Hakan AKSAY
“TKP (Türkiye Komünist Partisi) bölünmüş! Düşünebiliyor musun?”
Arkadaşım cep telefonundan okuduğu haberi gösteriyor ve bağırarak tekrar ediyor:
“Duydun mu, bölünmüş TKP! Parçalanmış! Eyvah!..”
Ben şaşkınlığımı gizlemeye ve onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorum. Neden bu habere böyle tepki veriyor acaba?
Kendisine sessiz bir merakla baktığımı fark ediyor. Birkaç saniye duraksadıktan sonra yeniden bağırıyor:
“Haberi okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Koca TKP nasıl parçalanır! Ne olacak şimdi Türkiye halklarının geleceği! Kim kurtaracak şimdi bizi!”
Nihayet jetonum düşüyor. Kendisi de vaktiyle “solcu” olan arkadaşım (“ama ben bağımsız solcuydum, sizin gibi örgütlü değildim” demeyi seviyor), okuduğu haberle dalga geçiyor.
Ona ne tepki vermem gerektiğini düşünürken biraz gülümsüyorum. Yaşına başına bakmadan “bağır çağır bir tiyatro” sergilerken biraz gülünç oluyor doğrusu.
O aldırmıyor:
“Bolşevikler hangisi oluyor bu durumda acaba? Lenin nerede? Ya Martov ve Menşevikler?..”
Gülüşümü kesmeden bıkkınlık vurgusuyla soluklaştırıyorum, bir tür “sıktın artık” mesajı vermeye çalışarak.
“Sence nasıl bir bölünmedir bu? TKP’nin kaç milyon üyesi birinci parçada, kaç milyonu ikinci parçada kalmıştır? Söylesene, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nde kaç milyon üye vardı? Ya Çin Komünist Partisi’nde? TKP’nin onlardan ne eksiği var?”
* * *
Aslında geçen gün bu “TKP’ler kapışması” haberini ilk okuduğumda (sonra da habere Ankara’daki bıçaklı-sopalı kavgaları eklendi), benim aklıma da bu sayısal konu gelmişti.
Hatta o düşünce beni yıllar öncesine götürmüştü.
Lisede gençlik örgütündeydim. Yaptığım bazı işlere “partiden teşekkür” gelmeye başlamıştı. TKP üyeliğim yaklaşıyor gibiydi.
O sıralarda her şey siyasi sır sayıldığı için, üstüne bir de “konspirasyon” denilen katı gizlilik kuralları olduğu için bir şey soramazdık, ama çok merak ederdik: “Acaba TKP’nin kaç üyesi vardı?” (Sanırım 1981’deki TKP tutuklamaları sırasında Tercüman Gazetesi’nde “5 bin üye” iddiası geçiyordu.)
Biz o zamanlar “TKP üyesi” deyince, bunu “Türkiye’nin en bilinçli insanları” olarak anlıyorduk. Yani elbette akıllı, yetenekli ve bilgili insanlar az değildi ülkede. Ama “bilinçli” deyince akan sular duruyordu. O kavram bize aitti.
Nihayet bir gün bana TKP üyeliği önerildiğinde ve ben de heyecanla kabul ettiğimde derin bir nefes alıp “işte ben de artık Türkiye’nin en bilinçli insanlarından biriyim” diye diye bir saptama yaptığımı hatırlıyorum.
Kim bilir, kader beni nereye sürükleyecekti. “Devrimi yaptığımızda” hangi cephede, hangi önemli görevde olacaktım...

* * *
Devrimi yapamadık.
Ben de hiç öyle sandığım kadar önemli biri olmadığımı anladım.
Bu iki cümleyi, yıllarca epeyce acı çektikten sonra telaffuz edebildim.
Partiyi ve ideolojiyi, siyasi bağlılıkları, “örgütlü gazeteciliği” falan reddettikten sonra sık sık kendimle dalga geçtim.
“Mücadeleye devam eden” eski yoldaşlara karşı özenli olmaya çalıştım. Ne de olsa onlar büyük özveri gösteriyorlar, hayatlarını tehlikeye atıyorlardı. Bunun için onlardan bana yönelik sataşmaları da genellikle sessizce geçiştirdim.
Ne var ki 1970’li, 1980’li, 1990’lı, 2000’li, 2010’lu yıllar falan derken, komünist-sosyalist hareketlerde hep benzeri alışkanlıkların, halkın pek anlamadığı söylemin, yöneticilerin üyelere eziyet etmesinin önünü açan “disiplinin” ve sonu gelmez iç tartışmalarla kavgaların sürdüğünü gördükçe kızdığım da oldu, eleştirdiğim de, alay ettiğim de.
Kendini ne idüğü belirsiz bir “solculuk”, “devrimcilik”, “komünistlik” tepesine yerleştirerek herkesi küçümsemenin, ancak gerçek hayatta ciddi bir karşılığı olmamanın ve ülke siyasetini etkileyememenin elbette cesaretle analiz edilmesi gerekiyordu ve hâlâ da gerekiyor.
Türkiye solu bugün de cılız ve bünyesindeki hastalıkları gidermek yerine, büyük bir keyifle virüslerin tadını çıkarmakla meşgul.Kendi aralarında bölünmeleri, bitmeyen kavga gürültüleri de bunun bir parçası.
Bana kalırsa Türkiye solunun son dönemdeki en önemli kırılmalarından biri olan “Yetmez Ama Evetçiler” ile “Ulusalcılar”kapışması ve bunun gerisindeki güçlü kin, siyaset dışı araçlarla da yorumlanmalı. Bu iki grubun bazı temsilcileri birbirlerine karşı öyle sözlerle ve yöntemlerle saldırıyorlar ki, sanırım, karşı çıktıklarını söyledikleri iktidardan çok daha fazla nefreti ve şiddeti her an birbirlerine karşı kusmaya hazırlar.

* * *
Herhalde solun etkili konum kazanabilmesinin yöntemlerinden biri de gerçeklerle yüzleşmekten korkmaması.
En başka kendi zaflarını görmesi.
İdeolojik, siyasi, örgütsel, tarihsel, her şeyi gözden geçirmeye hazır olması. Hiçbir konuya “dinsel dogma” gibi bakmaması. Değişime samimi olarak hazır olması.
Benim uzun süre Sovyetler’de yaşadığımı bilen bazı arkadaşlar, yanıma yaklaşıp uculca Stalin konusunu açıyorlar bazen.
“Evet, diyorlar, bazı hataları olmuştur mutlaka. Hayat bu! Savaş dönemi de çok zordu tabii. Ama öyle milyonlarca insanın ölümünden ve sürgününden onun sorumlu olduğu da bir uydurmadır, en azından burjuva abartmasıdır. Öyle değil mi, usta?..”
Sorularını tamamlamaları ile benim cevaba başlamam arasında geçen kısa sürede öylesine umutla ve heyecanla bakıyorlar ki bana... İstedikleri cevabı almayı o kadar şiddetle arzuluyorlar ki... Sözler boğazımda düğümleniyor.
Ama ben orada yaşadım gerçekten. Bu konu benim için “siyaset tartışması” veya “kitaptan bir bölüm” değil. Dedelerinin acılarını yaşayan, izini süren nice insan tanıdım. Siyasi rehabilitasyon, itibar iadesi komisyonlarının çalışmalarını izledim. Milyonların hayatı masadaydı.
İstedikleri cevabı veremem maalesef.
Stalinizmle baş edemeyen sol, işe yaramaz. Diktatörlük hangi söylemle olursa olursa olsun mutlaka reddedilmelidir. (Sevgili arkadaşım Yılmaz Murat Bilican’ın Kızıl Kmerler’in on binlerce insanı “komünist bir tarım toplumu” yaratmak için vahşice öldürüp topluca gömmesiyle ilgili son yazısını okuyun lütfen.)
Bir de ülkemizin malum sorunu olan “sürekli şişik egolar”, solda da durmadan rüzgârsız yelkenler açıp duruyor.
Herkes hep haklı. Galiba hepsi Türkiye’nin devlet başkanı, başbakanı, bakanı falan olmaya oynuyor kendi hayalinde. Aşağı kurtarmaz! Hani onlar da bugünün “en bilinçlileri” ya!..
Onlarca yıl boyunca yenilmiş, ama hep haklı!..
Böyle bir şey olabilir mi hiç?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025