Ahmet ALTAN
Kendisi de bizzat İspanya iç savaşına katılmış olan Malraux daha sonra savaşı anlatan Umut isimli romanını yazmıştı.
O romanda, bugün büyük bir faşist saldırı altında kalan Türkiye’deki insanların ciddi dersler çıkarması gerektiğine inandığım kısa bir sahne vardır.
Franco’nun ordusunun saldırısını beklerken, bir birlik komutanıyla yardımcısı aralarında konuşurlar, konuştukları konular da ilginçtir ama asıl ilginç olan onların kimlikleridir.
Birlik komutanının yardımcısı bir komünisttir, birlik komutanı ise bütün ömrü komünistlerle mücadele ederek geçmiş bir albaydır.
Normal zamanlarda birbirlerine karşı, birbirlerine rakip olan bu iki insan, faşistlerin saldırısı karşısında ülkelerini, değerlerini, insanlarını koruyabilmek için demokrasi ve hukuk etrafında bir araya gelmişlerdir.
Birlikte, birbirlerine saygı ve güven duyarak mücadele ederler.
Bugün Türkiye’de, “başkanlık” adı verilen faşist bir diktatörlük sistemini kurabilmek için Kürtlerin kanından oy damıtmaya uğraşan korkunç bir vahşet var.
Öldürülen her Kürt gencinin damarlarından boşalan kanıyla birlikte sandıklarına akan oyun artacağını düşündükleri için şehirleri, mahalleleri, evleri bombalayarak savaşı gittikçe kızıştırıyor, bebekleri, kadınları, yaşlıları sokaklarda vuruyorlar.
Yüz binlerce insanı sürgüne zorluyorlar.
“Ama PKK da…” diye başlayacak her cümlenin, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bu gerçeği sakladığına inanıyorum.
PKK’ya kızarak, söverek, eleştirerek, öfkelenerek, bugünkü durumu değiştiremezsiniz.
PKK daha önce de neler yaptı, daha evvelki yıl hamile karısının yanında astsubayı çarşıda kafasından vurdu, neden savaş çıkmadı, neden mahallelere tanklar girmedi?
Çünkü o zamanlar “başkanlık” için Kürtlerle anlaşabileceklerini düşünüyorlardı.
Bugünkü kan banyosunun tek nedeni, “başkanlık” isteyen birilerinin, bunu Kürtleri öldürerek kazanabileceklerini düşünmeleridir.
Bütün projektörleri ve eleştirileri PKK’ya döndürmeye uğraşmalarının, herkesi “PKK’yı eleştir” diye tehdit etmelerinin asıl nedeni, gerçek “faili” karanlıkta ve eleştirilerden uzak tutabilmek içindir.
İstiyorsanız PKK’yı eleştirin, çok haklı nedenleriniz de olabilir eleştirirken ama bu katliamın asıl sorumlusunun kim olduğunu da hiç unutmadan yapın bunu.
Yaşadığımız iç savaş görüntülerinin ilk ve ana nedeni, “başkanlık” tutturmasıdır.
PKK savcılara emir veremez, PKK gazetecileri tutuklattıramaz, PKK akademisyenlerin evlerine polis gönderemez, PKK devlet hazinesini dibine kadar soyamaz, PKK dış politikada Türkiye’yi bir çıkmaza sokamaz, PKK bankalara el koyamaz, PKK doları fırlatıp enflasyonu azgınlaştıramaz, PKK ihracatı geriletemez, PKK kolay kazançlar için binlerce işçiyi ölüme gönderemez.
Bunları kim yapabiliyorsa, bizim bugün durdurmak zorunda olduğumuz güç de odur.
Savaştan medet uman güç de odur.
Bugünkü iktidarın Kürtleri öldürmesinin hedeflerinin neler olduğu belli.
Zaten işbirliği yaptığı “ulusalcılarla” bağlarını kuvvetlendirmek ve onların üzerinden CHP’yi bloke edip hareketsizleştirmek ilk hedeflerinden biri.
“Laikliği” demokrasiden daha fazla önemsedikleri için yıllarca kavga ettiğimiz Kemalistler, şimdi bir karar vermek zorundalar.
Suudi Arabistan’la “mezhepsel” ortaklık kurduğunu açıkça ifade eden ve laikliği ortadan kaldırmak için adım adım ilerleyen faşist bir yönetimi, sırf Kürtlere kızdıkları için destekleyecekler mi?
“Türklük” adına laikliğin, demokrasinin, hukukun yok olmasına göz yumacaklar mı?
Sırf Kürt diye HDP’yi dışlamanın, laiklik düşmanı faşist bir hırsızlık rejiminin yolunu açtığını görmezden mi gelecekler?
Yoksa, şu sırada demokrasinin ve barışın en temel güvencelerinden biri olan HDP ile birlikte faşizme karşı mı duracaklar?
İspanyol “Kemalisti” diyebileceğimiz bir albayla, bir komünistin faşizme karşı bir arada mücadele etmesini sağlayan sağduyuyu ve aklı gösterebilecekler mi?
“Türklük” sadece Kürt düşmanlığı olarak mı belirecek Kemalistler için?
Şu anda bir bodrumda ölümü bekleyen yaralı insanlara ambulans göndermeyen “Türkler”, gerçekten Türkler için bir övünç vesilesi mi?
Mahalle aralarındaki gençlere tanklarla saldıran “Türkler” mi Türklüğü yüceltecek?
Sur’daki çatışmalar, çok övündüğünüz Çanakkale’deki savaşlar gibi göğsünüzü kabartıyor mu gerçekten?
Çanakkale, büyük bir gücü yiğitliğiyle durduran insanların hikayesi olduğu için bununla hep övünürsünüz, bugünkü tabloda övünebileceğiniz ne peki?
Bir avuç çocuğu tanklarla ezmeye çalışan bir ırkın parçası olmayı mı yoksa çocukların ölümünü önlemek için büyük güçlere karşı duran bir ırkın parçası olmayı mı istiyorsunuz?
Bugünkü kan banyosunu sırf “Türklük” adına destekliyorsanız, bu savaş Türklüğü utandırır ve “Türklüğü” faşist bir rejim kurmak için bir “yem” gibi kullananların işine gelir.
Çocuklarla savaşarak yücelmiş bir ırk da, bir ulus da yoktur.
Bu iktidar, sizin tarihte en çok övündüğünüz konumunuzu değiştiriyor, bunu görmüyor musunuz?
Bunu durdurabilmek için Kürtlerle yanyana durmanız gerektiğini anlamıyor musunuz?
HDP olmadan bu ülkede hiç kimse bu iktidara karşı mücadeleyi kazanamaz.
Bu savaşı kışkırtıp HDP’yle kurulacak bağları kesmek istemelerinin temel nedeni de bu zaten.
Bu tuzağa düşecek misiniz?
Aynı sorular, MHP’li milliyetçiler için de geçerli.
Mahalle aralarında çocukları tanklarla öldürmenin Türklük için “yüceltici” bir savaş olmadığını anlayamıyor musunuz gerçekten?
“Türk” olmanın, adil olmakla, ezilene sahip çıkmakla, güçlüye karşı direnmekle hiçbir ilişkisi kalmadı mı artık, Türk olmak, yüzlerce kez daha güçlü olduğun bir çatışmada çocukları öldürmekle övünmek mi?
Bu iktidarın sadece Kürtlüğü değil Türklüğü de ortadan kaldırdığını, “ümmet” adı altında sadece “başkana” biat eden zavallı, korkak bir kalabalık yaratmaya uğraştığını görmüyor musunuz?
Türklük, çocukları öldürmekle övünebilecek bir ırk olabilir mi?
Böyle bir Türklük mü istiyorsanız?
Milliyetçiliğin her türü kötü ve sakattır bence ama illa ırkınızla övünmek istiyorsanız, övünecek daha iyi nedenler bulmanız gerektiğini kavramıyor musunuz?
Bir düşünün bakalım bugünkü bu savaşta kim zırhlılarıyla Çanakkale’ye dayanan İngilizlere, kim top mermilerini sırtında taşıyan yarı aç yarı tok askerlere benziyor?
Üçüncü hedef, elbette “milliyetçilikleri” fazlasıyla güçlü muhafazakar Müslümanlar.
Kürt çocuklarını bu şartlarda öldürmek, övündüğünüz hangi savaşa benziyor?
Hırsız bir iktidar, bu hırsızlığını saklayabilmek ve hırsızlığı “rutin” bir iş haline getirebilmek için bu savaştan medet umuyor.
Siz sadece Kürt çocuklarını öldürmelerini değil, hırsızlık yapmalarını da “din için” yapıyorlar diye desteklediniz.
Söylesenize bana, “din” için hırsızlık yapmak mubah mı?
Mubahsa, neden hiçbir zaman Hazreti Ömer’in, Hazreti Ali’nin “din için hırsızlık yapmalarıyla” övünmediniz de hep onların "dürüstlükleriyle" övündünüz?
Onlar bu iktidar kadar “dindar” olmadıkları için mi hırsızlık yapmadılar?
Hazreti Ömer, bunlardan daha az dindar olduğu için mi “yamalı hırkasıyla”geziyordu?
Siz, daha az dindar olduğu için mi Hazreti Ömer’le övündünüz?
Kürtleri öldürerek bir diktatörlük sistemi kurmak isteyen bu iktidarın, dini de ortadan kaldırdığını görmüyor musunuz?
Müslümanlık, “yolsuzluk hırsızlık değildir” diyen bir din midir?
Müslümanlık, çocukları öldüren bir din midir?
Müslümanlık, bir lideri “Allah’la, peygamberle” kıyaslamak ve bu kıyasa sessiz kalmak mıdır?
Kürtlerin ölmüyle desteklediğiniz bu iktidar, öldürdüğü her çocukla birlikte sizin dininizi, dini değerlerinizi de ortadan kaldırıyor.
Bunu gerçekten görmüyor musunuz?
Dindarlar, Kemalistler, demokratlar, muhafazakarlar, milliyetçiler, hepinizin önem verdiği değerler bu iktidarın bir başkanlık sistemi kurmasıyla ortadan kalkacak.
Değerlerinizi savunamayacak, birbirinizle bu değerler için tartışamayacaksınız bile.
Tek bir adamın sözlerini tekrarlamak zorunda kalacaksınız.
Dininiz, ırkınız, milletiniz yeniden tarif edilecek ve hepsi bir köleliğe dönüştürülecek.
Kürt çocuklarını öldürerek yapmak istedikleri bunlar.
Bir daha düşünün.
Gerçekten destekliyor musunuz Kürt çocuklarının öldürülmesini?
Yoksa Kürtleri de alarak hep birlikte, demokrasi cephesinde korkunç bir faşizme karşı kolkola direnip, övünebileceğimiz bir mücadele mi verelim?
AHMET HAKAN VE SAHTEKARLIK
Bu iktidarın yaptığı en büyük kötülüklerden biri, bu toplumdan “ayıp” kavramını ve “utanma” duygusunu silmesi oldu.
İnsanların artık “ayıp olur” gibi bir endişeleri, utanmak gibi bir dertleri yok.
Her türlü ahlaksızlık serbest.
Bunun yansımalarını basında da çok sık görüyoruz.
Hürriyet Gazetesi’nde yazan Ahmet Hakan, geçen gün benim “hükümet-cemaat” ilişkisi konusunda iki şıklı bir yazımı almış ve bu yazının ilk şıkkını yayınlamış… İkinci şıkkı kesip atmış.
Bir yazının yarısını yayınlayıp, diğer yarısını saklamak sahtekarlık değil mi?
Neden başkalarının yazılarını çarpıtarak alıntılıyorsun?
Bir yazıyı yayınlamak istiyorsan hepsini yayınlaman gerekmez mi?
Eğer bir kısmını kesiyorsan bunu söylemen icap etmez mi?
Mesleğe de ahlaka da aykırı işler yapmaktan utanmıyor musun?
AHMET ALTAN | HABERDAR
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018