Ahmet AY
Bir yanda NATO diğer yanda Varşova Paktı,
İki kutuplu dünya,
Birisinin başını ABD, diğerinin Sovyetler Birliği çekiyordu,
Biri diğerine diklenirlerken paktlara üye küçük devletler tirtir titredi, en küçük kıvılcım telafisi asırları bulacak savaşlara sebep olacaktı.
Bu korkulu bekleyiş yaklaşık yarım asır sürdü.
Sonuç,
NATO üyesi hiçbir ülke ile bir Varşova Paktı üyesi ülke savaşmadı.
Hiçbir NATO ülkesi Varşova Paktı’nın, hiçbir Varşova Paktı ülkesi de NATO üyesi ülkenin sınırlarına “tecavüz” etmedi.
Ve 66 yıllık NATO tarihinde ilk defa Türkiye bir NATO ülkesi olarak Rus uçağını düşürüyor. Hem de 1699 Karlofça ve 1878 Ayestefanos/Yeşilköy komplekslerini yerle bir ederek.
Geçtiğimiz Pazartesi günü sabah saatlerinde Rusya’ya ait bir savaş uçağı F16 savaş uçaklarımız tarafından düşürüldü. Türkiye sınırlarına yaklaşan iki Rus savaş uçağı uyarılıyor. Bir uçak rotasını değiştirirken diğer uçak rotasını değiştirmeden Türk Hava Sahasına giriyor, 5 dakika boyunca 10 kez uyarı yapıldıktan sonra uçak Türkiye sınırları içinde vuruluyor. Bu uçakların uçuş sebebi Türkmenlere bomba yağdırmaktır biline.
Ama bunun öncesi var, 3 Ekim günü Rus savaş uçakları Yayladağ’da Türk hava sahasını ihlali oluyor ve 2 F-16 engellemede bulunuyor, Rus pilotlar pilotlarımızın uyarılarını dinleyip geri dönüyorlar ve Moskova protesto notasına muhattab oluyor.
Rus savaş uçakları 4 Ekim günü de iki F-16’ımızı taciz ediyor, uyarılınca, “bir navigasyon hatası” olduğunu söylediler ve olay kapanıyor. Sonuncu ihlalde Türkiye Rusya’nın Ankara Büyükelçisine,“bir daha olmasın, şayet olursa siz de biz de üzülürüz” uyarısını yapıyor. Meydana gelen taciz ve ihlallere binaen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Angajman kurallarımız bellidir, TSK tam olarak talimatlandırılmıştır”diyerek gerekli müdahalenin yapılması için yeni bir emre gerek olmadığını, ihlal ve taciz durumlarında pilotlarımızın emir gereği müdahalede bulunmalarının gerekliliğine vurgu yapıyor. Pilotlarımız da ihlal gerçekleşmeden önce ve sonrasında on kez uyarıda bulunmuş, bu uyarıya kulak asmayan Rus uçağını düşürmüştür. Yani, ilk defa olan bir olay değil, bu uçağın düşürülmesi kaçıncı ihlalden sonradır.
Rusya olayın sıcaklığıyla önce “bir ihlal yoktu” dedi, ihlal ispatlanınca bu sefer “uyarılmadık”demeye başladı. Ses kayıtları ortada, bunun saklısı gizlisi olmaz.
Hatırlarsanız 2003 1 Mart tezkeresi geçmemiş, içimizdeki “İrlandalılar” koro halinde “eyvah bittik, ABD bunun hesabını çok ağır sorar, artık bizi kimse kurtaramaz” demeye başlamıştı.
2009 ONE MINUTEsonrası “asıl şimdi yandık, İsrail ABD’den de tehlikeli, görün bakın neler olacak”diye zırladılar. Ama Allah var, İsrail onları kırmadı, 9 kardeşimizi MAVİ MARMARA’da şehid etti.
Aynı İrlandalılar bu kez de Ruslaşıp “bittik, bittik mahvolduk”şarkısını çiftetelli makamında söylemeye başladılar. Adına Milli sporcu falan denilen ve şimdilerde BAĞIŞ TOPLAYACILIĞI yapan Nasuh Mahruki, “bunun hesabını AKP’ye sor Putin” diyerek Erdoğan düşmanlığının insanı nasıl da mahruklaştırdığını göstermiş. Aynı Mahruki Türkiye DAEŞ bağlantısını kurduktan sonra “Dünyanın süper gücüyle kafa kafaya gelme”riskini gözlerimize sokuyor.
Yani dünyanın süper gücü olunca her ne yaparsa yapsın siz Ok Sirdiyeceksiniz öyle mi?
Bakın Rusya müdahale sonrası “Uçak seferleri iptal edilmeyecek. Doğalgaz sevkiyatı devam edecek. Askeri yanıt düşünülmüyor”dedi bile.
Kabul,
Rusya ile savaş isteyen yok, olmasın da, lakin Rusya hem Esed’in yanında yer alarak 400 bin Suriyeli insanın katledilmesine yardım edecek hem de gelip burnumuzun dibinde Türkmenleri katledecek, üstelik bunu da Türkiye hava sahasını kullanarak yapacak ve biz de Rusya süper güç yapar ise yapsın diyeceğiz.
Peki, ne zaman büyük devlet olacaksınız?
Ne zaman kendi kardeşlerinizin hak ve hukukuna sahip çıkacaksınız?
Kendi sınırlarını yani hak ve hukukunu “süper güç” diye feda edecek ülkeler, milletler daima ezilmeye mahkûm olurlar.
Dünya biliyor ki Rusya Suriye’ye DAEŞ’i vurmaya değil, Esed karşıtı güçleri vurmaya geldi. Rusya Türkmenler üzerinden ve “Lazkiye Devleti”ni hazırlamak için geldi.
Rusya’nın Türkmenlere ağdırdığı bombardımanlar şu anlama geliyordu: “Ey Türkmenler, bakın tek dostunuz, kardeş bildiğiniz Türkiye üzerinden sizi vuruyorum.” Türkiye de buna “Öyle yağma yok”diyerek Ruslara cevap verdi. Çünkü Türkiye Türkmenler konusunda son derece hassas. Bunu Rusya anlamalı, kavramalı, ABD de Türkiye’nin bu hassasiyetini aklından çıkarmamalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini anlamaya çalışalım. Rus tehditlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “özür dilemek bize değil sınırlarımızı ihlal edenlere düşer” ya da “Bu coğrafyaya bakışımız başka ülkelerinki gibi olamaz, Suriye, Mısır, Balkanlar… bizim meselemizdir…”cevapları mirasını iftiharla taşıdığı medeniyetin değeri ve gücüdür. Bu sözler ”çevre ülke”kompleksinden kurtulup “merkez ülke” olmanın bilinciyle söylenmiş sözlerdir.
Peki, bunun karşısında Putin ne diyor? Fetullahçı Terör Örgütüne ait medya ve sosyal medyanın yalan haberlerini esas alıyor. Onlarla beraber Putin de uğradığı irtifa kaybıyla DAEŞ’in petrolünden söz ediyor. Cumhurbaşkanımız “ispatlasın istifa ederim” diyerek iftiranın sahip(leri)ne tokadı bastı.
Aynı Putin FETÖ’nün “CİHADİST ERDOĞAN”jurnallemelerini esas alarak “Erdoğan Türkiye’yi İslamlaştırıyor” diyerek cehaletini ispatlıyor.
Türkiye Ortodoks’muş da Erdoğan İslamlaştırıyor! Bu sözün sahibi, bu ülke insanının % 99’unun Müslüman olduğunu bilmiyorsa kendi ayıbı. Ama Sayın Putin “yeğenlerinin” Müslüman olacağından endişe ediyorsa yapılacak bir şey yok.
Son olarak,
Asil Alperen Yalçın Topçu’nun da dediği gibi “Rus uçağı gelip evimizin üstünde racon kesiyorsa onu indirmek milli ve haklı bir davadır.”Korkaklar ve Ak Partiyi Rusya krizi üzerinden vurmak isteyenler bu fırsatı kaçırmasın, yoksa 2223 yılına kadar beklemek zorunda kalırlar. Merak etmesinler, Rusya cesetleri dondurucu özelliğe sahip makinalar icat edecekniş.
Olay budur, seyre doyamayacaksınız.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Arzulanan AK Parti
22.04.2019 - Beka meselesi gerçeği
13.04.2019 - Sonuçları değil, başlangıçları değiştirmek gerek
8.02.2019 - İttifakların ABC'si
27.03.2019 - Bir seçim kazanmak için
25.03.2019 - Pakistan ve Hindistan’a tuzak var
6.02.2019 - Suriye ile diyalog meselesi
21.02.2019 - FETÖ, algılar, doğrular, yanılgılar
6.02.2019 - Venezuela ile sınırlı olmayacak
4.02.2019 - Demokraside mi yoksa Batı’da mı bir terslik var?
26.01.2019
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































mehdi avis
Hale bak! Bünye enfeksiyon kapmış, mikroplar vücudu sarmaya çalışıp hastanın ateşini yükseltmek ile meşgul, Başhekim tedavi uygulama yerine mikropları suçlamakla zaman harcıyor.(mikrobun görevi bünyeyi zaafa uğratmaktır) Hastane çalışanları başhekimi alkışlıyor. Hasta yakınları başhekimi yücelten ve mikropları kutsayanlar olarak ikiye ayrılmış vaziyette. Yahu ne yapıyorsunuz bu haliniz ile hastayı öldüreceksiniz diyenlerin sesi intikam naraları arasında kaybolup gitmektedir