Berrin Sönmez
Halkbank tarafından Şehir Üniversitesi’nin mal varlığına tedbir konması akademik sorun. Yükseköğretim Kurulu’nun görev yetki alanındaki konulardan birisi de vakıf üniversitelerinin idari ve mali yükümlülüklerinin denetimi. Ancak son aylarda gündemi işgal eden Şehir Üniversitesi’nin mali yönetiminde “zaaf” ve üniversitenin borçları konularında YÖK cenahından çıt çıkmıyor. Üniversitenin arazisi de tartışılan konulardan. Arazi konusunu tartışmaya açan Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan kişiler. Şehir Üniversitesi’ne arazi devir işleminin tahsis değil hibe şeklinde gerçekleştirilmiş olmasını eleştiri konusu olarak ortaya atan yine AKP. Arazi devrini gerçekleştiren de AKP. 2008-2010 yılları arasında hibe ediliyor arazi ve yıl 2019 olduğunda bir vakıf üniversitesine arazinin tahsis değil hibe yoluyla devrinin usulsüz işlem olduğu iddiasıyla gündemi sarsan da yine AKP. YÖK değil Parti. Hükümet değil Parti. Sorunu duyuran da “çözüm” için alınan tedbirleri duyuran da parti sözcüsü. Üniversitenin kurucusu olan Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV) kayyım atama yoluyla soluğu kesilmek istenen sivil toplum örgütleri listesinde yer alıyor böylece.
OHAL sürecinde KHK’lerle hallaç pamuğu gibi atılan üniversiteler, akademisyenler, rektör seçim usulünün yanlışlıklarını düzeltmek istermiş gibi yapılan en büyük hatayla doğrudan atama usulünün getirilmesi gibi tonla sorunun üzerine eklenen bir yenisi oldu Şehir Üniversitesi’nin Marmara Üniversitesi himayesine verilişi. Seçilmiş başkanın yetkilerinin gasp edilerek yerlerine kayyım atanmasından da farkı fazla değil. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesine benziyor, bir üniversitenin öğrencileri ve akademisyenleriyle toptan başka bir üniversiteye devri. Beğenelim, beğenmeyelim ortada bir kurucu vakıf var ve kuşkusuz öğrencilerin büyük kısmı o kurumu o vakfın üniversitesi olduğu için tercih etmişti. Ve şimdi birdenbire kendilerini başka bir üniversitenin öğrencisi olarak buldular. Zaman içerisinde bu devirden nice sakıncalar çıkacağı gibi memnun kalanlar da çıkabilir o ayrı ama asıl problem insanların tercihlerini yok sayan metazori tedbirlerle yok eden yönetim alışkanlığının tümüyle yerleşik hale gelişi.
2010’dan bu yana akademi camiasının bir parçası olup aylardır süren tartışmalarda akademik faaliyetlerine yönelik tek bir olumsuzluk beyan edilmeyen bir üniversiteden söz ediyoruz. Doksan ülkeden 7 bin öğrenci ve yüzlerce akademisyen söz konusu. Bilimsel çalışmaların dokuz yıllık birikimi bir idari kararla artık bir başka üniversitenin birikimi haline geliveriyor. Beğenmesek de katılmasak da saygı göstermek gerekir, o üniversitedeki birikimin belli bir zihniyet dünyasının ürünü olduğu gerçeğine. Kuşkusuz buna akademik birikim içinde çoğunluğu yerli ve milli zaaflarla malul bulunacaktır, bilim çevrelerince. Ancak mutlaka içlerinde kelimenin tam manasıyla evrensel değerlere katkı sunma seviyesine ulaşmış olanlar da çıkacaktır. Bunu zaman gösterecek elbette. Tıpkı zamanın bize, aradan geçen dokuz, on yıl içinde yolu BİSAV’dan geçmiş, o yol sayesinde şimdiki konumlarına ulaşmış isimlerin, hem geçmişte arazi hibesine hem de bugün kayyım atamasına katkı sunduğunu göstermesi gibi.
Bir nevi “Derin AKP” diyebileceğimiz Pelikan yapılanmasıyla Ahmet Davutoğlu arasındaki sürtüşmelerin başlangıcından itibaren Şehir Üniversitesi ve BİSAV aleyhine söylentiler duyulurdu. Kapalı kapılar ardında ve etkisi sınırlı bir takım haber ve yorumlar olarak kalmıştı bu söylentiler. Ahmet Davutoğlu parti kurma faaliyetlerini hızlandırdığı ölçüde arttı bu tip yorumlar. Gelecek Partisi’nin kurulmasıyla birlikte banka haciz işlemi, hami üniversiteye devir, BİSAV’a kayyım, bugünün gerçeği oluverdi. Erdoğan’ın söylemiyle “ümmeti bölenler” parti kurunca AKP’ye ihanet etmiş sayıldıkları için AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten aldık hep ilgili haberleri. O arazi meselesi, o idari, mali hatalar(?), Davutoğlu AKP’den ayrılıp yeni parti kurmamış olsa sorun teşkil etmeyecekti. Bir kere AKP için sorun haline geldiğinde ise bu ülkenin akademik hayatında yeni bir yara açmak, binlerce öğrenci, yüzlerce akademisyen hayatının etkilenmesinin önemi yok gözlerinde. Ne de olsa “şahsım” ülkesi burası.
Gerek BİSAV’ın 1986’dan bu yana yürüttüğü faaliyetler ve gerekse Gelecek Partisi programı gözden geçirildiğinde açıkça ortaya çıkıyor ki her iki yapılanma da İslamcılık ideolojisinin iki temel yanılgısından azade değil. Dünyada ve Türkiye’de İslamcılığın görece daha çok taraftar bulan kolu, Sünnî yorumları temel kaynak alanlardır. Vaktiyle radikal İslam olarak isimlendirilmişse de bugün dünyada İslam’da radikalizm dendiğinde ilk akla gelen Selefi yorumların tümüyle zıddında konumlanmış olan bir kolu daha var İslamcılığın. Yıllar önce radikal İslam olarak adlandırılmış bu kol Sünnî mezhep takıntısına itirazla birlikte anılır ancak onun da Şiî yorum takıntısı bariz olagelmiştir. İslamcı ideolojinin bu iki ana kolunun da mezhepçi yorumlarla malul oluşu başta söylediğim iki temel yanılgıdan birisi. Diğeri kadın meselesidir. İslam toplumlarında kadının ikincilleştirildiği, eşitsiz konuma yerleştirildiği süreçler yani vahyin bırakılıp cahiliye ahlakının topluma yeniden egemen oluş aşamasındaki toplum hayatını ölçü almışlardır. Kadını ikinci sınıf insan gören toplum düzeni o kadar etkili olmuştur ki İslamcı ideoloji mensupları bugün bile kadını herhangi bir toplumsal meseleye eklemlemeden bir başına konu edinmekten deyim yerindeyse şeytandan korkar gibi korkarlar. İnsan hakları savunucuları bile hâlâ dahildir bu tavra maalesef.
Hal böyle olunca İslami camianın entelektüel siması vasfıyla mümeyyiz olan BİSAV, Sünnî mezhepçi yorumları dayanak almakla kadını ikincil görme arızasından pek de uzağa düşemiyor. Cinsiyet eşitliğini reddetmekle yetinmeyip toplumsal cinsiyet kavramını, “medeniyetimize saldırı” olarak görüp gösterme eğilimine girmekten kaçınmıyor. Dolayısıyla Gelecek Partisi programı da aynı arızayla malul. Tüm bu İslamcılık eleştirisiyle birlikte düşünülünce, kayyım ve haciz politikalarının, İslami camiada düşünsel bir ayrışmaya tekabül etmediği kolaylıkla görülür. Dindarların ilkeli siyaset yerine politik muhafazakarlığı seçerek siyaseti, çıkar ilişkileri üzerine kurması bilinen gerçeklerden. Çıkar ilişkilerinin seyri ülke siyasetinin yönü de İslami camia içindeki ayrışmaların da temel belirleyeni konumunda. Zihniyet dünyasında değişimin habercisi olamıyor bu çalkantılar. Ali Babacan partisini kurduğu zaman nelerle karşılaşacak ve biz hangi sırları öğreneceğiz, bekleyip görelim. Ancak Davutoğlu parti kurduğunda yaşananlar ve Ali Babacan için yapılması muhtemel olanlar gerçekte parti içindeki olası diğer ayrışmalara engel olmak amacı taşıyor olabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024