Hasan Bülent KAHRAMAN
Dersim sadece Dersim olmaktan çıktı. Zaten bu derecede ağır, geniş ve kapsamlı bir tarihsel-toplumsal olayın sadece CHP-AK Parti tartışmasıyla sınırlı kalması düşünülemezdi. Olayların çapı hızla büyüyor ve önüne geleni içine, altına alan bir çığ halinde resmi tarih, toplumsal bellek, geçmişle yüzleşmek gibi daha dün denecek kadar kısa bir süre önce, 1989 sonrasında, Batı'nın yaşadığı bir "durumun" bizdeki tezahürüne dönüşüyor.
Bu rejimlerin ister sağdakileri olsun isterse soldakileri daima hızlı ve yoğun birmodernleşme öngörüyordu. Kalkınma, büyüme, teknolojinin toplumsallaşmış nimetlerinden faydalanma, orta sınıfın inşası gibi hamleler bu bürokratik, merkeziyetçi-devlet öncelikli rejimlerin meşruiyetini meydana getiriyordu.
Hepsinin altında Fransız Devrimi'nin temel kurgusu ve yöntemi vardı. Daima"devrimci radikalizm, şiddet ve terör"dü söz konusu olan "Kamu Güvenliği"(salut public) en önde gelen, en hassas konuydu. (Ah, şu gerine gerine "ben Jakobenim" diyenler, ah büyük cahiller...) Bütün bu rejimler polis devletianlayışıyla bütünleşmişti.
Söz konusu rejim önce 1956'da 20. Kongre'de gevşedi. Gulag Takımadaları'nı Soljenitsin, 1973'te yayınlayınca bitti. Uyanış, diriliş, ayağa kalkma derken son nokta 1989'da Berlin Duvarı yıkılınca koyuldu. Bu rejimlerin tamamı sert bir dalgayla 1990'ın ilk günlerinde tarumar oldu gitti.
Tümü bu yönetimler Tek Adam anlayışına dayanıyordu. Bu devletlerin tümünde bir kurucu baba (founding father) yer alıyordu. Bütün rejim onun etrafında düzenleniyordu. Toplumun rejimle uyuşumu hem polis kuvvetiyle hem de çok geniş bir sembol, mit, kült figür üstünden sağlanıyordu. Eğitim sistemi söz konusu uyumu, bütünleşmeyi sağlamanın en önemli, en işlevsel yoluydu.
Bu rejimler yıkıldı, gitti. Duvar aşağı indirildikten hemen sonra Doğu Avrupa ülkelerindeydim. Bilhassa Doğu Almanya'ya gitmek istemiştim. Her şey dehşet verici görünüyordu. Artık "eski" olmuş Doğu Almanya'da bindiğim trenlerde, metrolarda, otobüslerde gördüğüm "insan manzaraları" ürperticiydi. Yaşlıların suratına bakıyordum.
Bir ülkenin bir şehrinden zorla şerle koparılıp alınmış ve bambaşka bür kültürle bütünleştirilmiş bu Doğu Almanya'da, şu Berlin'in (eski) doğusunda yaşayan bu insanlar bir rejime doğmuş, onun "doğrularıyla" yetişmiş, bir ömrü onun içinde geçirmiş, ne kadarsa artık nimetlerinden istifade etmişlerdi ve şimdi inandıkları, güvendikleri her şey hem somut hem soyut olarak gözlerinin önünde eriyip gidiyordu. Bıçaklar açamıyordu ağızlarını. Karamsarlık, hüzün, korku karışımı ifadeleri şimdi bazı fotoğraf kitaplarında mevcut.
Dersim tartışmaları sırasında ve sonrasında CHP'nin tepkileri, toplumda bazı kesimlerin yaşadığı aynı korku, hüzün, karamsarlık duygusu bana bunları düşündürüyor. Kolay değildir bir rejimin sembolleri, mitleri ve kült figürleriyletartışmaya açılması, sonra da eski önemini yitirmesi, eriyip gitmesi. Geride tortu, telaş ve tepki bırakacaktır.
Modernleşmenin nimetlerini sayıp dökerek, rejimin doğrularını öne çıkararak, geçmişindeki doğruları ve iyileri öne sürerek bir şeyleri kurtarmaya çalışmak da bir yöntemdir. Ama sonuç vermez. Tekçi rejim gider. Çünkü, şu bittiğini söylediğim rejimlerin tamamı modernleştiricidir, doğrudur- başarıdır denen unsurlar modernleşmeyle ilgilidir ve gene bu rejimlerin bir teki özgürlükçü, demokrat değildir. Ve değişim daima kuru ve altyapıya dayalı bir modernleşmeden demokrasiye doğrudur.
Şunları bir de CHP anlasa...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024