Bu toplumun yarısı AKP’ye oy veriyor.

Ekonomide istikrar, duble yollar, sağlık hizmetleri, Erdoğan’ın karizması, muhalefetin zayıflığı vesaire vesaire...

Bütün bu haklı gerekçeler dışında iktidarın kendi seçmenine ısrarla anlattığı bir hâl daha var.

“Bize kumpas kuruyorlar.”

“İçeriden ve dışarıdan bizi devirmeye çalışan hainlerle dolu ortalık.”

“Seçimle geldik, darbeyle yollamak istiyorlar.”

“Biz gidersek eski devlet geri gelir.”

“Biz gidersek tekrar kadınların başörtüsünü çekiştirirler.”

“Cami talancısı kitleler Müslümanların varlığını tehdit ediyor.”...

Peki, iktidar kendisine karşı olan şer odaklarına karşı nasıl tedbir alıyor?

Cadı avı yapıyor.

Bankaları, şirketleri batırıyor.

Muhalif medyaya inanılmaz cezalar kesiyor.

İstihbarat kurumuna olağanüstü yetkiler veriyor.

Yargıya, polise, daha doğrusu tüm devlet kurumlarına partizan kadroları atıyor. Tam biat etmeyenleri terörist ilan ediyor.

Bu listeyi uzatmak mümkün ama anladınız işte. Aslında iktidar, ortalama demokrasilerde asla kabul edilemeyecek tüm eylemlerini, sürekli “meşru müdafaa” hâlinde olmanın hafifletici sebeplerine bağlıyor.

Üzerine bıçakla yürüyeni tabancayla vurmuş bir “mağdur”un bitmek bilmeyen hikâyesini dinleyip duruyoruz sanki.

Peki, bu “mağdur”un “meşru müdafaa”sı ne zaman son bulacak?

Her seçimi kazanıp, devletin her kademesini ele geçirdiği hâlde onun için üzülmemizi gerektirecek bu hâli ne zaman bitecek?

Her yazısını “bu güzel abiye bu yapılır mı be” temasıyla dokuyan “özgür” kalemlerin serzenişleri ne zaman susacak?

Galiba asla...

Emrindeki istihbaratın elde ettiği yetkilerle benim hastane raporlarımı yasal olarak aleyhimde kullanabilecek bir “mağdur” var ortada.

Memlekette artık hiçbir polisin, hiçbir savcının hakkında tahkikat yapmasının mümkün olamayacağı, adaletin hükmünden muaf koca bir siyasi hareketin sızlanışını dinliyoruz hep beraber.

Her devlet gibi bu devletin de asıl vatandaşını mağdur etmesi ihtimalini defterden silmiş durumdayız.

Durmadan vatandaş devletini mağdur edip duruyor sanki.

Topluma illa yeni bir mağduriyet sunulacaksa bulabildiğimiz en iyi fikir Hayrünnisa Gül’ün sitem dolu yüz ifadesi artık.

Koca devletin tek sahibi olma serüveninde, tarafsız olması gereken tüm kurumların ağa babasına dönüşmüş adamların ağlak söylemlerinden gına geldi hepimize.

“Mağdurun hakkını savunan aslan yürekli kahraman” edasıyla yıkama yağlama peşinde devlet gazetecilerinin pişkin tavırlarından midemiz bulanır hâle geldik.

Artık gerçeği beyan etmeye ne dersiniz?

“Biz devlet olduk arkadaş” deyiverin, olsun bitsin.

“Mutlak iktidarız, yanlış yapanı oyarız” deyin de rahatlayın işte.

Gücü sevdiniz, anladık.

Bu gücü kaybetmemek için her türlü yabaniliği yapabilirsiniz, anladık.

Bari biraz delikanlıca davranın.

Sahip olduğunuz konumun hakkını verin.

Devlet oldunuz, devlet gibi davranın.

Ağlamayın...

[email protected]

Twitter:@haykobagdat