Cengiz AKTAR
“…iktidarda oldukları sürece totaliter rejimlerin ve hayatta oldukları sürece totaliter liderlerin sonuna kadar kitle desteğine dayandıklarını ve bu destekle hükmettiklerini unutmak çok daha ciddî bir hata olacaktır. Hitler’in iktidara gelişi salt çoğunluk ilkesi bakımından meşrudur ve ne Hitler ne Stalin kitlelerin güvenine sahip olmasalardı, geniş yığınların liderliğini sürdürebilir, içteki ve dıştaki birçok krizden sağ salim çıkabilir ve şiddetli parti içi mücadelelerin sayısız tehlikelerine göğüs gerebilirlerdi. Eğer kitleler Stalin ve Hitler’i desteklemeselerdi, ne Moskova mahkemeleri ne de Röhm hizbinin tasfiyesi mümkün olurdu.” Hannah Arendt, Totalitarizmin Kaynakları-3, İletişim Yayınları, 2017, s.36
Arendt, totalitarizmin mütekâmil örnekleri Nazizm ve Stalinizmi incelediği temel eserinin “Kitleler“ bölümünde yukarıdaki gözlemi yapar. Türkiye’deki rejimin ne olduğu tartışmasına temel metinlere dönerek katkıda bulunmak sanırım en sağlıklısı. (Arendt ve aşağıda atıfta bulunduğum Reich’e ilâveten Elias Canetti, Primo Levi, George Orwell, Giorgio Agamben, Erich Fromm, Theodor Adorno yeniden okunmalı).
Erdoğan fenomenini ve kurmakla haşır neşir olduğu rejimi anlamlandırmak için kendisi, partisi, yakın çevresi, iş ilişkileri, Türkiye’nin siyasî tarihi, sabık seçkinlerin yaptıkları hatalar, kitabî sınıflandırma ve çözümlemelere ilâveten O’nu ve rejimini destekleyen kitleyi en az bu veriler kadar dikkate almak gerekiyor.
Zira Erdoğan ve rejiminin belli başlı payandası, “çoğunluk”, “millî irade”, “aziz millet” olarak adlandırılan kitle. Ve bu kitle liderle birlikte okunduğunda bariz faşizan özellikler barındırıyor. Kendi içinde uyumlu “lider-kitle-faşizm” üçlüsünün neredeyse bütün özelliklerini gösteren Türkiye’yi sadece rejimin siyasî icraatları üzerinden, kendine atfettiği adla veya bildik faşizm şablonlarına uygunluk ölçütüyle tanımlamak rejimle mücadelenin sınırlarını daraltma tehlikesi taşıyor.
Kitlenin analiz dışı bırakılmasının ana nedeni faydacı, hesapçı, paragöz kitlenin çeşme, kaynak kuruduğunda lideri terk edeceği ve rejimin çökeceği varsayımı. Bugün var ama yarın yok! Bunlar sosyal güvenlik sistemi müptelâsı haline getirilen ve 15-16 milyon mertebesinde olduğu farz edilenbir âtıl nüfus.
Buna, ihale bağımlısı haline getirilen irili ufaklı yandaş iş insanını, rejimden nemalanan hatırı sayılır propagandist güruhunu ve tüketim toplumunun nimetlerinden fütursuzca faydalanan herkesi ilâve etmek gerekiyor.
Sözkonusu çark, toplumun ezici çoğunluğunu kapsıyor.
Yapılan ekonomik analiz ve öngörüler sürekli bu inaye/ihale/tüketim çarkının sürdürülemez olduğuna işaret ediyor. Doğru da! Türkiye’nin hukukdışı ortamı, çarpık eğitim sistemi, üretmeden tüketen yapısı, ölü yatırım olan inşaat saplantısı, kifayetsiz araştırma geliştirme kapasitesi ve aşırı merkeziyetçi idarî yapısı yıllardır süren saadet zincirinin eninde sonunda kopması demek. Bunun da rejimin çökmesine yol açacağı, akabinde bugünkü kâbustan uyanılacağı ve her şeyin “normale” döneceği varsayılıyor.
Hesaba katılmayan, bu muazzam nüfusun hatırı sayılır bir bölümünün, rejim çöktüğünde kaybedeceği, irili ufaklı ama toplamda devasa boyuttaki çıkarının rejimi “kanının son damlasına kadar” savunmaya mahkûm etmesi. Kanın son damlası derken ülkedeki silahın ezici çoğunluğunun rejimin tekelinde olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Askeriye, emniyet teşkilâtı, SADAT benzeri milisler, korucular, kefenliler ve mafya. Ne ki bağımlı ve işbirlikçi kitlenin hayatta kalma içgüdüsü dahî yetersiz bir çözümleme.
Esas, faydacı analizin ardında kitlenin derdinin ekonomi olduğu ve parayla satın alınabileceği varsayımı var. “Türkiye’de kitle paraya tamah ettiği için rejim destekçisi” imâsı. Bu ne kadar geçerli? Bir kere Türkiye’de faşizmin bilinen örneklerinden ayrışması dahî faydacı tahlile başlı başına bir soru niteliğinde. Türkiye’de totalitarizm, 20. yüzyıl başında Almanya, İtalya ve Rusya’da olduğu gibi toplumları altüst eden bir kriz neticesinde değil dünyanın gözbebeği olmaya aday, ekonomisi gelecek vaad eden Avrupa Birliği adayı model ülkeden neşet etti.
Tamahkârlık yine de kitlenin bir kısmı için doğru olabilir. Kitlenin rejime verdiği destek ekonomik çıkarlar veya bilgi eksikliği ya da beyinlerin yıkanmış olmasının berisinde bir yerlerden gelmiyor mu? Totaliter rejimin dinî aidiyet üzerinden tanımladığı ve kitlenin beklentileriyle birebir örtüşen bir total tahayyülü meşrulaştırmasından kaynaklanmıyor mu?
Türkiye’de bu tahayyülün tam ne olduğu, özünde neler yattığı, ruhunun ve şuurunun nerelerden beslendiği üzerine kapsamlı tahliller daha yok; faşizm derinleşip ortalığı iyice kuşattığında ihtimalen yapılacaktır.
Birkaç ipucu vermeye çalışalım.
Bir kere bu köklü bir tahayyül; hesabı verilmemiş korkunç bir vatandaş kıyımına, 1915-16’daki Ermeni Soykırımına dayanıyor. Katliam ve gasp edimlerinin cezasız kaldığı, cezasızlık üzerine bina edilen her yeni melâneti sindirmeye hazır, çürümüş bir bünyeden ürüyor.
Artçı tezahürleri saymakla bitmez: 1915’ten sonra yaşanan kitlesel katliam ve pogromlar, buna mukabil müzminbir mağduriyet ve hınç alma güdüsü, bu kadar sorumsuzluk ve cezasızlık sonucunda genlere işlemiş bir hukukdışılık, her farklı olana düşman Selefî tınılı mütecaviz ve küstah erillik… Çürük bünye daima tükettikçe var olabilen, hatta kendini dahî yok etme pahasına tüketen, yiyip bitiren bir bünye.
Bir başka totalitarizm gözlemcisi Wilhelm Reich’ın dediği gibi, ne marksist yaklaşımın sosyal sınıflara dayanan ekonomici izahı, ne Hitler ve Stalin’de vücud bulan kişi kültü, ne saf kitlelerin kötü niyetli politikacılar tarafından aldatıldıkları iddiası, ne olan bitenden bihaber oldukları safsatası faşizmi anlamak için yeterli.
Reich’a göre, faşizm arzulanır. Kitle, tarihin bir evresinde koşullar elverdiğinde arzuladığı faşizmi yaşama imkânı bulur.
İşte rejim bu kitlesel tahayyüle, bu marazî faşizm arzusuna uçsuz bucaksız bir alan açıyor. Bir nevî Dar-ül harb!
Türkiye’nin Erdoğan meselesi nüfusunun yarısına dönüştü.
Bu, temenniyle, tevekkülle altından kalkılabilecek bir heyula değildir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020