Fehim TAŞTEKİN
Türkiye cumayı cumartesiye bağlayan gece Suriye’de 2 askerini daha kaybetti.
Ne uğruna? Milliyetçilik ve hamasetle zehirlenmemiş normal bir aklı mutmain edecek bir dava var mı? Ulusu birleştirecek bir gerekçe? Kayıpların sorumluluğunu hisseden bir iktidar?
“Ölenler şehittir.” Nokta, tartışma bitmiştir. “Bunu sorgulayan da vatan hainidir.”
Savunma Bakanı Hulusi Akar her ölümlü saldırının ardından kuvvet komutanlarıyla sınıra gider, sıfır noktasında “Şehitlerimizin kanları yerde kalmadı” der. Türk devleti gücünü göstermiştir. Bir ritüeldir sanki, bu son saldırı sonrasında da tekrarlanan.
Sahi intikam kimden alındı? Türk askeri konvoyunun saldırıya uğradığı yer İdlib. TSK’nin çok sayıda askeri üsle cihatçılara kalkan olduğu İdlib’in Kafriya bölgesindeki Binniş. Büyük kalkanın ortası. Bombalı saldırıyı üslenen ise Ensar Ebu Bekir el Sıddık Tugayı. Gizemli bir örgüt ya da bir maske. İdlib’de Türk-Rus mutabakatlarıyla oluşan gerilimi düşürme rejimine karşı çıkan, bu çerçevede M-4 yolunun açılmasını sabote etmeye çalışan, çihatçıbaşı Heyet Tahrir el Şam’ı (HTŞ) da Türkiye ile işbirliği yapmakla suçlayan El Kaide çizgisindeki yapıların paravanı olduğu düşünülüyor. Daha önce 15 Mart ve 11 Mayıs’ta Türk askeri konvoyuna düzenlenen saldırıları da üstlenmişti.
Genelde askerler İdlib’de vuruluyor, TSK intikamı Menbic, Tel Rıfat, Ras’ul Ayn (Serê Kaniyê) ve Tel Ebyad (Grê Sipî) civarındaki köylerden alıyor. Yani Türkiye durum ne olursa olsun Kürt bölgelerini ya da Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Menbic Askeri Konseyi’nin elindeki mevzileri vuruyor. Bazen de Suriye ordusunu. Son iki günde bombalananlar arasında Halep’in kuzeyinde Tel Rıfat ve Maranaz; Menbic tarafında Hamam, Dandaliyê, Camûsiyê, Um Adese ve Sayade; Tel Ebyad tarafında Erîda ve Evdiko gibi yerler vardı.
Bakan Akar ayrıca Suriye’ye müdahalenin başından itibaren silahlı grupların dokunulmazca kevgire çevirdiği, 2016’dan beri de TSK ve MİT unsurlarının tekeline aldığı yerde “Hudut namustur” diyor. “Hudut namustur” ama ortak sınırlardan komşu topraklarına her türlü melanetin sokulması, yüzlerce örgütün oluşumuna öncülük edilmesi, bu grupların eğitilmesi, silahlandırılması ve koordine edilmesi, bunlardan alternatif “Suriye Ulusal Ordusu” kurulması, hemen hemen hepsinin birer suç şebekesine dönüşmesine göz yumulması, Türk ordusunun cihatçılarla aynı davaya koşulması, onlara kalkan yapılması, nihayetinde İdlib’in ‘cihadistan’ haline getirilmesi, bir de bu toprakların ilhak edilmişçesine Türkleştirilmesinde bir sorun yok! “Hudut namustur” ama bütün bunların hiçbiri komşunun sınırlarına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne halel getirmiyor! Benimsediğim bir dil değil ama sınır karşılıklı hatlar ve iki kapıdan oluşur, namussa ikisi için de namustur.
***
Bu arada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Salem el Meslet, müzakere komisyonu başkanı Annas Abdeh ve geçici hükümetin başbakanı Abdurrahman Mustafa'yı kabul edip “Suriye halkının meşru temsilcisi olan Koalisyon'a ve Geçici Hükümet'e desteğimiz tam” diye mesaj attı. Tam da İdlib ısınırken.
Ankara 2016’dan beri, Astana süreci boyunca altına imza attığı tüm bildirilerde Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılığını teyit edip terör örgütlerini yok etme sözü verdi. Devşirilmiş bir aşiret adamı, Türkiye’nin kanatları altında iş çeviren Müslüman Kardeşler temsilcisi ve MİT’in yedeklediği, kendini bile temsil etmekten aciz bir Türkmen’i Suriye’nin gerçek temsilcisi olarak sunan hakikatten kopuk, temelsiz, yalan-dolan bir siyaset başa sarıyor. Bütün rezilliklerin başlama noktasına. Daha birkaç gün önce Bağdat’ın arabuluculuğunda Suriye ve Türkiye istihbarat şeflerinin buluşacağını müjde havasında basına sızdırdılar. Şam’la PYD konusunda fikir birliği olduğunu da vurgulayarak… Şam görüşme haberlerini defaatle yalanladı. Eski fotoğrafa yeni baskı yaparak Şam’ı sıkıştıracaklarını sanıyorlar. Bunun hiçbir etkisi olmaz. 2011’in koşullarının yerinde yeller esiyor. Suriye’ye bulaşmış herkes pozisyonunu gözden geçirmenin derdinde. Son bir-iki hafta içindeki gelişmeler bile Ankara’nın sıyırmış dişlilerle çarkı çevirmenin beyhudeliğini kavramaktan uzak olduğunu gösteriyor. Devlet Başkanı Beşşar el Esad, Şam’da heyetler ağırlıyor. Lübnan’ın elektrik ve doğalgaz sorununa çözüm olarak geliştirilen formül Şam ile el sıkışmayı gerektirdi. Bunu kimi okurlarımın yerinde bulmadığı “Hizbullah, ABD’yi nasıl ters köşeye gönderdi?” başlıkla yazımda anlatmıştım. ABD, Sezar Yasası’yla Suriye’nin boynuna geçirdiği urganı gevşeterek Mısır doğalgazı ve Ürdün elektriğinin Suriye üzerinden Lübnan’a taşınmasına razı oldu. Lübnan’dan Şam’a ilk resmi ziyaret bu vesileyle gerçekleşti. Ardından Suriye, Mısır, Lübnan ve Ürdünlü bakanlar Amman’da buluştu. Bu da Şam’ın diplomatik tecridinde bir yarılma sayılırdı. Esad, Lübnan’da altı kez bakanlık yapmış Dürzi siyasetçi Talal Arslan başkanlığında kalabalık bir heyeti ağırladı. Arslan "Başkan Esad, uluslararası terörizme karşı hepimiz adına savaştı" mesajı da verdi. Beri tarafta Rus-Amerikan diyalogu belirsizlikler barındırsa da yol alıyor. ABD, Afganistan defterini rezilce kapattı; Irak’taki muharip güçlerini de yılsonuna kadar çekme konusunda Bağdat’la el sıkıştı; Suudi Arabistan’daki Patriot bataryalarını çekti; Lübnan-Suriye hattında esnemeler gösterdi. ABD, Orta Doğu’yu elbette terk etmiyor ama işleri biraz farklı götürmeyi deniyor. Son olarak Lübnan’da 13 ay sonra Necip Mikati başkanlığında hükümetin kurulmasında da bu esnekliğin payı var. Şöyle ki ABD’nin yol vermesiyle Fransa duruma el attı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmesi sonrasında Tahran, Hizbullah ve müttefikleri, Paris de diğerleri üzerinde baskı kurdu. Bu sayede bir hükümet çıktı. Mikati hükümetinin Suriye’ye göz kırpan bir karakterde olduğunu söyleyebiliriz. Fransız Total, Irak’ta 27 milyar dolarlık yatırım anlaşmalarını imza attıktan sonra Paris İran, Irak, Suriye ve Lübnan hattındaki rakip hassasiyetleri görmezden gelemez. Orta Doğu’da Fransız-Amerikan paslaşması ve Rus-Amerikan diyaloğuyla havanın yumuşaması Şam’la Arapların ilişkilerini kolaylaştırabilir. Arap Birliği 9 Eylül’deki son bildirisinde de Türkiye’yi Libya, Suriye ve Irak’tan çekilmeye davet etti. Türkiye Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken Suriye dosyasında karşısına çıkan Arap itirazını da geçiştiremez. Suriye denkleminde her şey yarın başka bir yerde olacak.
***
Bu tablo karşısında Ankara’nın sesini yükselterek üste çıkmaya çalışırken kullanabildiği tek argüman “Terör koridoruna izin vermem.”
Rejim devirmeye odaklı bitik Suriye siyasetini sürdürmek, IŞİD’e destek veren ülke görüntüsünü dağıtmak, iç kamuoyunu tek adam rejimine ikna etmek ve milliyetçi-mukaddesatçı dönüşüme yakıt sağlamak için abartılmış, maniple edilmiş ve çarpıtılmış bir gerekçe. İdlib’de cihatçılara hayat veren sınır politikası, askeri konuşlanma ve lojistik destek kanallarına ilişkin eleştiriler de bu söylemle bastırılıyor.
Ruslar bir süredir güneyde yeniden alevlendirilen Dera cephesiyle meşguldü. Geçen hafta oradaki silahlı gruplarla yeni bir anlaşma sağlandı. Eğer sükûnet hasıl olur da Şam ve müttefikleri yeniden İdlib’e yönelirse Türkiye açısından öncekilere kıyasla daha tehlikeli bir tırmanışa sahne olabilir.
Yine de bataklığa bir kazık daha çakma arzusu var: kendiliğinden kamçılı. BM’de koltuğunu korumuş, Türkiye’de elçilik ve konsolosluğu kapatılmamış Suriye Arap Cumhuriyeti’ne karşı alay-ı vala ile “Suriye Ulusal Ordusu” ilan edilmişti ya bu hamuru da bıkmadan usanmadan yoğuruyorlar. Bileşenlerinin çetecilik, yağmacılık, gaspçılık, haraççılık, adam kaçırma, cinayet ve işkence suçlarıyla bunun bir kötülük ordusu şebekesi olduğu da ortada. Yine de üzerinde durmakta kararlılar. Bunların öne çıkan beşini kontrol altında tutabilmek için birkaç gün önce “Suriye Kurtuluş Cephesi” adıyla yeni bir çatı oluşturdular. İçinde Sultan Süleyman Şah Tümeni, Hamza Tümeni, Mutasım Tümeni, 20. Tümen ve Sukur’uş Şimal yer alıyor. Teröre karşı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerinde TSK ile omuz omuza duracaklarmış! Bunun dikiş tutması da mümkün değil. 5 örgüt geçen temmuzda Azm Operasyon Odası’nı kurmuştu. Anlaşılan Afrin ganimetini kaldıran Sultan Süleyman Şah’ın komutanı Muhammed el Casim (Ebu Amşa), HTŞ’ye katılma eğilimine girince Türk istihbaratı bu örgütleri yeniden harmanlamak zorunda kaldı. Ayrıca sahada bir istihbarat şemsiyesi de oluşturma peşindeler. Her bir örgüt tuttuğu yerde savaş ağası kesildiği için bütünlüklü ve işlevsel güvenlik ağı kuramıyorlar.
Beri tarafta HTŞ’yi işbirliği yapılabilir bir örgüt olarak görüp öteki cihatçı grupların dizginlenme misyonunu da bunlara yüklediler. Yani bir terör örgütü kendine rakip olan diğer terör örgütlerini saflarına katacak, direnenleri elimine edecek. Böylece Ankara müttefiklerine dönüp “HTŞ’yi kara listeden çıkaralım” diyebilecek. Yürütülen akıl bu, akıl ise!
10 yılda neredeyse tüm ülkeler farklı bir pozisyona kaydı; Erdoğan’ın Türkiye’si hariç. Buradan bakınca Araplarla normalleşme çabası da yatsıya çıkmaz bir yalanı andırıyor. Suriye sapmanın ve bozulmanın başlama noktasıydı. Buradaki hataları düzeltmek normalleşmenin başlangıcı olabilir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025