Kurtuluş TAYİZ
New York’ta Dünya Ticaret Merkezi binalarına yapılan saldırının üzerinden 10 yıl geçti. Yanan İkiz Kulelerin birbiri ardına yıkılışı ise hâlâ hafızalardadır. Üç bin insanın feci şekilde ölümüne yol açan bu saldırının etkileri büyük oldu. ABD, Afganistan ve Irak’a müdahale etti. Sonuçları bugüne kadar süregelen o saldırıların emrini veren isim Usame Bin Ladin ise iki gün önce Pakistan’da düzenlenen bir baskında öldürüldü.
11 Eylül saldırılarından sonra kuşkusuz en çok tartışılan tezlerin başında “medeniyetler çatışması” geliyordu. Saldırıların şokunu yansıtan bu tez her ne kadar dünyadaki “yeni durumu” açıklamaya çalışıyor gibi görünse de aslında özgüveni sarsılan Amerikan toplumuna saldırgan bir savunma doktrini öneriyordu.
Amerikan yöneticileri ve Batılı devletler tarafından bu tezin ne kadar benimsenip benimsenmediği bir tarafa; Doğu’da hükümetler ve Müslüman toplum, Amerika ve müttefiklerinin askerî varlığını hep bu tezle açıklamaya çalıştı.
Bunun için olsa gerek ABD başkanları da her fırsatta, “Dinlerle savaşmıyoruz” açıklamasını yapma gereğini duydu. Liderler bunu kanıtlamak için zaman zaman üç dinin temsilcileriyle biraraya gelip dünyaya ortak barış mesajları gönderdiler. Usame Bin Ladin’in öldüğü haberini duyurmak için kameraların karşısına geçtiğinde ABD Başkanı Obama, sözlerini yine “İslam ile savaşmıyoruz” diyerek bitirdi.
ABD ve Batılı devletlerin 11 Eylül’den sonra güvenlik ve savunma politikalarını “medeniyetler çatışması” tezi üzerine inşa ettiklerini iddia etmek zor. Ancak bu, özellikle Batı’da değişik dinlerden ve kültürlerden gelen nüfusa karşı saldırı ve önyargıların arttığı gerçeğini değiştirmiyor.
11 Eylül saldırılarının ortaya çıkardığı bu gerilim, insanların daha fazla kendi aidiyetlerine, kültürlerine sarılmasına yol açtı. Dışa karşı mesafeli ve savunmacı olan bu tutum, içe karşı da bir o kadar korumacı eğilim gösterdi.
Yani 11 Eylül, medeniyetlerin savaştığı yeni bir yüzyıl doğurmadı ama medeniyetler arasında önyargıların daha fazla artmasına neden oldu; kültürler arasındaki çizgilerin tekrar kalın hatlarla çizilmesiyle sonuçlandı.
Fakat 11 Eylül saldırılarının izlerinin silinmesinde geçen 10 yılda önemli mesafe alındı. Bunda ABD’de demokratların adayı Obama’nın işbaşına gelmesinin, Neo-Con’ların ise iktidardan uzaklaşmasının payı var. Bu noktada Usame Bin Ladin’in öldürülmesi, “medeniyetler çatışması” olarak nitelenen bir dönemin bittiğinin tescili anlamına geliyor.
Zira 11 Eylül’den sonra Doğu’daki despotik rejimleri devirmeyi görev edinen ABD’nin artık geçerli bahanesi kalmamıştı; bu toplumlar bir süredir kendi rejimlerini zaten kendileri yenilemeye başlamıştı.
11 Eylül saldırıları Türkiye’yi de yakından etkilemişti. İstanbul, El Kaide saldırılarının hedefi olmuştu. Türkiye belki de şanslıydı; PKK bu sürede şiddete bir süreliğine de olsa ara verdi. El Kaide saldırıları uluslararası toplumu, terör ve şiddet saldırılarıyla ünlenmiş örgütlere karşı da birleştirmişti. Ancak Türkiye, o şansı tepti; bu rüzgârın etkisiyle silah bırakmaktan yana olan PKK’nın teslim olmasını bekleyip örgütü kaderine terk etti. Hükümet, 11 Eylül’ün doğurduğu rüzgârla PKK ve benzer örgütlerin artık sonunun geldiğini öngörerek, Kürt sorunu için de çaba sarf etme gereği duymadı. Durum ortada; çözülmeyen Kürt sorunu PKK’yı daha da büyüttü ve Türkiye’yi de içinden çıkılmaz zor seçeneklerle karşı karşıya bıraktı. Peki, şimdi hükümetin tavrı ne olacak? Yine “Terörün sonu yok, gelin teslim olun...” sözlerini duyar gibiyim. Umarım 10 yıl önce olduğu gibi yine kolaycılığa kaçılmaz, Kürt sorununun kendi kendine çözülmesi beklenmez; bu durumdan istifade edip Kürt sorununda yeniden askerî seçeneklere dönülmez. Çünkü adı üzerinde; Kürt sorunu, herhangi birini öldürerek ortadan kaldırılabilecek, çözülebilecek bir sorun değil. Aksine bu sorun etnik bir sorun ve her bir ölüm, bu sorunun büyümesine neden oluyor.
Aslında Türkiye’de devlet aklının nasıl çalıştığı biliniyor; hükümetler Kürt politikasını uluslararası ilişkiler elverdikçe, destekledikçe bu sorunu bastırmak ve çözmemek üzerine kuruyorlar. Devlet aklının bugün de farklı çalışacağını gösteren güçlü işaretler yok. Ama Ankara’nın benim gibi düşünenleri şaşırtabilmesi için bolca zamanı var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019