Ali BAYRAMOĞLU
Yeni Şafak ve Star gazetelerinde yayınlanan binlerce kişilik dinleme listeleri dün İstanbul Başsavcısı tarafından doğrulandı.
Başsavcı Salihlioğlu şöyle diyordu:
'Yapılan ön incelemede herhangi bir silahlı terör eylemi ya da terör planlaması olmadığının görülmesine rağmen, 3 yıldan fazla bir süredir birçok kişi hakkında iletişimin denetlenmesi ve kayda alınması ile fiziki ve teknik takip kararları alındığı, bu kapsamda telefonların dinlendiği ve sinyal bilgilerinin değerlendirildiği, ortam dinlemesi ve fiziki takip yapıldığı anlaşılmıştır... Telefonları dinlenen ve kayıt altına alınan şahıs sayısı 2 bin 280 kişidir...'
Bugün gazetelerde yer alan, 'iyi ama MİT Yasası ne olacak', hükümet zamanında başkalarını dinlememiş miydi? Cemaat, AK Parti ortak değil miydi?' tarzı, sorunun etrafında dolaşan mırıldanmaları bir kenara bırakarak şunu söyleyelim.
Ortaya saçılan yeni bir pislik, sıradan bir dinlenme hadisesiyle karşı karşıya değiliz. Bu kapsamda dinlemeler cemaatin ele geçirdiği emniyet-yargı gücüyle tüm sistemi ve ülkeyi takip altına alması, tehdit etmesi, fişlemesi ve arşivlemesi anlamına gelir.
Nitekim bu tür yapılar eninde sonunda altını fişleme, tasnif, tahakküm ve yaptırım üzerinden bir işleyiş kazanırlar.
Dini ya da değil, bu tür bir cemaatin kişisel mensubiyet ötesine geçerek, üstü kapalı bir strateji ve yapılanmayla devlet gücünü gasp ederek varlığını sürdürmesine hiçbir demokrasi ve hukuk devleti müsaade etmez.
Eğer müsaade ediliyorsa ya da işin önü alınamıyorsa karşınıza büyük bir demokrasi sorunu çıkmış demektir.
Durumumuz bu...
Ve bu durum, bıkmadan söylüyoruz, ne AK Parti iktidarının siyaset tarzından gelen otoriterleşme olarak karşımıza çıkan diğer sorunu ortadan kaldırır, ne yolsuzluk iddialarını buharlaştırır, ne de onlar tarafından örtülüp, gölgelenebilir.
Türkiye kaotik bir istikrarsızlığa ya da eski vesayetçi günlere dönmek istemiyorsa, bu sorunu çözmek zorundadır.
Bu açıdan özellikle hükümetin üzerine iki büyük iş düşüyor.
Birinci iş yaşanmakta olan cemaat merkezli çatışmanın çapının ve boyutlarının ne olduğunu, sonuçlarının ne olabileceğini tüm Türkiye'ye çok iyi anlatmaktır. Başbakan bunu yapmaya çalışıyor, dün yaptığı konuşmada bir kez daha demokrasi riskinin altını çizdi ve diğer partileri tedbire davet etti.
Ancak bu, yeterli olmanın çok altında bulunuyor. Zira bu noktada belirleyici olan dil, üslup ve tanımdır.
Nasıl?
Şöyle:
Örneğin mevcut yaklaşımıyla Başbakan Gezi'yi düşman bir nokta, bundan önceki komplo girişimi olarak tanımladığı oranda cemaat saldırısı ile Gezi komplosu bağ kuruyor. Böyle yaptıkça Gezi, taleplerini, Gezici gençleri ve kitleleri tekrar dışlayarak karşısına alıyor, derdini oraya anlatamıyor.
Örneğin Kabataş hadisesi... Başbakan 'o kızın başına bunlar başörtülü olduğu için geldi' dediği-, bunun altını özellikle Gezi'yi tanımlamak için çizdiği zaman, aynı meydanda tekmeyle çocuk düşüren başörtüsüz kızlar, 6 ölüm ortada kalıyor ve karşı kutba itiliyor.
Hükümetin üzerine düşen ikinci iş siyasi alanı, siyasi partileri harekete geçirmektir. Başbakan bu işi ciddiye almalı ve bunun yolunu bulmalıdır. Temel mesele, siyasi bir uzlaşmayla bu büyük devlet krizinin üstüne gidip yargıyı liyakat esasına göre yeniden yapılandırmak olmalıdır. Siyasi partileri yarışı bir kenara bırakmaya ve ortak davranmaya davet etmek için Cumhurbaşkanı'nın daha çok oyuna girmesi de siyasi iktidarın elindeki imkanlardan birisidir.
Anti demokratik bir duruma yönelik tedbir alırken, siyasi mutabakat aramadan demokrasi sınırlarını zorlayan araçları da kullanarak tedbir almak tehlikelidir.
Bu şekilde, Türkiye'yi yönetirsiniz ama demokrasi zemin kaybeder, kimse mutlu olmaz ve bu, sürdürülebilir bir durum değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025