Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Newroz: Kışın ve zulmün sonu
24.03.2016
1856

 Bugün Newroz. Bütün Ortadoğu halklarının kutladığı bir bayram. Baharın gelişine ya da özgürlüğün elde edilişine ilişkin sembolik anlamlar yüklü bir gün. Bu yıl öyle günlerde geldi ki eski çağlarda bayrama anlam veren sert iklim koşullarından kurtulmanın ya da Demirci Kawa efsanesinde olduğu gibi zalim bir yönetimden kurtulup özgürlüğe kavuşmanın arzusunu insanın en derininde hissetmemesi mümkün değil.

İslami kimliğin cumhuriyet yönetiminde yaşamak isteyip de yaşayamadığı toplumsal hayallerin üzerinden oluşan siyasetin ve bu siyaseti sürdüren kadroların büyük bir hayal kırıklığı yarattığı şu günlerde memleketteki havaya bakın! Korkunun, şiddetin ve ölümlerin kol gezdiği bir ülke. İnsan bu tabloya bakıp da “Yahu bu insanlar bu kadar da mı çapsızmış” dememesi mümkün değil. Kimilerinin neredeyse önünde secdeye yatacak liderlerin hallerine bakın. Sanki karşılarında çocuklardan oluşmuş bir toplum var. Masal anlatıp, hamasi nutuklar atmayı, arada bir tehditler ve küfürler savurmayı marifet sanıyorlar.

İslamcı siyasetin nasıl oldu da reformist bir yönetim anlayışından tamamen İslamcı ve Batı düşmanı bir medeniyet arayışına evrildi anlamak çok zor. Ama bu kadroların ve liderlerinin geldikleri yer Türkiye toplumunun istediği bir yer değil. Bir başka deyişle Türkiye’nin karmaşık sosyolojisi öyle kahramanlık menkibeleriye yönetilecek bir sosyoloji değil. Evet belki en geniş toplum kesimlerinin kültürel kodları İslami bir toplum tahayyülüne sahip olabilir, ama bu ülkede başka sosyolojiler de var. Her ne kadar hala cumhuriyet okullarının karıştırdığı zihin dünyalarıyla olup biteni anlamakta zorlansalar da bireysel özgürlüklerden nasiplerini almış “Laik ve modern” kesimler var. Her ne kadar kendilerine kötülük yapmış olsa da cumhuriyet yönetimine bağlılıkları hala devam eden ve fakat kendi dini inançlarının özgürlüğü peşinde koşan Aleviler var. Tabii bir de yüzyıldan fazladır bu ülkede kendi kimliklerinin, kendi dillerinin ve özgürlüklerinin peşinde koşan ve her seferinde de inanılmaz bir şiddet yaşamak durumunda kalmış Kürtler var.

Bütün bu karmaşık sosyolojilerin oluşturduğu Türkiye toplumu, bugün İslamcı siyasetin liderlerinin ve kadrolarının yönetebileceği bir yapı değil. O nedenle de tekliyorlar. O nedenle de aralarında pisliğe bulaşmışların pisliklerini kilimin altına itmeye çalışıyorlar. O nedenle de başkanlık istiyorlar. O nedenle de kendi inançları gereği tanrının ipine sarılmaları gerekirken eskimiş bir milliyetçiliğin ipine tutunmayı tercih ediyorlar. Atılan bombalar, yakılan bedenler ve yıkılan mahalleler, bütün bunlar o nedenle.

Ama doğrusu her kışın da her zulmün de bir sonu var. Bunlar öylesine iç içeler ki kış geldiğinde baharın, zulüm geldiğinde özgürlüğün tohumları da birlikte geliyor aslında. Beklenen ise sadece bir zaman. Her şeyin bir miadı var demişti babam ölmek üzereyken. Üzülmeyin benim de miadım doldu demişti. Bu günlerde bu ülkede kışın da zulmün de miadı henüz dolmadı ama çok da zamanları kalmadı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar