Cennet USLU
AK Parti’nin bir süredir verimli politika üretme konusunda tıkandığını ve “siyasi patinaj” yapmaya başladığını düşünüyorum.
AK Parti kurulduğundan beri hem ülkenin temel meseleleri konusunda, hem uluslararası alanda, hem de eski rejimin oligarklarına karşı verdiği mücadelede yaratıcı, umut veren, iyi bir gelecek vizyonu çizen, sonuç alıcı, çözüm üreten veya vadeden politikalar üretmek konusunda çok başarılıydı. Politika üretme konusunda sürekli ileriye doğru yürüyen, çıtayı yükselten ve rakiplerine arayı kapatamayacakları deparlar atan bir partiydi. Mesafe zamanında o kadar açıldı ki, AK Parti bugün hala daha önceki üstün performansının mirasını yiyor. Diğer partilerle arasındaki mesafe eskisi kadar aşılmaz görünmese de, AK Parti hala alternatifsiz, ve şimdilik tek rakibi sadece kendi başarılı geçmişi.
Şimdiye kadar partiyi sırtlayan, ve hala ileriye doğru yol alma hevesinde olan bir “sosyoloji” Partinin arkasında bekleyişini sürdürüyor. Lakin Parti bugünlerde, ilerleyişini durdurmuş, patinaj yapmaya başlamış, patinajın etkisiyle gideceği yönü yitirmiş kendi etrafından dönüp duran bir otomobile benziyor.
Bu tıkanmışlık halinin çokça işaretleri belirdi. Tıkanıklığın başlangıcını 1 Kasım Seçimleri için yürütülen kampanya dönemi olarak işaretliyorum. O zamana kadar muhalefet partileri hep AK Parti’nin arkasından geldi. Ana muhalefet partisi olarak CHP o zamana kadar neredeyse “çaresizce” AK Parti’nin belirlediği politikaların ve gündemin edilgen bir izleyicisi oldu. 1 Kasım Seçim Kampanyasında ise bir ilk gerçekleşti ve AK Parti CHP’yi taklit etti. AK Parti, CHP’nin 7 Haziran Kampanyasında kullandığı eski tip popülist politikaları taklit eden bir programla seçmenin karşısına çıktı.
Böylece, hangi partinin emekli maaşlarına ne kadar zam yapacağı veya kaç bin yeni memurun alınacağı tartışmalarının Türkiye gündemine yeniden girdiği bir seçim yaşadık. Ondan sonra da çok vızıldayan ama bal üretemeyen, koşarmış gibi görünüp yerinde sayan, kavgası gürültüsü çok ama sonucu yok “eski tip siyaset” daha fazla görünür hale gelmeye başladı.
Velhasıl tıkanmışlık AK Partiye siyasi patinaj yaptırmaya başladı. Verimli ve ülkeyi “ileriye” taşıyan politikalar yerini “patinaj politikalarına” bırakmaya başladı. Patinaj politikaları üç temel kategoride toplanıyor. Bunlar hamaset, lider kültü inşası ve ölümcül düşmanlar söylemi.
Kanaatimce tıkanmışlığın en belirgin işareti yaratıcı, sonuç alan ve çözüme yönelik politika üretmek yerine bol hararetli hamaset üretilmeye başlanmasıdır. Örneğin daha önceden Partinin hem ahlaki hem işe yarar pek çok politika üretebildiği, Kürt ve Ermeni meselesi veya dış politika gibi konularda bugünlerde belagatle güçlendirilmiş, retorikle süslenmiş hamasetten başka pek bir şey duyamaz oldu kamuoyu. Ülke olarak hamasete fazlasıyla aşinayız. Farklı olarak “yeni hamaset” -Kemalizm ve ulusalcılıktan bildiğimiz milliyetçi ve anti-Batıcı ezberlerin yanına yeni- eklenen “özgüvenli Müslümancılık” ile farklı bir doygunluk kazanmış gibi duruyor sadece.
Tıkanmışlığın ikinci belirtisi bilinçli ve seçmeni edilgen kılan bir lider kültü inşasına girişilmiş olmasıdır. Son iki yıla kadar Erdoğan gücünü doğrudan seçmenden alan ve belli bir sosyolojiyi temsil eden başarılı ve sevilen bir lider olarak karşımızdaydı. Bu yüzden seçmenleri Erdoğan’a yönelik bir tehdidi, haklı olarak kendilerine yönelmiş kabul ediyor, onu her türlü saldırı karşısında can siperhane korumaya çalışıyorlardı. Ancak, Erdoğan’a ait “kendiliğinden oluşan” bu marka liderlikte asıl özne her zaman seçmendi.
Şimdilerde inşa edilen kişi kültünde ise asıl özne bizzat Erdoğan haline getirildi. Gücünü kendi dehası ve becerisiyle elde eden “yenilmez ve yanılmaz” bir yapay süper Erdoğan üretilmeye başlandı. Erdoğan’ı destekleyen seçmen “milli irade” olarak arkada silik bir fon olmaya terkedilirken, yerini “milli ve yerli” olan Erdoğan Koruyucuları Klan’ı almaya başladı. AK Parti Kongresinde Erdoğan’ın mesajının ayakta dinlenmesi veya nişanlısını döven erkeğin kendisini “Erdoğan’a hakaret etmişti, o yüzden dövdüm” diyerek savunmaya kalkması inşa edilen lider kültünün “tavandaki” ve “tabandaki” yansıması olarak okunabilir.
Tıkanmışlık halinin üçüncü işareti olarak “dört bir yanı sarmış ölümcül düşmanlar” söyleminin sürekli sıcak ve hazır tutulmasını görüyorum. AK Parti’nin hep “düşmanları” vardı ancak hiç bir zaman şimdilerde karşılaştığımız türde ve şiddette bir “düşman” retoriği kullanmamıştı. Şimdiye kadar hep somut ve açık olan “düşmanlarla” hamasi söylemlerleler değil, ahlaki üstünlüğü elinde tutarak ve fakat reel politiğin kendi işleyişi içinde mücadele etmişti.
Ancak son dönemde iç ve dış bütün hain ve düşmanlar tam olarak ne olduğu tanımlanamayan soyut ama çok güçlü ve tehlikeli bütünleşik bir tek düşmana dönüştürüldü. “Üst akıl” olarak etiketlenen bu düşman sıradan eylem ve kişilerle değil, ancak kahramanlar ve sıra dışı yöntemlerle yenilgiye uğratılabilecek bir tür “Tepegöz” olarak romantize ve estetize ediliyor.
Umut veren, vizyon içeren, talepleri karşılayabilen ve çözüm sunan politikalar üretebilen bir AK Parti’nin hamasete, lider kültüne ve ölümcül düşman söylemine hiç ihtiyacı olmamıştı. Bu patinaj politikalarına daha önce de zaman zaman başvuruldu, ancak bu şiddette ve yoğunlukta hiç kullanılmadığı gibi, nadir kullanıldığında da daha ziyade “asli politikaları” destekleyici veya dengeleyici yan “enstrümanlar” olarak devreye sokulmuştu.
Esas soru şu; bu üç temel “kanıtla” ortaya koymaya çalıştığım siyasi patinaj (yazık ki!) kalıcı mı, yoksa (iyi ki!) geçici mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.03.2025
10.10.2020
28.09.2020
21.09.2020
24.02.2020
3.01.2017
24.10.2017
16.10.2017
24.09.2017