İhsan DAĞI
AKP’nin ‘dış politika markajı’ndan çıkmak için ‘kurucu ayarlar’ doğru bir referans olabilir. Son yıllarda dış politikada görülen akıldışı uygulamaları kurucu ayarlarla kıyaslayan muhalifler, belki iktidardan ’bağımsız’ bir dış politika vizyonu geliştirebilirler.
Kurucu dış politikanın bana kalırsa en önemli ilkesi, ‘güç-hedef’ dengesidir. Bu, ülkenin mevcut kapasitesiyle ‘ulaşılabilir amaçlara’ yönelmesi, yani rasyonel bir dış politika izlenmesi anlamına gelir. İdeolojik körlük veya naif bir geçmiş özlemiyle ülkeyi maceraya sürüklemek, ‘kurucu ayarlar’da bulunabilir bir yaklaşım değildir.
Kurucu liderler ülkenin gücünü aşan işlere kalkışmadılar. Güçlerini ve güçlerinin sınırlarını doğru analiz ettiler. Dolayısıyla ‘sahip olduklarını’ riske atacak işlere girişmediler. Atatürk, Lozan imzalandığında daha 11 yıl önce elden çıkan doğduğu ve büyüdüğü Selanik’i yeniden almayı hayal etmedi, böyle bir hayalle kazanımları tehlikeye atmayı düşünmedi, çünkü dış politikanın kurucu ayarlarında hayal ve macera değil, ‘güç ve hedef’ uyumuna dayanan bir ‘akılcılık’ egemendi.
Son yıllarda bu ilkeden eser kalmadığı aşikar. Özellikle Arap Baharı’ndan itibaren iktidar dış politikada rotasını tamamen şaşırdı. Mursi’yle beraber bölgede rejim değiştirme, hegemonya kurma hayallerine kapıldılar. Demokrasi, refah ve insan kaynakları gibi ‘yumuşak gücü‘ne dayanmak yerine fiili güç kullanarak etraflarına ‘nizam vermeye’ kalkıştılar. Sonuçta Mursi gitti, Esad kaldı. Ardından da bölgede kavga etmedik kimse bırakmadılar. Rasyonaliteden yoksun, ülkenin kapasitesine değil hayallerine göre dış politika yapan bir yönetim, bölgedeki ‘yumuşak gücünü’ de kaybetti, yalnızlaştı.
AKP sonrası ‘büyük barış’ dönemi başlayacak: işbirliği ve diplomasiye dayanan bir büyük barış. İşbirliği barış getirir, barış da ekonomik büyüme ve refah için uygun bir zemin. Eğer kurucu ayarlara dönülecekse, işbirliği ve barış paradigmasına geçiş elzem. Dahası, AKP sonrası iktidar karşı karşıya kalacağı devasa ekonomik problemleri yenmek için de dış politikada ‘barış ve işbirliği’ anlayışına dönmek zorunda. ‘Yurtta barış’ ve refah için dünya ile barışçıl yeni bir ilişki biçimi kaçınılmaz.
Ancak sorun şu; AKP’nin hayal satan, önüne gelenle kavgaya hazır, revizyonist ve maceracı dış politikasını bir kısım muhalefet sözcüsü ve seçmeni de satın almış durumda. Etrafta bayrak sallayarak hamaset yapmayı dış politika sananlarla ‘kurucu ayarlar’a nasıl dönülecek? Muhalifler heyecan ve hamaset yerine ‘makul’e hazır mı?
Bir başka önemli ‘kurucu ayar’, dış politikayı ‘içerinin inşası’ önceliğine bağlamaktır. Kurucu liderler, dış politikanın sorun çıkaran, düşman yaratan, düşmanları birleştiren bir alan olmasına izin vermediler. Zamana ve barışa ihtiyacı vardı ülkenin. Memleketin imarı, yoksulluğun yenilmesi, eğitimin yaygınlaştırılması, devletin ve rejimin inşası için barış gerekiyordu. Savaştıkları Yunan hükümetiyle de barış yaptılar hemen, Anadolu’yu ve İstanbul’u işgale gelen Avrupalı güçlerle de. Çatışma ve gerginliği sürdürmek değildi dertleri, modern bir ulus ve devlet inşa etmekti.
Kurucu ayarlara bu bağlamda da dönüş mümkün ve gerekli. Ülkenin kurumları ve değerleriyle yeniden inşası gerekiyor. Öncelik, yeniden memleketin imarı, kurumların inşası, yoksulluğun yenilmesi. Bunun için barışa ihtiyaç var içte ve dışta. Düşmanlık yerini dostluğa, çatışma diplomasiye bırakmalı. Peki, hazır mı muhalif çevreler sürekli bir güvensizlik üreten ‘dört yanımız düşmanlarla çevrili’ anlatısına son vermeye, ‘Türkün Türkten başka dostu yoktur’ söylemiyle yüzleşmeye? Hazırlarsa, kurucu ayarlara dönüş mümkün…
Kurucu ayarların bir başka esaslı ilkesi, Ortadoğu’daki çatışmalara taraf ve müdahil olmamaktır. Bu ‘altın ilke’yi görmezden gelip, onu basit bir ‘Arap karşıtlığı’ olarak anlayanlar, bölgedeki neredeyse tüm ülkeleri ‘Türkiye karşıtlığı’ ekseninde bir araya getirdi son yıllarda. Türkiye bir yandan Ortadoğu’da yalnızlaşırken öte yandan ‘Ortadoğululaştı’ da.
Kurucu ayarlara dönmeye niyetli muhalifler, Suriye’deki Türk askerlerinin derhal ülke sınırlarına çekilmesini de istiyorlar mı? Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da, Somali’de bulunan Türk askerlerinin ‘eve dönmesine’ ne diyorlar? Ortadoğululaştığından yakındıkları ülkelerinin yeniden ‘Batılılaşması’ gerektiğine inanıyorlar mı? Cevapları, ‘evet’se kurucu ayarlara dönülür. Peki, ‘evet’ mi?
Batı’ya ve Batı’nın destek verdiklerine karşı savaştı kurucu liderler ama Batı’yı siyasal, kurumsal ve hatta kültürel bir yöneliş olarak da ‘inkılab’ın ana ekseni yaptılar. Ne Batılı ülkelere ne Batı kurumlarına ve siyasal değerlerine sırtlarını döndüler. Yeni cumhuriyet Batılı siyasal kurumlar, fikirler ve değerler üzerine kuruldu. Ne Kuzey’e öykündüler ne Doğu’ya. İnkılapların bir listesini yapın görürsünüz kurucu liderlerin ilham kaynağını.
Muhalif kesimler gerçekten hazır mı ‘kurucu ayarlar’a dönmeye? AKP kadar, hatta AKP’den daha hızlı ‘Batı karşıtlığı’ yaparak kurucu ayarlara dönmek nasıl mümkün olacak?
Nasıl bilmiyorum ama mümkün olmalı. Zihniyeti ve kurumlarıyla giderek Ortadoğululaşan bu ülkenin yeniden modern, rasyonel ve evrensel kurumlar, ilkeler ve değerlerle inşası gerekiyor. AKP’nin her şeyine itiraz eden muhaliflerin, İslamcı kimlik üretiminin bir mekanizması olan ‘Batı düşmanlığı’na sahip çıkmaları büyük bir çelişki. Batılı siyasal değerlerin ve kurumların yeniden inşa edilmediği bir Türkiye’de ne demokrasi ve hukuk devleti kurulabilir ne de refah üretilebilir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023