Aydın ENGİN
Türkiye ayakta.
İyi.
Hedef, amaç, hesap, itici güç (=saik) farklı farklı. Olabilir. Ama bu Türkiye'nin ayakta oluşu gerçeğini değiştirmiyor.
Başbakanın Kuzey Afrika gezisi öncesinde gider ayak ettiği “Tencere tava, hep aynı hava” teranesine laf yetiştirmeye gerek mi var ? Tayyip Erdoğan bir kez daha “umutsuz vaka” olduğunu kanıtladı. O kadar !
Keza havaya kendini kaptırıp kendilerini “Petrograd 1917” koşul ve ikliminde sanan delikanlı ve genç kadınlara da laf çarptırmanın alemi yok. Deney biriktiriyorlar ve bu günler geride kaldığında biriktirdikleri ile başbaşa kalıp sağlıklı sonuçlara varabileceklerini umut edelim.
Kezanın kezası, Taksim Gezisinde ve ülkenin öteki kentlerinde Türk bayraklarını sopa gibi sallayıp, “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” diye buram buram militarizm kokan sloganlar haykıran; alanlara gelip protestoculara katılmak isteyen Kürtleri yuhalayan, pervasızca Kürt düşmanı naralar atan çoğu genç kadın ve erkekleri eleştirmeyi yeğlemek de pek sağlıklı olmasa gerek. Taksim gezisinin geleceği ile ilgili aylar hatta yıllar öncesinden başlayan eylemlere bu güne kadar bırakınız katılmayı, ilgi bile göstermediklerini yüzlerine vurup kınamak da beyhude çaba...
Önemli olan askeri vesayet rejimini püskürttüğünü, tarihe gömdüğünü ileri sürüp kostaklanan AKP elebaşılarının bugün bir başka vesayet rejimini inşa etme girişimlerine karşı Türkiye'nin ayakta oluşudur.
Ülke ve yurttaşları için neyin iyi, neyin doğru ve neyin gerekli olduğuna karar verme yetkisini ve hakkını kendinde gören ve bunu yapabilecek iktidar gücünü elinde tutan üniformasız ve daha çok üniformalı bürokrasinin, yurttaşlar üstünde kurduğu vesayet AKP iktidarında adım adım yıkıldı.
İyi oldu.
Ancak “askeri vesayet rejimi” diye adlandırabileceğimiz bu rejim çökertilirken ülke bu kez de AKP’de siyasal ve ideolojik ifadesini bulan bir başka vesayet rejiminin tehdidi altına girdi.
Yine aynı kafaydı. Yurttaşlar ve ülke için neyin iyi, neyin doğru ve neyin gerekli olduğuna tıpkı askerler ve üniformasız bürokratlar gibi bu kez de AKP elebaşıları karar verme hakkını kendilerinde gördüler. Ailelerin kaç çocuk sahibi olması gerektiğinden, kürtajın cinayet olduğuna, İstanbul’un Taksim Meydanına kışla yapıp cami dikmekten, Boğaz’a yeni bir köprü daha eklenmesine ya da “Kanal İstanbul” gibi çevreyi, doğayı, kentin ana dokusunu amansızca ve imansızca tahrip edecek projelere kadar bir dizi dayatma ile tepemize çullanmaya başladılar.
Demokratikleşmede yol alan, demokrasiyi gitgide derinleştiren Türkiye’de halkın bir vesayet rejimi yerine bir başka vesayet rejimine boyun eğmeyeceğini görmemek için ya siyasal kör ya da AKP tepe yöneticisi ve ille de Başbakan olmak gerekiyordu.
Gezi Parkına kışlasıyla AVM’siyle müdahalenin daha ilk adımında önce İstanbul’un, ardından bütün Türkiye’nin ayağa kalkmasının başka bir açıklaması olmasa gerek. Gezi eylemi için dileyen bardağı taşıran damla desin, dileyen fitili ateşleyen kıvılcım.
Sonuç değişmiyor: Türkiye ayakta.
Bu iyi.
Siyasallaşmış, hele hele örgüt çıkarlarını demokratik bir eylemin önüne geçirecek kadar kısırlaşmış kimi çevreleri bir yana bırakın, ayağa kalkan Türkiye’de büyük çoğunluğu yaşamlarında ilk kez bir eyleme katılan, barikat sözcüğünü belki de hiç duymamış, eyleme başlangıçta oyun gibi katılan, gazı yedikten sonra oyun olmadığını yaşlar boşanan gözleri, öksürükten boğulma eşiğine gelen ciğerleri ile kavramış gencecik kadın ve erkekler var.
İşte bu çok, ama çok iyi.
Bilgiç bilgiç “Gençler apolitik. Onlar marka dünyasına tapıyor ve AVM’lerde yaşamayı tercih ediyor” diye ince ağır ahkâm kesenlerin abdest tazelemesi gereken günler yaşıyoruz.
Gezi eyleminin sonunda hükümet değişmeyecek. Olası bir seçimde belki AKP yine oyların yarısını alarak iktidar olacak.
Ancak 2013 Mayıs’ının son, Haziran’ının ilk günlerinde ayağa kalkan türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan gencecik kadın ve erkekler daha gelişkin, daha derin ve daha güçlü birdemokrasinin taşıyıcı gücü olacaklar.
Başlayan ve süren Gezi eylemleri sanıyorum gençleri itiraz etmenin; direnmenin, karşı koymanın, koyun değil yurttaş olmanın tadıyla, onuruyla ve bilinciyle tanıştırdı.
E bu da iyidir.
Hem de çok iyi…
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021