Ali Türer
Rıza Türmen ve Sezgin Tanrıkulu son basın toplantılarında son 11 yılda devletin güvenlik güçlerinin 241 çocuk öldürüldüğünü açıkladılar. Öldürülen 90 çocuğun isim listesini verdiler (22 Ocak 2015 Cumhuriyet).
Asker ölüyor, 18-20 yaşında gençler ölüyor onları geçtim; bu ülkede devletin güvenlik güçleri son on yılda neredeyse her ay düzenli bir çocuk öldürmüş. On yıldır bu katliam sürmüş ve biz bunu seyretmişiz. Yani bunu yapanlar sonra gidip sofralarında sıcacık çorbalarını içmeye, çocuklarını okşamaya, karılarıyla sevişmeye devam etmişler. Biz de bu katillere maaşlarını ödemeye, bunlara emir verenleri oylarımızla ödüllendirmeye devam etmişiz, öyle mi?
Biri bana bu yalan, böyle bir ülkede yaşamıyorsun desin.
Savaşınız batsın!
Kırk yıl önce daha adil bir Türkiye için özgürlük Türküleri söylüyorduk. Günü birlik sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, tankların şehir içlerinde terörist takip ettiği, alınamayan oyların hesabının tankla tüfekle sorulduğu bir ülke haline biz bugün nasıl geldik.
Roketin, mayının şehir içinde ne işi var? Roketle, mayınla, bombayla özgürlük, özyönetim elde edince huzuru, demokrasiyi bulacak mısın? Neden çatışmaların içinde 30’unu, 40’nı aşmışlar yok. Çocukların, gencecik fidanların cılız bedenleri arkasına sığınarak mı kazanacaksınız savaşı? Kurtarmak istediğiniz halk kentlerden niye kaçıyor?
Muhalefetiniz batsın!
Kimi hendek muhabbeti yapıyor, kimi öz yönetim. CHP iki cami arasında beynamaz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının içini eşitlikçi, adil, laik çizgide doldurmaya aklıda ermiyor, mecali de. O “devlet Türkün olmalı” aklıyla siyaset yapmaya devam ederken vatandaşlık kavramının içini AKP’nin doldurmasını da öylece seyrediyor.
Ortalık savaş alanına dönmüş, insanlar perişan, çocuklar ölüyor, aydınlar tarafı olunan ölüm çukurunda katlediliyor, HDP tepkisini basın açıklamalarıyla ortaya koyuyor, özyönetim kavramının içini siyaseten doldurmaya çalışıyor.
Savaş hükmünü sürerken senin açıklamalarının ne anlamı olur? Neden sadece çocuklar, gençler var o hendeklerde? Çare buysa hep beraber girin, Türkiye savaş alanına dönsün, hep birlikte intihar edelim. Yok, eğer kavgayı siyasi alanda verecekseniz, barış ise derdiniz o zaman bir karar verin, savaşa ağır basacak etkili bir siyaset yolu bulun.
Herkes önce kendi diktatörüne karşı çıkabilse sorun o saat bitecek. Farkı yaratacak olan asıl budur. Ama 7 Hazirandan sonra siyaset alanı silahların gölgesinde adım adım öylesine tahkim edildi ki, öylesine ipotek altında alındı ki, yaprak kıpırdamıyor. Kıpırdama niyeti olan yaprak o saat koparılıp atılacağı biliyor. Siyasi alanın silahla tahkim edilme işini iktidarla PKK birlikte üstlendiler.
O yüzden silahlar konuşurken kimin haklı kimin haksız olduğu da anlamını yitiriyor. Çünkü kullanılan yönden nerden bakarsan bak meşru değil, insanlık dışı. Çocuklar, gençler birer birer ölüyor, bize de onların çetelesini tutmak kalıyor, tek gerçek bu. Böylesine acımasız, duygusuz, insanı insanlıktan çıkaran bu süreci yaşamak zorunda mıydık?
İnsanlar evlerini, barklarını terk ediyor, kentleri boşaltıyor, ortalık harabeye dönüyor, her gün sokakta bir çocuk ölüyor, siz özyönetim türküsünü seslendirmeye devam ediyorsunuz? Aydınlarınızı, çocuklarınızı koruyamıyorsunuz, özünüzü yönetmekten acizsiniz, bölük pörçüksünüz. Sonra dönüp Batı niye sessiz kalıyorsunuz diye sitem ediyorsunuz. Dönüp kendinize bakın? Pejmürdeliğiniz, bölünmüşlüğünüzle iktidarın yaptıklarını meşrulaştıran bir rol oynuyorsunuz. Batı ne yapsın, çocuklarını Sur’a hendeklere mi göndersin?
Derdiniz gerçekten sivil siyasetse iktidara partnerlik yapan silahlı örgütün dümen suyundan çıkın, önce ona dur deyin. Bu yaptığın yanlış, savaşı kentlere taşıyamazsın burası Suriye değil, halkına ihanet ediyorsun, çocuklarımızı telef ediyorsun deyin. Sivil siyaset benim işim, bu işi bana bırak demen lazım. “Öz yönetim” PKK’nın kullandığı klişeyse, derdini başka bir yolla anlatman lazım. Yerelleşme, Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi demen lazım. Bunu yaptığında batı’nın desteğini, demokrat insanların, aydınların desteğini daha fazla arkanda bulacaksın. Onlara arkalarında duracakları bir şey ver.
Sen özyönetimin içini siyaseten doldurmaya hazırlanırken AKP itfaiye örgütünü senin elinden almaya hazırlanıyor. Attığın adım, demokrasinin sınırlarını daraltmak için bahane oluyor, ne anladım ben bu işten.
İnancı uğruna çocuklarını kurban etmeyi göze alan, üstelik bununla öğünen bir geleneğin hüküm sürdüğü bir coğrafya burası, kahrolmak işten değil..
Çocuğunu gözden çıkarmak, nasıl bir canlı yapabilir ki bunu?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024