Alper GÖRMÜŞ
Herkesin yoksul olduğu bir yerde toplumsal öfke kolay kolay kabarmaz, yoksulluğun olmadığı yerlerde de öyle; çünkü ikisinde de adaletsizlik yoktur. Yani öfkeye yol açan şey ilk bakışta sanıldığı gibi yoksulluk değil, adaletsizliktir.
Yoksulluktan orta sınıflığa terfi edip oradan tekrar yoksulluğa avdet edenlerin adaletsizlik karşısında içine girdikleri öfke hali ise hiçbir şeye benzemez.
Bu ölçüyle baktığımızda, geniş yoksul kitlelerin hızlı bir iktisadi kalkınma sürecinin sonunda sınıf atlayıp “orta”ya gelmelerinde yönetici sınıflar açısıdan büyük bir risk vardır; meğerki bu kalkınma süreci kesintisiz olsun ve yoksulluktan gelen orta sınıflar, geldikleri yere dönme korkusuna gark olmasın.
Yönetenlerin, toplumu bazı imkânlardan yoksun bırakma ve böylece kendilerine itirazsız yönetme kolaylığı sağlama becerilerini biliyoruz. Bunların hiç şüphesiz en yaygın olarak uygulananı, “kültür”ü (yerli ve milli) vurgulayarak evrensel ölçüleri geniş kitlelerin göz ve gönül menzilinden ırak tutmak.
Fakat yönetenler, halklarını evrensel değerlerden uzak tutmada ve böylece nispeten daha rahat yönetmede sağladıkları başarıyı, halklarını refahtan ilânihâye uzak tutarak sağlayamazlar. Yani yönetenler, “halkımızın yoksulluğu ne güzel, kuzu kuzu yaşıyorlar, itiraz etmiyorlar, biz de rahat rahat yönetiyoruz” diyemezler. “Yerli ve milli kültür” güzellemesi iş yapar ama “yerli ve milli yoksulluk” güzellemesi iş yapmaz.
Yani yönetenler, bu uzlaşmaz çelişkilerini toplumu yoksul tutmaya devam ederek değil refahını yükselterek çözmek mecburiyetindedirler ve öyle yaparlar. Peki ya refahı artırma süreci bir noktasında kırılır ve yükselenler yeniden geldikleri yere dönmeye başlarlarsa? İşte bu, yönetenlerin kâbusudur. Çünkü geldikleri yere dönenlerin duyguları, bir zamanlar aynı koşullarda yaşarken taşıdıkları duygudan çok farklı olacaktır. Onlar, bir zamanlar bildikleri, tanış oldukları maddi dünyaya geri dönmüşlerdir fakat artık daha önce hiç tanımadıkları bir ruh haline sahiptirler. Bu, “daha iyi”yi hiç tanımamışlarla tanımışlar arasındaki farktır: Birinciler ne kadar uysalsa, ikinciler o kadar talepkâr ve hatta isyankârdır.
“Hiçleşme” duygusunu en çok onlar taşır
Bu iki ruh halinin kıyaslaması bizi, birbirini izleyen ve “kopya” olma ihtimali yüksek cinayet intiharlarını “geçim sıkıntısı”yla izah etmeye çalışanların ihmal ettiği bir nüansa götürüyor: Cinayete ve ardından intihara baş vuranlar, zaten hep yoksul olan ve yoksulluklarından asla sıyrılamayacaklarına inanan kişilerden çok, yoksulluktan kurtulma umutları kırılmış olanlara benziyor.
Yani, cinayet intiharlarının ülkenin ekonomik koşullarıyla bir bağlantısı varsa şayet, bakmamız gereken yer en yoksullar, hep yoksullar ve hep yoksul kalacaklarına inananlar değil, o eşiği aşmış, bir umut ışığı görmüş, fakat zamanla ışığı kararmış olanlardır.
Onlar ki, artık daha beterinin olmadığını bilen en yoksulların aldatıcı huzurundan bile yoksundurlar; yıllardır daha beterine gerileme endişesi içinde yaşadıktan sonra daha beterini fiilen idrak etmişlerdir ve bunun kaçınılmaz ruhsal çöküntüsünü yaşamaktadırlar. Türkiye, işte burada anlattığım insanların yaşadığı bir ülke... Yani büyük kitlelerin yoksulluktan sıyrılıp orta sınıflaştığı ve fakat son yıllarda onlara yeniden eski koşullara dönmek korkusunu yaşatan bir ülke...
Kaybedileni sadece maddi refah düzeyi olarak görmek de çok yanlış olur. Asıl kaybedilen “umut”tur ve o, öbüründen çok daha derin etkiler yapar.
Yangına körükle giden siyaset...
Siyasi iktidar, elbette ekonomileriyle birlikte psikolojileri de aşağı doğru giden orta sınıfları geri getirmek ister; neticede iktidara seçimle gelinip gidilen bir ülkeden söz ediyoruz.
Öyle veya böyle, iktidar kendi hayrına (da) olacak bu performansı gösteremiyor, elinden o kadarı gelmiyor, fakat elinden gelebilecek bir şeyi yapmayarak, insanların geleceklerine dair umut taşımalarının önüne bir engel de o koyuyor: Siyasi gücünü kullanarak sadece kendinden olanları kollamak suretiyle ülkenin yarısının daha büyük bir umutsuzluğun içine girmesine yol açıyor.
Bekir Ağırdır’ın, “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük” dediği şeyden, “başarı zincirinin kırılmasından” söz ediyorum:
“Alın teriyle başarılı olabilme zinciri kırıldı. AK Parti’nin özellikle son beş yılda bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük budur. Türkiye’de bugün daha iyi pozisyonlara gelmek, hatta banka müdürü olmak için AK Parti onayı gerekiyor, yani partizanlık gerekiyor, yani yandaşlık gerekiyor.” (Sayıların Dili, T24, 13 Kasım 2019).
Ekonomik koşulların yarattığı umutsuzluk, siyasetin yangına bu şekilde körükle gitmesiyle daha da koyulaşıyor ve bir çaresizlik duygusuna yol açıyor.
Problem şurada ki, onca tezahürüne rağmen iktidar bu duyguyu görmemekte ısrar ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025