Erol KATIRCIOĞLU
Dün Başbakan Erdoğan Dersim tartışmasına bazı belgeler üzerinden bir konuşmayla devam etti. CHP ve Kılıçdaroğlu ile, gençlerin tabiriyle neredeyse kafa buldu. CHP siyaseti ve Kılıçdaroğlu budur diyerek ana muhalefet partisinin Dersim katliamıyla ilgili tek sorumlu kurum olduğunu ve bununla yüzleşmesi gerektiğini söyledi.
Başbakan kendini tutamadı Kılıçdaroğlu’nun Kâğıthane’ye “Kâğıttepe” dediğinden seçimde oy kullanamamasına kadar trajikomik hikâyelerini de hatırlatarak adete muhalefet partisini ve onun liderini yere çaktı.
Doğrusu Başbakan’ın Dersim’i sahiplenmesi ve buradan giderek CHP’yi yere çakması bir çok bakımdan hayırlı bir iş oldu. Hayırlı bir iş oldu çünkü her iki konu da ülkedeki siyasetin sağlıklı bir zemine oturması bakımından açılması gereken iki konuydu.
Başbakan’ın Dersim konusunun üzerine gitmesinin ardında muhalefet partisini köşeye sıkıştırmak vardı belki ama, açtığı tartışma, ulus-devlet kurma adına bu topraklarda yalnızca Dersimli Kürtlerin katledilmediğini, etnik ve inanç farkları olan çeşitli toplumların da Dersimlilerinkine benzer hikâyelere sahip olduğunu yeniden gündeme getiren bir tartışma oldu.
Dedim ya Başbakan’ın amacı belki bu değildi ama bu açılışla birlikte neden Kürt meselesinin tarihi arkaplanıyla tartışmaya devam etmeyelim ki?
Üstelik yalnızca bu da değil. Mesela Ermeni meselesini neden bunun içinde tartışmayalım, ya da Süryanilerin başlarına gelenleri neden konuşmayalım? Madem ki CHP’nin ve onun yöneticilerinin tarihle yüzleşmeleri gerektiğinden söz ediliyor neden bu konularda toplum olarak da bir yüzleşmenin başlamasını istemeyelim ki? (Hazır anayasa yapmaya başlamak üzereyken.)
Çünkü bugün başta Kürt sorunu olmak üzere yaşadığımız sorunların önemli bir kısmı bu yüzleşemediğimiz tarihle ilgili. Bu tarihin bazı kısımlarının küllenmekte olduğu söylenebilir ama Kürtlerinkinin o kısımlarda olmadığı da ortada. O nedenle de PKK’yı KCK’yı, ve bilumum bu tür olguları anlamak istiyorsak sanırım önce bu topraklarda yaşayan milyonlarca insanın, duygularına, düşüncelerine ruhlarına kadar sinmiş yabancılaşmayı, bir türlü bu toplumun parçasıymış gibi hissedememeyi, yani bu insanlarla toplumun geri kalanı arasında tarihte oluşmuş o büyük “asimetri”yi konuşmamız gerekiyor.
Bu “asimetri”yi anlamadan ya da onu çözmeye çalışmadan yalnızca şiddetin “simetrisinden” söz ederek konuşmak bana anlamlı ve doğru gelmiyor. Kaldı ki insan hem haklar bakımından varolan “asimetri”yi konuşmaya ve onu çözmeye çalışabilir ve hem de şiddete karşı “simetrik” durabilir. (Kimbilir belki de zor olan da budur.)
Başbakan Dersim meselesini bu kadar sahiplenerek çok önemli ve yararlı bir iş yaptı bence. Anayasa yapma sürecinin başladığı bu günlerde tarihte neler olduğunu konuşmakla yarın nasıl birlikte yaşayabiliriz sorusuna bir katkı sundu.
Başbakan’ın konuşmasındaki ikinci konu CHP ve Kılıçdaroğlu konusu oldu. Doğrusu bu konunun da siyasetin sağlıklı çalışması bakımından önemli bir konu olduğu ortada. Çünkü nasıl koalisyonlarla yönetilen bir demokrasi “krizlere” gebe bir demokrasiye işaret ediyorsa tıpkı onun gibi toplumda hiçbir muhalefetin kalmadığı tek partili bir iktidarın olduğu bir demokrasi de bir “kriz” durumuna işaret eder. Özellikle ana muhalefet partisinin CHP gibi ülke gerçeklerinden kopuk bir parti haline geldiği durumlarda bu durum daha da öyledir. Ama bu konuyu başka bir yazıda ele alacağım.
Başbakan her ne kadar adını CHP olarak anmış olsa da bu “ceberut devletin” kara yüzlü adamları yalnızca Dersim’de çocukları derelerde boğmadılar, benzer işleri sosyalistlere, komünistlere, benzer işleri Kürtlere, dindarlara da yaptılar. Bizim tarihimiz bu. Bu tarihin yarattığı “asimetrileri”konuşmadıkça, o asimetrileri çözmeye çalışmadıkça bize de rahat yüzü yok.
Anlaşılan bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025