Gürbüz ÖZALTINLI
Geçtiğimiz cumartesi size anlattığım solcu arkadaşımdan bir mail aldım. Çok dostça yazılmış, samimi endişelerle yüklü, eleştiriden çok uyarıcı olmayı dert edinen bir kalemden çıkmış bir mektup bu. Hiç de bu kadar makul bir ruh hâlini temsil ettiğini söyleyemeyeceğim, hakaretin sınırlarında dolaşan tepkiler de aldım o yazıma ilişkin. Bunları aktaracağım.
Aktaracağım ve tartışmaya devam edeceğim. Çünkü, demokratikleşmeyi başlıca mesele sayan“siyasal eleştirinin” nasıl bir mantıkla kurulması gerektiği sorusunun, önemli bir tartışma konusu olduğuna inanıyorum.
Okuyanlar hatırlayacaktır; ancak çok kısa üstünden geçmekte yarar var. Eleştiri konusu olan o yazıda, laik kesimlerin Türkiye’nin demokratikleşmesinde rol almaya elverişsiz bir ideolojik evrende yaşadıklarını, “demokrat eleştirinin” onları tatmin etmek gibi bir sorumluluğunun olmadığını, ancak “muhafazakâr çoğunlukla” ilişki kurmaya yatkın bir dil oluşturulmasının değişimin sürdürülebilmesine katkı sunabileceğini ileri sürmüştüm.
Bu yazıya, oldukça fazla olumlu tepki aldığımı da söylemeliyim. Doğrusu bu bana şaşırtıcı geldi. Bunu, kafamda döndürüp durduğum soruların düşündüğümden daha geniş bir kesimi meşgul ettiğinin işareti sayabiliriz sanıyorum.
Biz, solcu arkadaşımdan ve kızgınlığını alıştığımız tonlarla açığa vuranlardan devam edelim. Tartışmayı aydınlatabilecek daha elverişli işaretler oralarda gizli çünkü.
Arkadaşımın kendisine ilişkin bazı itiraz ve uyarılarını atlıyorum. Önemsemediğim için değil; onun kişisel tutumuna ait olduğu ve tartışma çerçevemizi ilgilendirmediği için.
Sevgili arkadaşım şöyle diyor:
“Kolayca kategorize ettiğin ‘malum şahısların’ içinin soğumasını istemesi çok mu acayip sence... Elden ne gelir? Suriye konusundaki rezalet... İçişleri bakanının olmayacak laflarına sahip çıkma... Kürt meselesinde eskiye dönüş... Komşu ülkelerle savaş durumuna gelme hali... İşkenceci emniyet müdürüne sahip çıkmalar... Uludere bombalaması arkasından takınılan tutum... En önemlisi AB hedefinden vazgeçme...
Siyasete yön veren, aranı iyi tutmaya çalıştığın muhafazakâr çoğunluk esasen Türkiye’nin en örgütlü kitlesidir. Yazılarınla bu kitleyi etkileyebileceğini düşünüyorsan, kendine güven duygun sorgulanmayı hak ediyor demektir.
Unutma sen yapın gereği kimseyi kandıramazsın, sadece doğru bildiklerini söylersin.
Aslında uzağa gitmene gerek yok, Sana anlatmaya çalıştıklarımı karşı sayfanda yazan adam hepimize her gün öğretiyor. Nasıl tutarlı ve demokrat olunacağını.
Sadece sen de bunu yapabilirsin diyorum. Sevgiler...”
Bu mektubu tartışacağım, fakat ondan önce, diğer “eleştiri” mesajından da bir iki cümle okumanızı isterim.
Saldırgan sözleri çıkartıyorum. “Hükümete, İslami kesime güzellikle söylersek anlıyor, zıtlarına gitmemek lazım. Babanın (Erdoğan’ın ) zıddına gidersek kulağa hoş gelmezsek moralini bozarız yapacağı varsa da yapmaz... Ataerkil zihniyetiniz acıklı. Ya sizin ya da Ahmet Altan’ın vadesi doldu.”
Birisi çok dostça, diğeri öfkesine yenik ve düşmanca olan bu iki eleştirinin ilk ortak özelliği şudur: Her ikisinde de “bir misyondan bağımsız siyasal eleştiri mümkün müdür” ve “ülkede var olan sosyolojik ve siyasal yapıların, demokratik dönüşüm sorunundaki rolleri neler olabilir “soruları sorulmaya değer bulunmamaktadır. Bütün tezi, bu soruların önemine işaret etmeye dayanan ve kendince cevap arayan bir yazıya, bu soruları yok sayan eleştiriler yazılması, hiçbir şeyi anlatmıyorsa en azından eleştirilen yazıyı hiç anlamamış olmayı anlatıyor.
Her ikisinde de demokratikleşme perspektifine yönelik bir analizin izi yok. İkisi de “İslami kesim”e şiddetle karşı. “Onlardan” umutsuz. Ülkenin her iki seçmeninden birisinin oyunu alan AKP’yi ve onu destekleyen dev gövdeyi, “kandırılamaz!”, “(acıklı bir ataerkillikle) zıddına gitmeyerek, güzellikle söyleyerek, ikna edilemez” bir İslami bütünlük olarak tasavvur etmeleri hiç şaşırtıcı değil. Bunun bir “analiz” olmadığının; baştan beri var olan, laiklere mahsus bir ön kabul olduğunun, akıldan çok duyguyu ifade ettiğinin farkında bile değiller.
Oysa ben “siyasal eleştirinin”, “siyasal analiz”den bağımsız olamayacağını söylüyorum.
İlke ve vicdandan başka referans tanımamak; siyasal angajmana yüz vermemek, hepimiz kabul ederiz kiamaçsız olmak anlamına gelmez. Yani biz, sadece ilkeler ve vicdanımızla değil, aynı zamanda“amacımız”la da bağlıyızdır. Basit cümlelerle düşünüyorum. Demokrat eleştirinin amacı demokrasiye ulaşmaktır. Basit sorular soruyorum. Demokrasiye nasıl ulaşırız? “Nasıl” sorusu, bizi istesek de istemesek de “analitik düşünceye” çağırır. Olguları değerlendirmeye, sosyal-siyasal aktörleri tanımaya, onlarla amacımız doğrultusunda etkileşim içine girmeye ihtiyacımız vardır.
Sözümün daha başındayım ve yerim doldu.
Mesajları aktarmasaydım önümüzdeki günlerde yazacaklarım eksik kalırdı.
Mesajların temsil ettiği mantık üzerinden tartışmaya devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023