Ekrem DUMANLI
7 Haziran seçimleri hiç kuşkusuz, bir dönüm noktasıdır. Halk, 13 yıl sonra AK Parti'yi, tek başına ülkeyi yönetmekten azletti. “Yeter artık” dedi. Bu açık mesajı hâlâ anlayamayan; anlasa bile yeni bir hamle ile bu ibret dersini savuşturmak isteyenler var. Mümkün mü? Hayır! Seçmen çok ağır bir tokat vurdu. Şamar, iktidarın kibrine, kanun tanımazlığına, lüks ve şatafatına, pervasız yöntemlerle yapılan kutuplaştırmaya idi.
Tayyip Erdoğan şimdilerde herkese ağır hakaretler savurmuyor, “ego” aleyhine konuşuyor, birlik-dirlik mesajları veriyor; hatta tarafsızlık havası uyarmaya bile çalışıyor. O kadar çok köprü yıktı ki! Parti liderlerini Saray'a davet edebileceğini söyledi; ama hiçbir lider bu teklifi kabul etmedi. Eğer her şeyi sonsuza kadar iktidarda kalacağınızı düşünerek yapar, empatiden uzaklaşır, sorumluluk duygunuzu yitirirseniz; bir gün böyle ortada kalıverirseniz.
Şimdi bir sıkışmışlık hali var siyaset arenasında. Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının açılmasına şiddetle karşı. Ancak oy verenlerin yüzde 60'ı yolsuzluk soruşturulsun istiyor. Ayrıca “Milli irade” herkesi (en çok da Cumhurbaşkanını) demokratik/hukuk sınırına çekilmeye davet ediyor. Kaçış yok.
ERKEN SEÇİM OLURSA…
Daha ilk günden Cumhurbaşkanı'nın yeni bir seçim istediği söylendi, yazıldı. Saray bu iddiaları yalanlamadı. Hatta bir-iki mülakatta “erken seçim”, “tekrar seçim” mesajı verildi. Erken seçimi gerektiren siyasi bir denklem yok aslında. Millet iradesi çok net. Pek çok koalisyon alternatifi hayata geçirilebilir. Erken seçimin ülke ekonomisine çok ağır bir fatura ödeteceği de kesin.
Peki erken (ya da tekrar seçim) yapılırsa ne değişir? Normal şartlarda hiçbir şey değişmez. Halk 13 yıllık iktidar partisinin artık yorulduğunu, kuruluş felsefesini kaybettiğini; hatta kirletildiğini düşünüyor ve ara verip dinlenmesini istiyor. Erken seçim yapılır ve şu anki tablo değişmezse bir daha mı erken seçime gidilecek? Zaten pek çok yorumcuya göre erken seçimde AK Parti daha da eriyecek. Tabii ki bu öngörü her şeyin normal bir seyirde devam edeceği düşünülerek dile getiriliyor.
Ne var ki erken seçim isteyenlerin tutumu sıra dışı bir planın varlığına dair kuşkuya sebep oluyor. Nitekim çok ağır ithamlar yapıldı; muhataplarından herhangi bir cevap gelmedi. Bu sessizlik erken seçime gidildiği takdirde bir kaos planı yapıldığına dair şüpheleri artırıyor. Mesela deniyor ki: “Seçim yenilgisini bastırmak için Türk ordusu Suriye'de savaşa sokulacak.” Olur mu olur. İktidarın şakşakçıları da birkaç gündür PYD üzerinden savaş çığırtkanlığı yapıyor. Neymiş? PYD, IŞİD'den daha tehlikeliymiş. Biri de çıkıp demiyor mu: “E birader bu PYD'nin lideri Salih Müslim'i MİT tesislerinde günlerce misafir etmemiş miydiniz? Tayyip Erdoğan başta olmak üzere pek çok AKP yetkilisi PYD'yi ve liderini bağrına basmamış mıydı?”
İktidar koltuğunun emanet olduğunu düşünmeyip o fani makamları nesiller boyu kendi mülkü sananlardan her şey beklenebilir maalesef. Tarih kitapları, tacını tahtını sarayını bırakmamak için ülkesini cayır cayır yakan adamları anlatır sürekli. Ancak demokrasilerde iktidar mutlak da değildir ebedî de...
Sadece ülke dışı kaotik planlar değil insanları kaygıya sevk eden. Seçim atmosferine girildiğinde ülke içi de karıştırılıyor. 7 Haziran öncesi yaşanan kâbusları hatırlayın lütfen. Bir savcının Çağlayan Adliyesi'nde şehit edilmesine dair somut delillerin hâlâ saklanması, Fenerbahçe futbol takımına karşı düzenlenen ölümcül saldırının gizemini hâlâ koruması, HDP Diyarbakır mitingine bombalı saldırının hâlâ aydınlatılamaması...
Görünen o ki birileri “milli iradenin tecellisi”ne razı değil. Normal şartlarda yapılan erken seçimin tabloyu değiştirmeyeceğini bilenler kaotik olaylarla HDP'yi barajın altına itmeyi, koalisyon senaryoları ile MHP'yi tüketmeyi, “istikrar” güzellemeleriyle yeniden “oyları ütmeyi” planlıyor. Hesaplayamadıkları bir gerçeği hatırlatmakta fayda var: Kendi suçlarını örtbas edebilmek için memleketi ateşin içine atmak isteyenler her kaotik hamlede yakayı ele verecek ve derin planları akim kalacak. Onlarca yıldır kaotik olaylarla siyaset mühendisliği yapanlar bu ülkede değer üretemedi. Geçici zaferleri bile onların hezimetiydi aslında. En doğrusu toplum vicdanının sandığa yansıttığı iradeyi içine sindirmek ve bu ülkeyi demokratik hukuk devleti yörüngesine yeXniden taşımak. Kaos planları geçmişte işe yaradı; ama artık miadını doldurdu. Bu saatten sonra savaş tuzağı kuranlar da iç kargaşa planı yapanlar da halkı kandıramaz. Kandıramayacak da…
Parti devleti çöktü!
7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını bir cümleye indirgeyin deseniz cevabım net: Halk, parti devletini çökertti. 13 yıldır sırtında taşıdığı ve başarıdan başarıya ulaştırdığı AK Parti'ye tek başına hükümet kurma hakkı ve yetkisini vermedi.
Parti devleti!
Valilerin, kaymakamların, hakimlerin, savcıların, maliyecilerin vs. devletin değil; iktidar partisinin emrine girerek anayasa ve yasaların dışına çıkması parti devleti haline geldiğimizin ispatıydı. “Milli irade” bu hoyratlığa, kaba saba baskıcılığa isyan etti ve “Artık yeter!” dedi.
Peki bürokratlar bunun farkında mı? Büyük çoğunluğu evet. Bir de 7 Haziran'daki depremi tam hissetmeyenler var. Onlar hâlâ devletin memuru değil; partinin neferi gibi hareket ediyor sanki. Görüntü öyle çünkü.
Mesela Ankara Başsavcısı Harun Kodalak, siyasi göndermeler içeren bir mesaj yayınladı. Bir başsavcıya yakışmayan beyan Türkiye'nin adaletten ne kadar uzaklaştığını da ortaya koydu maalesef. Harun Bey'e sormak gerekiyor: Sayın savcı, sizin de işaret ettiğiniz bazı davalardaki hukuk dışı işlerin farkında mısınız? Mesela emriniz altındaki savcı Serdar Coşkun'un terör örgütü suçlaması yönelttiği bir dava geçen hafta gümbür gümbür çöktü. Bir araba hırsızlığından terör örgütü suçlaması çıkarmak için bir itirafçı bulunmuştu. Bütün dava bir polis memurunun akıl dışı iddiasına dayandırılıyordu. O memur ilk mahkemede kendisine Emniyet'teki Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Erdinç Elpe ile Organize Şube Müdür Yardımcısı Murat Çelik'in baskı yaptığını, zorla ifade alındığını ve bütün söylenenlerin yalan olduğunu söyledi. Dava daha ilk celsede çöktüğüne göre Sayın Savcı'nın söyleyeceği adil bir şeyler olmalı değil mi? Aslında çökmeyen dava mı kaldı? 19 yıl önce işlenen bir faili meçhulü “cemaat”e yıkmak isteyen eski ve kirli bir istihbaratçının laflarıyla insanlar derdest edildi. Ortada bir delil var mı? Sıfır! Nitekim meslekten ihraç edilmiş bir adamın beyanı çürük çıkınca gözaltına alınanların tamamı serbest bırakıldı. Tahşiye davası tam bir saçmalık; ama hâlâ Hidayet Karaca tutuklu. Bunun hukukla, vicdanla, insafla alakası var mı Allah aşkına!
Halk, parti devletini lime lime etti; hukuk dışı uygulamalar sürerse daha da edecek. Bütün devlet görevlilerinden tek şey istiyor vatandaş: Lütfen görevini herhangi bir partiye, ideolojiye, cemiyete/cemaate, derneğe vs. peşkeş çekme; adaletten ayrılma.
Devlet halkının tamamından vergi toplar ve o bütçeyi vatandaşlarına hizmet için kullanır. Bu nedenle devlet görevlisi kişiler bir partinin ya da liderin kulu-kölesi değildir. Ne yazık ki şakülü epeydir kaydı devletin. Ve halk bu duruma isyan etti. Devlet zırhına bürünmüş zulmün bir partiye râm edilmesi olsa olsa baas rejimlerinde görülebilir. Türkiye parti diktatörlüğünden tabii ki tamamen kurtulacak; ama emin değilim bazı devlet görevlileri bu gidişatın farkında mı?
PANORAMA
PARTİ DEVLETİ uygulaması devletin bütün kurumlarının itibarını sarstı. En çok da Diyanet İşleri Başkanlığı'nı hırpaladı. Oysa Diyanet'in siyaset dışı saygın bir konumu vardı ve o hep korunmalıydı. İstanbul Müftülüğü'nün STV'ye yer göstermeyip diğer TV kanallarına camilerin kapısını açması bile Diyanet reisliğinin partizan bir pozisyon alarak kendi kalbine hançer sapladığını gösteriyor. Bugün, TV kanalları arasında ayrımcılık yapma cüretini gösteren müftülük (ve tabii ki DİB) yarın camiye gelenleri de partisine, cemaatine, tarikatına göre ayırır mı? İstifa etmediğine göre Müftü Bey'in makul bir açıklaması olsa gerek. Susuyorsa camiye siyasetin hükmettiğini tescil etmiş oluyor. Bu durumda Parti'nin gençlik kolları bile Diyanet'ten daha az partizan…
İZMİR'DE NELER OLUYOR? Gerçekten anlamak çok zor. Bazı sivil toplum örgütleri iftar çadırı kuruyor, belediyelerden izin alıyor; ama İzmir'in kaymakamları çadırları toplatıyor. Bürokrasi 28 Şubat'ta bile bu kadar mütecaviz değildi. Beş kaymakam da bir merkezden yazılmış aynı yazıyı gönderiyor. İhtimal ki kaymakamlara bunu emreden bir âmir var. Ve o âmir bir devletin değil; bir partinin emrinde. Şayet bu doğruysa o malum parti iktidardan düşünce bu bürokratlar ne yapacak? Parti'nin il/ilçe teşkilatlarında mı görev yapacak? Ayıp!
+1T PROGRAMININ 10.'SU hafta içinde gerçekleştirildi. Tek kelimeyle harika bir programdı. Uluslararası konuklar, medya dünyasının en güncel ve önemli konularını tartıştı. Katılımcıların heyecanı da muhteşemdi. Bu sene SND ile ortak yapılan +1T'nin seneye daha görkemli ve verimli bir programa hazırlandığını şimdiden söyleyeyim. Ne güzel değil mi; partizanlık birilerinin aklını dumura uğratırken, gazeteniz Zaman meslekî derinleşmeye ve zenginleşmeye devam ediyor…

Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015