’nın suçunu kendilerini zorladıklarını iddia ettiği hukuk profesörlerine attı, idamlara karşı çıktığını bunun için 7 Eylül 1961’de Yeni Delhi’den Devlet Başkanı Cemal Gürsel’e mektup yazdığını anlattı, bu mektubu zaman zaman basın mensuplarına dağıttı.
Orijinalinin nerede olduğu bilinmeyen bu mektubun bir kopyası Yassıada’da açılan müzeye de konuldu.
Ama o mektup Türkeş’in idam cezalarının infazına karşı olduğunu gösterse de darbeci olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Çünkü eğer sansürlenmediyse mektupta Türkeş “ Ölüm cezalarının infazı halinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs’ın amacı olan milli ruhunun geliştirilmesi güçlenecektir” diyerek darbeye olan bağlılığını da dile getirmişti.
Ayrıca eğer idama karşı çıkmak Yassıada’dan rahmetle anılmaya yetiyorsa, darbeye destek vermiş İsmet İnönü de son anda Cemal Gürsel’e gönderdiği mektupta idamlara karşı çıkmıştı.
Hatta Cemal Gürsel’in kendisi dahi idamlara karşıydı.
Milli Birlik Komitesi’nde yapılan idam oylamasında Cemal Gürsel ve sekiz üye idamlara karşı oy vermiş, 13 üye idamların lehine oy kullanmıştı.
Hatta Milli Birlik Komitesi’nden idam kararlarının çıkmasının sebebi orduda kurulan Silahlı Kuvvetler Birliği adlı bir yeni cuntanın tehdidiydi.
Bu yeni cunta, Yassıada’nın üzerinden alçaktan savaş uçakları uçurtmuş, Yassıada’yı basıp DP’lileri öldürmekle tehdit etmişti.
Ayrıca idamların infazına karşı gerçekten çırpınmış birileri aranıyorsa, bu listenin başına defalarca idamlara karşı Ankara’yı uyaran ABD Başkanı Kennedy’yi, o günlerde bir seyahat dönüşü Ankara’ya uğrayan ve Cemal Gürsel’le görüşen İngiltere Kraliçesi Elizabeth’i ve başta İngiliz hükümeti olmak üzere Batılı hükümetler yazılmalı.
Tabii tarih ilk defa eğilip bükülmüyor.
Ama Türkeş’i bugün siyaseten 27 Mayıs’tan, Yassıada Mahkemeleri’nden azade etmeye çalışmak için arşivlerde epey bir temizlik yapmak, anıları yeniden yazmak, gazete manşetlerini değiştirmek, radyo ses kayıtlarını yok etmek gerekecek.
Cumhuriyet gazetesinde çıkan 27 Mayıs’ı aklayan yazıyı yerden yere vurduktan az sonra Aydınlık gazetesinde hem 27 Mayıs’ı hem de 28 Şubat’ı hararetle savunmuş Perinçek’le ülkemize ve demokrasimize karşı oynanan oyunları konuşabilenler için bunlar zor olmasa gerek.
Siyasetin güncel ihtiyaçlarının yanında tarihin küflü sayfalarının ne hükmü olabilir ki!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025