Berrin Sönmez
Dünya çatışmalı iklimin egemenliği altındayken Türkiye de 40 yıllık terörle mücadele politikasını “terörist avlama” yönteminden bir adım öteye taşıyamadı. 20 günde 25 askerimizi şehit verdik. Başsağlığı dilemek gerek elbette ama yeterli değil ki… Evlatların ardından “kanı yerde kalmayacak” ezber kalıbına dayalı güvenlik politikaları yerine “evlatların kanı akmayacak” güvencesini hissedeceğimiz, iç barışımızı sağlayacak politikalara ihtiyacımız var. Dört bir yanımız ateş çemberiyken terörü lanetlemek, kınamak, terörist avlamak çözüm değil. Barışı teröre rehin bırakmak yerine teröre inat barış politikası geliştirmek zorundayız. Ülke içinde kendimizi birarada yaşama arzumuzu sağlam bir güvenceye kavuşturmadan çevremizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki yayılma potansiyeli arz eden yangından korunmamız mümkün görünmüyor.
Demokratikleşme çabamızı güçlendirecek iki unsurun Kürtler ve kadınlar olduğunu söylerdim hep. Şimdi otoriter sistemden diktatoryal sisteme geçişi önleyecek iki mücadele alanı olarak Kürt hakları ve kadın hakları savunusuna tüm toplumun katılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Kürt hakları ve kadın hakları, akla gelebilecek her sorunumuzu yatay kesen iki paralel hat oluşturuyor. Yine bir çünkü diyeceğim: Çünkü Fikret Başkaya’nın Paradigmanın İflası’nda ortaya koyduğu iki temel Kürtler ve dindarlar. Erken Cumhuriyet dönemi müesses nizamının “tehdit” algısında Kürtlerle birlikte anılan dindarlar uzun yıllardır iktidarda. Yani müesses nizam değişti. Bu yeni yerleşik düzende Kürtler hala yerini koruyor ama yanına kadınlar geldi. Zira geleneksel İslam yorumları doğrultusunda, iktidar din politikası ile kadın karşıtı, ataerkil din yorumlarını baskın dini algı halinde ülke geneline egemen kılmayı hedefliyor. Geleneksel İslam yorumlarında dinin yumuşak karnı kadınlardır. Bugün iktidarın din politikası da bu nedenle kadın haklarının aşındırılması, kadınların kısıtlanması, ataerkinin tahkimi üzerine kurulmuş halde.
Yazımın bu kısmına çift taraflı itirazlar geleceğini tahmin ediyorum. Bazı yazar ve akademisyenler ataerki kavramının eskidiğini düşünüyor ve farklı kavramları tercih ediyorlar. Yeni kavramların daha açıklayıcı olacağı düşüncesiyle eleştiri gelebilir. Diğer yandan AKP’nin kadın dostu olduğu düşüncesini, parti içinde kendi varlıklarıyla izah edecek pek çok kadın, ataerkiyle partilerinin ve İslam’ın bu denli özdeşleştirilmesine dayanamayacaktır. Kişisel deneyimlerime dayalı ama elbette tahmini olduğunu belirtmem gereken bu iki itiraza şöyle tek cevap vermek mümkün: Ataerki ölmedi, yok olmadı. Şekil ve kabuk değiştirerek varlığını sürdürüyor. Girdiği kabın şeklini alan su gibi her çağda zamanın ruhuna uygun şekilde kendisini güncellemeyi başarıyor. Her dinde, her ideolojide, her kültürde bu omurgasız cinsiyetçilik, erkek egemen zihniyet varlığını sürdürüyor. Sporda, sanatta, siyasette etkileri apaçık görülüyor. Üstelik şimdi dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu militarist ortam ve baskıcı yönetim politikaları yükseldiği oranda ve yakın geçmişe kıyasla hayli güçlendi. Bu nedenle ben ataerki kavramını kullanmaya devam ediyorum. Eril tahakküm, eril restorasyon kavramlarını yadsımak mümkün değil elbette, kullanmak da gerekir. Ancak bu yeni kavramların ataerkinin günümüz şartlarına uyumlu yeni formları olduğu gerçeğini unutturma riskine karşı da uyanık olmalıyız. İlk, orta, yeni ve modern çağlarda hep başka şekiller aldığı gibi günümüzde de aynı ataerki, bugünün şartlarına uygun yeni görünümlere bürünüyor. Aslında biçim değiştirmeye zorlayan koşulları da kadınlar yaratıyor. Her bir yeni formuna bürünüşü ataerkinin bir kere daha geri adım attığı anlamına geliyor. Kadın eşitlik mücadelesinin umutla devam etmesinde bu başarının payı büyük. Yine de eşitlik sağlanıncaya kadar ataerkinin cinsiyet değil zihniyet meselesi olduğunu hatırda tutarak “kadın doğulmaz, kadın olunur” tespiti uyarınca, ataerkinin inşa ettiği cinsiyet rollerini benimsemiş kız kardeşlerimizin varlığını hatırda tutalım.
Evet ataerkil din yorumlarını devlet politikası haline getirmiş günümüz iktidarı, anti laik propaganda ile kadın karşıtı politikaları, iç içe geçirmiş durumda. Bu kurnazlık iktidar partisine yakın kadınları yazık ki kolayca tepki veremez hale getiriyor. Medeni Kanun ve bir bölümünü oluşturan Aile Hukuku tam da bu kurnazlıktan yararlanılarak politik pazarlık konusu edildi. Şiddet yasası da öyle. Ancak görünüşe bakılırsa iktidara yakın kadınlar şiddet yasasını sahiplenmekte daha maharetliyken Medeni Yasa ve Aile Hukukunda değişiklik çalışmalarına karşı pek duyarlı değiller. Bu nedenle Medeni Kanun ve içerdikleri konusunda, hayatlarımıza değdiği ve şekillendirdiği hükümleri bilmek zorundayız.
EŞİK-Eşitlik için Kadın Platformu bileşenleri-, KCDP-Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu-, Kadın Meclisleri tarafından organize edilen bir çalıştay düzenledi. Konu Medeni Yasa ve elbette cinsiyet temelli şiddetle mücadele olacak. İktidarın son yaptığı Medeni Kanun Çalıştayı'nda bakanlar ve bürokratlar neler konuştu tam olarak bilinmiyor. Ancak biz kadınlar yıllardır süren siyasi pazarlıklar, verilen demeçler ve yasalarda yapılan deformasyonlar doğrultusunda hangi maddeleri bozmak istediklerinin farkındayız. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki Medeni Kanun’da yapılacak her türlü eşitlik karşıtı değişiklik bu ülkenin tüm kadınlarını medeni ölüme mahkum edecek riskler taşıyor. Medeni Kanun sosyal hakları düzenlediği için bu haklarda yapılacak değişiklikler kadınların sosyal haklarını kısıtlamayı hedefleyecek cinsiyetçi politikalara dayalı olacaktır. Ve bu durum medeni ölüm, sivil ölüm ile eşdeğer olur. 21 Ocak Pazar günü saat 11:00’de yapılacak çalıştaya tüm kadınlar ve LGBTİ+lar davetli. Doğumdan ölüme hatta ölümden sonrasına bile tasarruf eden bir yasal düzenleme için, hayatlarımız için, marjinal din yorumlarına sırtını dayamış, ataerkil zihniyetteki küçük bir grup erkek ve kadının karar vermesine sessiz kalamayız. Mesleğimizin, yaşam tarzımızın, toplumsal statümüzün ne olduğu/olmadığı önemsiz. Hayatlarımıza dair karar verme irademizi hiç kimseye ipotek etmeyeceğimiz yönünde kararlı olmak yeter bu çalıştaya katılmak için. Eşit, özerk bireyler olarak bu toplum yaşamının her alanına katılmak niyetindeyiz.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024