Alper GÖRMÜŞ
Kutuplaşmış toplumlarda, kutuplardan her biri sadece yekdiğerini zayıflatacak “hakikat”lerle ve“kuşku”larla ilgilidir. “Bizim taraf”ın canını sıkma istidadı taşıyan hakikatler ya da kuşkular yaygınlaşmamalıdır! Kol kırılsa bile “yen”in içinde kalmalıdır!
Eğer gazeteciler kendilerini bu toplumsal ruh halinin yarattığı akıntıya bırakırlar, akıntıya karşı koyma cesaretini gösteremezlerse... O zaman ürettikleri şey “gazete” değil “mücadele bülteni” olacaktır.
Ayşe Arman'ın “Gezi Parkı tanıklıkları”nda bu defa polislere mikrofon tutmasına (Hürriyet, 14 Temmuz) gösterilen ölçüsüz tepki bir kez daha gösterdi ki: Kimse, hakikatin bütün boyutlarının bilgisine ulaşmak niyetinde değildir; kimse o bilgi üzerinden bir tartışma yürütmek niyetinde değildir; kimse o tartışma üzerinden “toplumsal iyi”yi aramak niyetinde değildir.
Ayşe Arman önce Twitter'da çarmıha gerildi; suçu polisleri kamuoyuna “mazlum” olarak göstermekti...
Ertesi gün, Gezi sürecinde hükümet yanlısı basının en “parlak” performanslarından birkaçını sergilemiş olan Takvim gazetesi manşetten giydirdi “Ayşe Armanpour”a... Gazeteye göre Arman, polisleri “zalim” göstermek için kotarmıştı röportajını. (Hatırlayanlar olacaktır: Takvim,CNN International'den Christiane Amanpour'la hayali bir söyleşi yapmış, ona CNN'in Türkiye yayınlarını “para ve tehdit” karşılığında gerçekleştirdiklerini itiraf ettirmişti!)
Taksim dayanışması tartışmasında hükümet yanlısı basın
Taksim Dayanışması'nın, Taksim Yayalaştırma Projesi'nin 6 Haziran'da mahkeme kararıyla iptal edildiğini bu tarihten bir süre sonra öğrendiği halde bunu kamuoyundan “gizlediği” yönündeki iddiaları dile getirip Dayanışma'ya “çıplak sorular” sormamı izleyen “infial”, hepimizin malumu...
İşin bu yanını epeyce tartıştık (küfürbazlar hariç, tartışmaya katılan herkese teşekkürler). Bu yazıda ise bu meselenin iktidara yakın muhafazakâr medyadaki alımlanışını ele almak, bu ilginç örnek ve başka örnekler üzerinden madalyonun öteki yüzünde de durumun farklı olmadığını göstermek istiyorum...
Ardından, önce bu tablonun, giriş paragrafında imâ ettiğim gibi “aşırı kutuplaşmış toplum”lara has bir tablo olduğunu anlatmaya çalışacak, bilahare de böyle bir tabloda gazeteci pozisyonunun nasıl olması gerektiğine dair düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Taksim Dayanışması kısmını sevdiler ama...
Biliyorsunuz, konuya dair ilk yazımda Dayanışma'nın yanı sıra hükümete ve mahkemeye de sorular soruyor, 6 Haziran'daki iptal kararının kamuoyu bilgisi haline gelmesi için tam bir ay geçmesinde onların sorumluluğuna da dikkat çekiyordum.
Muhafazakâr medya, çok ilginç bir biçimde benim sadece Dayanışma'ya sorduğum sorular üzerinde yoğunlaştı, yazımın hükümete ve mahkemeye dair bölümüyle hiç ilgilenmedi. İkinci yazıda, işin bu yanını özellikle vurguladığım ve meslektaşları meseleyi deşmeye davet ettiğim halde durum değişmedi.
Oysa mesele, hükümet ve mahkeme açısından da vahim bir durum arz ediyordu. İkinci yazıdan kısa bir alıntıyla hatırlatayım:
“Bana saydırmaya devam edin, fakat lütfen enerjinizin bir bölümünü de hükümeti ve mahkemeyi bu tuhaf durumu açıklamaya zorlayın. Dediğim gibi, benim aklım, hükümetin 6 Haziran'daki karardan haberdar olmamasını almıyor.
“Aynı şekilde, mahkemenin neden bir gecede yazabileceği bir gerekçe için bir ay beklemesini de hiçbir biçimde izah edemiyorum. Meslektaşlarımızı orada da meraklı olmaya, kuşku duymaya ve soru sormaya davet ediyorum.”
Hükümete yakın medyanın, üç boyutlu bir bilmecenin (Hükümet, Mahkeme, Taksim Dayanışması) sadece Taksim Dayanışması faslıyla ilgilenip ilk iki faslı görmezden gelmesi, ilk iki yazıda tanımlamaya çalıştığım aynı “kutup duygusu”ndan kaynaklanıyor: Kuşku duymak ama bizim tarafın canını sıkmayacak tarzda kuşku duymak... Hakikatin peşinde koşmak ama sadece bizim işimize yarayacak bölümünün peşinde koşmak...
Parantez: 6 ve 7 Haziran'ı nasıl geçirmiştik?
Tam burada bir parantez açmak, meselenin mahkeme açısından (da) ne kadar vahim bir manzara arz ettiğini bir kez daha vurgulamak için, ilk iki yazıda değinmediğim bir “arka plan” bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum:
Mahkemenin, Taksim Yayalaştırma Projesi'ni 6 Haziran perşembe günü iptal ettiğini artık biliyoruz... O gün, ilginç bir gün... O günü 7 Haziran'a bağlayan gece, saat 00:03'te Başbakan Erdoğan Fas'tan İstanbul'a dönmüş, havaalanında kendisini binlerce insan karşılamıştı.
Ertesi gün, 7 Haziran'da ise Erdoğan Ankara'ya gitti ve havaalanından merkeze ulaşana kadar bir dizi mitingde konuştu... Aynı saatlerde İstanbul ve Ankara'nın merkezlerinde Erdoğan karşıtı mitingler ve yürüyüşler gerçekleştiriliyordu... Ülke tam anlamıyla bölünmüş görünüyordu, sanki bir eşik aşılmıştı.
Çok tuhaf değil mi: 6 ve 7 Haziran'ı televizyonda izleyen mahkeme üyeleri, bütün bu hercümerci önemli ölçüde izale edecek kararlarına bir gerekçe yazıp imzalamıyorlar, bunun için tam bir ay bekliyorlar ve bu arada memleket yanmaya devam ediyor.
Çok tuhaf, çok!
Fakat memleket medyasının bu işi kurcalamaması da, kabul edin, en az o kadar tuhaf!
Eski ve yeni merkez medyalar...
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara iyice yerleşmesinden sonra, eski merkez medyanın yanı sıra ona paralel “yeni” bir merkez medyamız daha oldu.
Ben, esas olarak “devlet”le uyum içinde olan ve bu nedenle hükümetleri fazla takmayan eski merkez medyanın işinin; esas olarak “hükümet”le uyum içinde olan ve”devlet”i fazla takmayan yeni merkez medyadan daha kolay olduğu kanaatindeyim...
Bu düşüncemi temellendirmek amacıyla, 2011'de kaleme aldığım “Paralel merkez medyanın 'partner' sorunu” başlıklı yazıda (o zamanlar “yeni” merkez medya yerine “paralel” merkez medyayı kullanıyordum) şöyle demiştim:
“Partnerler açısından baktığımızda, geleneksel (eski) merkez medyanın durumu çok daha kolay görünüyor. Çünkü devlet, dans ederken hangi figürleri kullanacağını önceden ilan ediyor ve bunları katı bir biçimde uyguluyor. Mesela diyor ki, komünizme geçit yok, bölücülüğe geçit yok, irticaya geçit yok! Basit, anlaşılır, kesin figürler! Ve kolay kolay değişmiyor.
Dolayısıyla, partneri 'devlet' olan geleneksel merkez medya ikide bir güç durumda kalmıyor, devletle dansını otomatiğe bağlanmış gibi sürdürebiliyor, böylece 'tutarlı' bir yayın çizgisine sahipmiş izlenimi yaratabiliyor.
“Oysa paralel (yeni) merkez medyanın işi o kadar kolay değil. Onun partneri siyasetçiler (hükümet) olduğu için, dans sırasında ikide bir değişen 'figür'ler karşısında zor durumda kalıyor; aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık vaziyeti hâsıl oluyor.”
Hükümetin ne yaptığını kollayıp, onun çizgisini editoryal çizgi haline getiren bir medya ne kadar inandırıcı olabilir, ne kadar güvenilir olabilir?
“İkitidara yakın basının iktidarla dansı” metaforunu mesela çözüm sürecine uygulayalım ve şöyle bir soru soralım:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın hiçbir gerekçe göstermeden çözüm sürecini gündemden kaldırdıklarını ilan etse, “kestik” dese, hükümete yakın gazeteler ne yaparlar, nasıl bir tavır alırlar?
Bu sorunun cevabı ne yazık ki belli: Bugün söylenenler, savunulanlar bir günde unutulur ve hükümetin belirleyeceği “yeni Kürt politikası” çerçevesinde yeni bir “editoryal çizgi” benimsenir.
Bu hep böyle oldu. Bu kategoriden gazetelerin hiçbir zaman “ilkesel” bir pozisyonları olmadı... Hükümet hangi zikzakları çizdiyse, onlar da o zikzakları çizdi.
Hükümete yakın basının Gezi'si...
Artık Gezi ve hükümete yakın medya bahsine geçebiliriz...
Yukarıda çözüm süreci bağlamında sorduğum soruyu Gezi olaylarıyla ilgili olarak sorarak başlayalım:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın bir buçuk aydır Türkiye'yi sarsan olaylarla ilgili olarak herkesi şaşırtan bir çıkış yapsa... “komplo” meselesini biraz abarttıklarını ve o yüzden iç dinamikleri yeterince değerlendiremediklerini söylese...
Sizce o durumda hükümete yakın medya Gezi'yi “komplo”yla açıklamaya çalışan editoryal çizgisini ne yapardı?
Bence bu sorunun cevabı da -ne yazık ki- belli: Bugün söylenenler, savunulanlar bir günde unutulur ve hükümetin belirleyeceği “yeni Gezi politikası” çerçevesinde yeni bir editoryal çizgi benimsenirdi.
Neler gördük neler...
Hükümete yakın basının, hükümetin Gezi sürecini “komplo”yla izah etmesinden türetilmiş yeni “editoryal çizgi”sinin haber sayfalarındaki tezahürleri o kadar çok tartışıldı ki, burada onları bir daha hatırlatmayacağım...
Fakat Yeni Şafak'tan birkaç örnek vermeden geçemeyeceğim...
Neden mi Yeni Şafak? İki nedenle:
Birincisi: Yeni Şafak'ın hali, beni öbürlerinden daha fazla ilgilendirdi ve üzdü...
On yıl kadar önce Kürşat Bumin'le birlikte bu gazetede Kronik Medya başlıklı bir medya eleştirisi sayfası hazırlıyorduk... Yeni Şafak o zamanlar çok farklı bir gazeteydi; o kadar ki, gazetenin manşetlerini Kronik Medya'da en sert bir dille eleştirdiğimizde dahi en küçük bir sitem almıyorduk.
İşte o Yeni Şafak, 16 yıllık yazarları Kürşat Bumin'i İnsan Kaynakları üzerinden bir bildirimle gazeteden uzaklaştırdı.
İkincisi: Taraf gazetesinden ayrıldıktan sonra Yeni Şafak bana yazarlık teklifinde bulundu... Gezi öncesindeydi... Konuştuk ve -benim kişisel nedenlerle koyduğum bir rezervle- bir ay kadar sonra yazmaya başlamam üzerinde anlaştık.
Sonra Gezi oldu ve Başbakan'ın “komplo” izahı Yeni Şafak'ın editoryal çizgisi haline geldi.
Kürşat Bumin'in “kovulmasından” on gün kadar önce, “verdiği sözün gereğini yerine getirmeyen adam” damgasını yemek pahasına, bu çizgiyi gerekçe göstererek anlaşmayı tek taraflı olarak bozdum. Nitekim bu damgayı da yedim, “ayıp ettiğim” söylendi.
İşte bu iki nedenle; yani hemYeni Şafak'ın on yılda nereden nereye geldiğini hem de orada yazmaktan neden vaz geçtiğimi gösterebilmek için, Yeni Şafak'ın Gezi performansını, hiç değilse, benim bir ve iki numara olarak belirlediğim iki haber üzerinden örneklemenin doğru olacağını düşündüm...
Bütün sınırları aşan Mehmet Ali Alabora “haberi”
Ben listenin tepesine Yeni Şafak'ın Mehmet Ali Alabora “haber”lerini koyuyorum...
İlk “haber” 10 Haziran'da manşetten geldi... “Bu ne tesadüf” diye soruyordu gazete:
“Sivil darbe girişimlerine dönüştürülen Gezi eylemlerinin kurgulandığını ortaya koyan bilgiler gün yüzüne çıkmaya başladı: İngiltere merkezli bir ajansın desteğiyle İstanbul'da sahnelenen 'Mi Minör' oyununda, aylarca eylemlerin provası yapıldı.”
Yeni Şafak'a göre bu bir provaydı... Önce sahnede sergilenmişti, şimdi de Taksim'de sergileniyordu. Çünkü, Mehmet Ali Alabora'nın yönetmenliğini yaptığı ve Aralık-Nisan arasında İstanbul'da sergilenen oyunda, “halkın nasıl isyan etmesi gerektiği, isyan ederken de sosyal medyada nasıl örgütleneceği anlatılıyor”muş.
Gazete bununla da kalmadı, Alabora'nın yurtdışı gezilerini de “mercek altına” aldı ve bu gezilerin Gezi'yle bağlantısını kurdu.
Hikâyemiz, bu haberleri eleştiren bir Yeni Şafak yazarının (Işın Eliçin) yazısının yayımlanmamasıyla ve yazarın işinden olmasıyla sona erdi.
Ciddi bir eleştiri çabasını bile hak etmeyecek bu “haber”le ilgili olarak söyleyeceğim yegâne şey şu: Yeni Şafak yöneticileri nasıl bir akıl tutulması içine girmişlerdir ki, “komplo” tezlerinin (velev ki doğru olsun) böyle bir haberle güçlenebileceğini düşünmüşlerdir!
Houston'dan ölüm emri
Aslında, bu akıl tutulmasının emareleri önceki günlerde yayımlanan bazı haberlerde vardı...
Mesela 6 Haziran'da sürmanşetten yayımlanan “Houston'dan ölüm emri” haberi...
Yeni Şafak'a göre, “İstihbarat uzmanları (...), kitleleri eşzamanlı olarak yönlendiren marjinal grupların (...) anlık iletişim için telsiz mantığıyla çalışan 'zello' uygulamasıyla ABD'deki bir adresten emir aldıklarını ortaya çıkarmış”tı...
Provokatörler, aldıkları emirleri “200 bin kişilik kitleye sanal ortamda aktarıyorlar”dı.
Houston'daki merkez, eylem için meydana inenlere “'Ölseniz de çekilmeyin, bir şey yapamazlar, dağılmayacaksınız!' şeklinde emirler yağdırıyor”du.
Kronik Medya'da bizim en fazla dalgaya aldığımız “haber”ler, “istihbarat kaynaklarına göre” diye başlayanlardı... Nereden nereye...
Zello'dan geriye sadece mizah kaldı...
Aşırı ölçülerde kutuplaşmış toplumlarda gazetecilik
Hükümete yakın gazeteler arasında sadece birinden iki haberle örnekledim ama, bu süreçte bu türden irili ufaklı yığınla başka malzeme çıktı karşımıza.
Peki, okurlarından bir tepki gördü mü bu gazeteler? Hayır, görmediler... Çünkü başta da değinip geçtiğim gibi kutuplaşmış toplumlarda “kutup”lar gazetelerinde sadece kendi yüreklerini soğutacak haberler görmek isterler... Gazeteleri “mücadele bülteni” gibi çıksın isterler; varsın, yazılanlar gerçeği yansıtmasın!
Bu durum elbette gazetecilerin “okurlarımız öyle istiyor, onların arzularını yerine getiriyoruz” limanına sığınmalarını haklı kılmaz.
Aşırı ölçülerde kutuplaşmış toplumlarda okurların talebi ve gazetecilerin pozisyonu üzerine söyleyeceklerim bitmedi... Fakat oraya da girersem, bu yazı daha da uzayacak. O nedenle, işin o yanını bir sonraki yazıya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025