Akın ÖZÇER
25 Mart 2017 Avrupa Birliği (AB) için önemli bir tarih. AB’nin ilk adımını oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kuran Roma sözleşmesinin imzalanmasının 60. yıldönümü. Bu vesileyle Roma’da bir zirve düzenleniyor ama halkın bu başarı öyküsünü eskiden olduğu gibi coşkuyla kutlayacağını söylemek mümkün değil. Uzun süren ekonomik kriz ve yol açtığı toplumsal kırılma yetmiyormuş gibi ardından patlak veren mülteci sorunu nedeniyle.
Geçen yıl önce Brexit şoku, ardından Trump’ın sandık zaferi ile sarsılan AB’nin halkta yeniden coşku yaratabilmesi için atılım yapması şart. Roma Zirvesi işte böyle bir atılım yapmak, Avrupa bütünleşme projesine yeni bir ivme kazandırmak için bir fırsat olarak da değerlendiriliyor. 27’ler bu amaçla önümüzdeki Pazartesi Brüksel’de bir araya geliyorlar.
Kabul etmek gerekir ki Avrupa projesine ivme kazandırmak öyle söylendiği kadar kolay değil. Temel ölçütleri tümüyle karşılamadığı halde birçok ülkenin siyasi mülahazalarla tam üye yapıldığı bir Birlik’te bütünleşmeyi daha da derinleştirmek teknik olarak çok zor olduğu gibi, bazı üye ülkelerin izlediği egemenlikçi politikalar bunu imkânsız da kılıyor. Fransa ve Almanya gibi AB’nin iki motor ülkesinde bu yılki seçimlerin bile bu konuda belirsizlik ürettiği ortada. Dolayısıyla bir dönem çok tartışılan “Federal Avrupa” ya da “Avrupa Birleşik Devletleri” projesi artık gündeme gelmiyor.
Bu gerçeğin bilincinde olan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Alman Şansölyeri Angela Merkel, İspanya ve İtalya Başbakanları Mariano Rajoy ve Paolo Gentiloni’yi geçen Pazartesi akşamı Versailles ‘da bir çalışma yemeğine davet etti. Hollande medyaya yaptığı açıklamada, “dördümüzün Avrupa’nın geleceğini belirlemesi söz konusu değil ama AB’nin en önemli ülkeleri olarak diğer üyelerle birlikte neler yapabiliriz, konuşacağız” dedi. Hollande, bir soru üzerine de “birlik, bir örneklik (uniformité) değildir” diyerek, yemekte “çok vitesli ya da değişik geometrili Avrupa” seçeneklerinin ele alınacağı sinyalini vermiş oldu.
Bu aslında çok şaşırtıcı bir gelişme değil. Le Journal du Dimanche’da konuyla ilgili olarak “Avrupa Birleşik Devletleri (projesi) gömüldü (Les Etats-Unis d’Europe sont enterrés) başlığıyla daha önceki gün bir analiz yayınlanmıştı. Bu analizde ekonomik krizi aşamayan ya da egemenlikçi partilerin iktidarda olduğu ülkelerin “daha derin bir bütünleşme” arzu eden çekirdek üyeleri frenlememesi gerektiği vurgulanıyordu. Gazeteye göre, Roma Zirvesi’nden sonra “iki ya da daha çok vitesli Avrupa” projesinin artık hayata geçmesi söz konusuydu.
Versailles ’da çalışma yemeğine katılan Dört Büyükler’ in aynı coşkuyla olmasa da “daha derin Avrupa” fikrini benimsedikleri biliniyor. Fransa ve Almanya’nın, en azından Hollande ve Merkel’in, İspanyol ve İtalyan mevkidaşlarından bu konuda daha kararlı oldukları da. Bu ikilinin birlikte benimsemediği hiçbir kararın AB’de uygulanma şansı yok zaten. Ama birinin görevi 8 Mayıs’ta sona eriyor, diğerinin geleceği ise sonbahardaki genel seçimlerin sonucuna bağlı. Rajoy’un İspanya’da azınlık, Gentiloni’nin de İtalya’da geçiş dönemi hükümeti başkanı olduğu dikkate alınırsa Daniel Vernet’nin Slate.fr’de attığı şu başlık çok anlamlı: “Dört kaybeden (loser) Avrupa’yı kurtarabilir mi?” ( https://www.slate.fr/story/139325/quatre-losers-europe)
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande aynı gün (6 Mart) altı Avrupa gazetesinde yayımlanan söyleşisinde AB’nin geleceğine dair kaygılarını dile getirdi. Bu bağlamda, “yeni bir Avrupa ruhu yakalanmazsa”, AB’nin “eriyebileceği, hatta çatlayabileceği” uyarısında bulundu. Ama bu konudaki somut önerisinden önce Marine Le Pen’in Cumhurbaşkanı seçilme olasılığının AB’nin geleceği üzerinde oluşturduğu tehdidin üzerinde durdu. “Bu tehdit var, zira aşırı Sağ son 30 yılda hiç bu kadar yüksek oy oranına ulaşmamıştı” dedi ve şöyle devam etti: “Fransa, 23 Nisan ve 7 Mayıs’taki oylamaların sadece ülkemizin değil, ayrıca Avrupa’nın inşasının geleceğini belirleyeceğinin bilincinde.” Hollande, Le Pen’in kazanması halinde hemen Avro bölgesinden, hatta AB’den çıkmak için referandum düzenleyeceğinin altını çiziyor.
Hollande’ın Avro bölgesinin dört büyük ekonomisinin temsilcilerini akşam Versailles ’da bir araya getirmesinin ardında da bu kaygı yatıyor kuşkusuz. Dört lider Versailles’ daki çalışma yemeğinde somut önerilerde bulunmaktan kaçındılar. Sadece hiçbir ülkeyi daha şimdiden dışladıkları izlenimi vermemek için değil. Ayrıca Fransa ve Almanya’daki seçimlerin yarattığı belirsizlik nedeniyle de.
Aslında AB’de bundan sonra neler olabileceği bir sır değil. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’ in aybaşında açıkladığı Beyaz Kitap, Brexit sonrası AB ile ilgili 5 olası senaryoyu içeriyor. Bu senaryolardan ilki, 27’lerin birçok konuda hemfikir olamadıkları için yeniden Ortak Pazar’ı esas alan bir Birlik’le yetinilmesi. Beşincisi ise, bütünleşmenin karar mekanizmaları hızlandırılmak suretiyle derinleştirilmesi. Ama asıl bu iki uç arasındaki senaryoların daha gerçekçi olduğu “iki ya da çok vitesli Avrupa” seçeneklerinin artık ağırlıklı olarak dile getirilmesinden anlaşılıyor.
Komisyon ara senaryoları daha detaylandırmış değil. Bu aşamada enine boyuna tartışılmasına öncelik veriyor. Fransa ve Almanya’daki seçimler sonuçlanmadan, dolayısıyla Aralık ayında yapılacak zirveye kadar AB’nin geleceği hakkında somut bir gelişme kaydedilemeyeceğinin bilincinde. Bu konudaki nihai kararın Haziran 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar alınmasını makul buluyor.
Anlaşılan o ki seçimlerinden beklenmedik sonuçlar çıkmazsa Fransa ve Almanya ikilisi söz konusu ara formüllerden birini geliştirmeye çalışacak. Peki ama bütünleşme sürecine ivme kazandırmak için somut bir öneri var mı?
Hollande’ın atıfta bulunduğum söyleşisine bakılırsa, bütünleşme sürecinin derinleştirileceği alan savunma. Avrupa’nın savunması için “yapılandırılmış işbirliği” (coopération structurée ) öneriyor. Esnek bir işbirliği söz konusu ki Hollande Birleşik Krallık’ın bu yapıya dâhil olması gerektiği görüşünde. “Donald Trump’ın olumsuz bakışı karşısında AB’nin siyasi tutarlılığı, ekonomik ağırlığı ve stratejik özerkliğini ispat etmeliyiz” diyor. Versailles dörtlüsü bu öneri temelinde bir araya gelir mi, Birleşik Krallık içinde yer alır mı, bu soruların bugün cevabını bulmak mümkün değil.
Hollande’ın kafasında sadece Trump ABD’sine değil, ayrıca Rusya’ya meydan okuma da var. Moskova’yı Ukrayna gibi SSCB’den ayrılmış ülkelerde kamuoylarını etkilemekle suçluyor. Bu etkinin aşırı Sağ hareketleri destekleme yönünde olduğunu da ima ediyor. “Neden” diyor “aşırı sağ hareketler hep Rusya ile bağlantılı çıkıyor”. Bu sorunun ardında Kremlin’in ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın zaferinde rol oynadığına ilişkin iddialara da atıf var elbette.
Hollande’ın önerileri topluca değerlendirildiğinde, Avrupa’yı ABD ile Rusya arasında siyasi, ekonomik ve askeri bir denge unsuru olarak idealize eden bir yaklaşım ön plana çıkıyor. Tıpkı Fransa’nın on yıllardır savunageldiği gibi. Bu optikten bakıldığında bu önerilerin bugünün küresel gerçekleriyle ne kadar örtüştüğü büyük bir soru işareti. Versailles dörtlüsü bu konuda tam bir uyum içinde olsa bile…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025