Ahmet TAŞGETİREN
Kur’an-ı Kerim’i kendimize hitap ediyormuş gibi okumanın çok önemli olduğuna inanıyorum, bir. Yani, Allah bana hitap ediyor, gibi.
Kur’an ayetlerinin insan psikolojisine yönelik inceliklerini anlamanın çok önemli olduğuna inanıyorum, iki. Yani bu ayetler beni – bizi benden – bizden çok daha iyi tanıyan bir Kudret’in hangi durumda nasıl davranacağımızı bilerek belirlediği ölçüleri ihtiva etmektedir, dolayısıyla hangi davranışı seçersek seçelim içimizdeki duygular okunuyor, biliniyor, bize ona göre davranılacak.
“Davranışların değeri özündeki niyete göre karşılık bulacaktır.”
Yargılama, yani adalet alanı, yani hak belirleme, hak paylaştırma… insanoğlunun en riskli tercih alanlarından birisidir. Hazreti İbrahim “Allah diriltir, öldürür” dediğinde Firavn, herhangi birisine yönelik öldürtme – öldürtmeme hükmünü verebileceğini ima anlamında “Ben de diriltir öldürürüm” diyor. “Ben sizin en yüce Rabbinizim” ifadesi de ona ait. Kendinizi Tanrı yerine koymayacaksınız yargılarken, her türlü kararınızda yarın Tanrı huzuruna çıkacağınız bilinciyle hareket edeceksiniz.
Bu iki temel yaklaşımı önemseyerek yola çıktığımızda Maide suresinin 8’inci ayetinde geçen “Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adil davranmamaya itmesin” çağrısı bize çok temel bir hayat disiplini verir. Ayetin devamında “Adaletli olun… Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” ifadeleri yer alır.
Bu ayetin bize öğrettiği şudur:
-Yargılarken kin ile hareket etmemek.
-Bu işin bir “Allah’a isyan” boyutu olabileceğini hatırda tutmak.
-Allah’ın yaptıklarımızı bildiğini unutmamak. Şu ayet bu anlamda çok sarsıcıdır:
“Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.” (İbrahim suresi, 42)
Bunlar adalet konusundaki ilahi hassasiyetlerdir.
Ancak seküler dünyanın yargı alanı da bu ilahi hassasiyetlere yabancı değildir. “Evrensel hukuk kuralları” dediğimiz alan da, adaleti arar. Öfkenin, kinin, kişisel yakınlık – uzaklık duygularının, siyasi kanaatlerin, çıkar ilişkilerinin, adaletin terazisini etkilememesini gerekli görür. Yargıtay onursal başkanı sayın Sami Selçuk’un “Yasa maddesine işkence yapan yargıç” gibi muhteşem bir tanımlamayla bu konuya temas eden, “yargıç, kendi inançlarına, ideolojilerine karşı da bağımsız olmalı, nesnel kararlar verebilmeli, kendi kişilik dünyasından sıyrılabilmeli.” ifadelerini daha önce paylaşmıştım. (Karar, 15 Mart 2020)
Bizde yargıyı ana mecrasından koparan temel etkenlerin başında “siyasi iktidarlar”ın tavrı gelir. Olağanüstü dönemler hukuku “kin odaklı yargılama” örnekleri ile doludur. Uzak tarihi, Osmanlı dönemini geçiyorum, yığınla örnek sayılabilir…. Cumhuriyet döneminde yaşanan olağanüstü uygulamalarda, “Devlet kinleri” diye niteleyebileceğimiz kitlesel adaletsizliklere tanık olunmuştur.
Kin var mıdır gerçekten, herkes kendi yüreğine bakmalıdır. İstiklal Mahkemeleri, Yassıada Mahkemeleri, 12 Mart, 12 Eylül Mahkemeleri, 28 Şubat, Ergenekon, Kürt siyasetçilere yönelik davalar ve günümüz FETÖ davaları…
Kin ile adaleti ayrıştırdığınızda ne kadar gerçek suç vardır, ne kadar öfke ve kinin yönlendirdiği ve yargıyı hesaplaşma aracına dönüştüren zemin…
Yargı en çok siyaset alanında hesaplaşma aracı haline gelme potansiyeli taşıyor. Ve bunu, kim gücü eline geçirirse araç olarak kullanıyor.
Sayısız kurban var Türkiye’de bu alanda. Her çevreden. Milli mücadeleyi birlikte verenler sonra bir hesaplaşma içine girmişler ve yargı kullanılmış. Başbakan asmışız. Cumhurbaşkanını sürgüne göndermişiz, yargı marifetiyle. Başörtüsüne kin duymuş, yasak koymuşuz, yargıyı kullanarak.
PKK da “yargılayıp infaz uyguluyor” bunu biliyoruz. “Örgüt içi infaz” denilen şey. O illegal örgüt. Biz, devlet olarak yapıyoruz bunu. Sonra son 18 yılın uygulamaları…
Bunların bir kısmından, mağduriyetler acı ölümlerle sonuçlandıktan yıllar sonra bir tür af dilendiği biliniyor. Bir kısmının hesabı ise “Mahşer”e kalmıştır.
İçinde “mahşer” diye bir inanç odağı bulunanlar, yapıp ettiklerinin “görüldüğünü, kaydedildiğini, yarın huzura çıkacağını, savunma isteneceğini” bilirler.
Orada arı – duru bir yargılama vardır. Aslında herkes, nihai planda oraya havale ediyor gerçek adalet beklentisini. Ama bir gün mağdur olan gücü ele geçirdiğinde mağduriyetlere yol açmanın da o güne havale edildiğini unutuyor. Bu da insanın zaafı. Unutma zaafı.
“Bir tür affı” konuşuyoruz ya… Bu arada öfkelerimizin ve kinlerimizin etkilediği alanlardaki “Adalet sapmaları”nı düzeltme fırsatı da geçmiş oluyor elimize. Bu fırsatı değerlendirmek de nasip meselesi. “Mahşer”e bırakmamak… Oradaki hesaplaşmanın ne getireceğini kim bilebilir ki?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025