Fehmi KORU
-NEW YORK-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Birleşmiş Milletler toplantısı vesileli ABD ziyareti Türkiye’ye en çok iç-siyasete dönük yüzüyle yansıdı.
Ne kadar yazık.
Gezi Parkı eylemlerinden gurur mu duyuyor Cumhurbaşkanı Gül? Başbakan Tayyip Erdoğan’dan farklı mı düşünüyor? Aralarında bir şeyler mi var yoksa? Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyebilecek bir şeyler?
Türkiye’de çıkan gazeteleri sıcağı sıcağına burada da okuyabildiğim için biliyorum; ziyaretin ilk gününden itibaren kamuoyu bu tür sorularla meşgul ediliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün yürüttüğü ikili ve çoklu temaslar, kalabalıklar önünde yaptığı konuşmalar, üretilen politikalara burada doğrudan ve dolaylı katkıları... Kendisini gezisi boyunca izleyen bizlerin yazdıklarımız...
Pek az kişi tarafından dikkate alınıyor.
O zaman ben de önce merakınızı gidereyim, sonra da diyeceklerimi diyeyim...
Cumhurbaşkanı ile başbakan arasında kişilik farkları dışında herhangi bir ayrılık-gayrılık yok. ABD’de de Amerikalı ve diğer milletlerden Türkiye’yi yakın takibe almış kişiler ayrıldıkları noktaları ortaya çıkartma amaçlı sorular yönelttiler Cumhurbaşkanı Gül’e, hiçbiri arzu ettikleri türden bir cevap almayı başaramadı.
Gezi Parkı konusundaki tespit de bugüne ait değil; olayın ilk patladığı günden başlayarak iyice sokaklara taştığı döneme kadar şimdi söyledikleriyle kamuoyu önüne çıkmamış mıydı? Çevre duyarlılığı sebebiyle parkta kalan gençlerle kamu düzenini bozma amaçlı eylem yapanlar arasına kalın bir çizgi çekip, gençlere sahip çıkarken şiddete başvuranları kınayarak...
Burada da aynı çizgisini sürdürüyor Cumhurbaşkanı...
Sorular cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde yoğunlaştığında ise, hoş manevralarla, dikkatleri bir yıl içerisinde üç seçim yapılacağı gerçeğine çekip kendisinin geleceğiyle ve niyetleriyle ilgili tek bir cümle bile sarf etmiyor.
‘‘Daha önce defalarca yaptığımız gibi, günü geldiğinde karar vermekte zorlanmayız...’’
Verdiği tek mesaj bu.
Türkiye’yi uzaktan gözleyenler veya yakından izlediği halde taraf tutma çabasına girenler her defasında yeni taktiklerle farklı cevap alma çabasına giriyorlar girmesine; karşısına çıktığı gazeteciler de ‘ilk söyleten ben olur muyum?’ heyecanıyla üzerine gidiyorlar...
Ancak ağzından alabildikleri, yukarıda aktardığım ‘günü geldiğinde karar verme’ kestirme cevabı oluyor.
Ne demek olduğunu biliyoruz bunun: Cumhurbaşkanlığı seçimi Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasında bir çekişmeye sahne olmayacak...
Soru-cevapların bu minvalde uçuştuğu ortamlarda, ‘‘Keşke bu konuşmalar, uzun sorular ve kısa cevap bölümü, Türkiye’den ve özellikle Tayyip Erdoğan tarafından da izlense’’ düşüncesi içimden kaç kez geçti bir bilseniz...
Esas diyeceğim de şu: Çevresinin yangın yerine dönmesi ve dünya sisteminin bu gelişmeye kayıtsız kalması yüzünden, Türkiye, olağanüstü önem taşıyan bir dönemden geçiyor. Her gün sınanıyor ülkemiz ve liderleri; her gün geçer notun alınması gereken sınavlarla...
Başbakanın veya cumhurbaşkanının kim olacağı konusu, daha doğrusu bu konunun ülke gündemini meşgul etmesi, gerçekten ikincil önemde.
Cumhurbaşkanı Gül bunun farkında; bu sebeple temas ve konuşmalarında dikkatlerin dağılmasına izin vermiyor...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025