Levent Gültekin
Ekrem İmamoğlu sadece bir partinin belediye başkanı olsaydı yapıp ettikleri, kendisini ve partisini bağlardı.
Fakat ülkedeki siyasi tablo Ekrem İmamoğlu’na bütün bir muhalefet adına farklı bir misyon yükledi.
Yani mevcut iktidarın demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten, çoğulculuktan, hukuktan, şeffaflıktan uzak politikaları ve nihayetinde rejim değişikliği, hem ülkeyi tahrip etti hem de siyaset zeminini yok etti. Toplumun önemli bir kesiminde ülke adına ciddi endişelerin oluşmasına neden oldu.
Bu endişe neticesinde de her seçim adeta bir referanduma dönüşüyor.
Son İstanbul seçimleri de bir anlamda muhalefet bloğu ile iktidar arasında referandum havasında geçti ve bu referandumun kazananı da muhalefet bloğu oldu.
Muhalefet dediğimizde şartların gereği bir partiden bahsetmiyoruz.
CHP’lisi de var HDP’lisi de, İyi Partilisi de var gidişattan endişe duyan AK Partilisi de.
Partili olan da var hiçbir partiye yakınlık duymayan insanlar da var.
İstanbul seçimleri işte bu muhalefet bloğunun başarısıydı.
Bu başarının arkasında herkesin emeği var.
Bedelini hapislerle ödeyen yazarların, aydınların, işinden, ekmeğinden olan akademisyenlerin, şehir şehir dolaşan aydınların, partili partisiz, sırf ülkesi için bir şey yapma motivasyonuyla gecesini gündüzüne katan kadınların, gençlerin, kimisi parasıyla, kimisi bilgisiyle, kimisi zamanıyla yıllardır ülkedeki gidişatı topluma anlatmaya çalışan binlerce isimsiz kahramanın emeği var.
İşte bu yıllara dayalı birikim, Ekrem İmamoğlu’nun sağlıklı bir seçim stratejisi izlemesi, süreci doğru yönetmesi sonucu farklı kesimlerden insanların bir araya gelmesine ve nihayetinde muhalefet adına bir kazanıma dönüştü.
Bu kazanımın yarattığı bir umut var.
Heyecan var. Enerji var. Oluşan ‘Bir şeyler değişebilir’, ‘İyi şeyler yapabiliriz’ duygusu var.
Ekrem İmamoğlu konumu gereği bir anlamda bu umudu, bu heyecanı, bu enerjiyi temsil ediyor.
Hal buyken onun başarısızlığı bir anlamda muhalefet bloğunun, yani demokrasi, eşitlik, adalet, özgürlük gibi değerler için mücadele edenlerin başarısızlığı olacak.
Bundan dolayı Ekrem İmamoğlu ile alakalı farklı kesimlerde giderek artan bir endişe gözlemliyorum.
Bazı sözlerinin ve davranışlarının, izlediği bazı politikaların, yaptığı veyahut yapmadığı işlerin neden olduğu bir endişe var.
Tam olarak neyi kastediyorum.
Madde madde açıklayayım.
1- Cumhurbaşkanı olma hevesi İstanbul büyükşehir belediye başkanlığındaki sorumluluğunu hafife almasına neden oluyor.
Ekrem İmamoğlu vakti geldiğinde elbette cumhurbaşkanı adayı olabilir. Buna kimsenin söyleyeceği bir söz olamaz.
Fakat bugünden bu hevesle hareket etmesi, bu amacına matuf olarak sıklıkla şehir dışı seyahatlere çıkması, ülkede her alanda ağır bir tahribat, adaletsizlik, acı, hüzün varken popülaritesini diri tutmak için bütün konserlere katılması, en sıkıntılı anlarda bile tatillerinden ödün vermemesi, ülkede her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir tablo çizmesine neden oluyor. Neticesinde ülkedeki durumun vahametini tam olarak kavrayamadığına dair ciddi bir endişe oluşuyor.
Halbuki yapması gereken İstanbul belediyesine odaklanmak, ciddi, göz doldurur işler yapmak, gecesini gündüzüne katıp farkındalık yaratmak ve yönetim anlayışıyla, yaptığı işlerle, benimsediği politikayla yepyeni bir siyaset anlayışı ortaya koymak.
Buradan elde edilecek bir başarının hem muhalefet bloğunu güçlendireceği hem de kendisini cumhurbaşkanlığı adaylığına taşıyacağını görmesi gerekiyor.
Fakat farklı kesimlerin telkiniyle zihnine yerleşen cumhurbaşkanlığı adaylığını mevcut görevinin ve sorumluluğunun da önüne koyması ’Başarısız olacak’ endişelerinin de artmasına neden oluyor.
2- Popülizme teslim olması.
Gerçekçi, sahici, net, elle tutulur, gözle görülür icraatlar yerine toplumun farklı kesimlerinin duygularını okşayacak söz ve davranışlara ağırlık vermesi.
Mesela Mansur Yavaş daha çok somut icraatlarıyla anılırken Erkem İmamoğlu ne yazık ki daha çok farklı kesimleri memnun edecek söz ve davranışlarla, o kesimlerin hoşuna gidecek sembollere vurgu yapmasıyla gündem oluyor.
Popülist siyaset anlayışının ülke için zararlı olduğu bilinen bir gerçek. Dahası ülke sorunlarını çözmeyeceği gibi bir süre sonra seçmeni de bıktıracağı ortada.
Bu siyaset tarzının bir süre sonra ciddi bir başarısızlık getireceği endişesi var.
3- Tayyip Erdoğan ve iktidar mensupları ile iyi geçinme çabası.
Ekrem İmamoğlu’nun seçimdeki başarısının temelinde kuşkusuz AK Parti seçmenine yönelik kullandığı üslubun, benimsediği tarzın, nihayetinde onlardan aldığı desteğin, büyük etkisi var.
Fakat Tayyip Erdoğan’la iyi geçinmek ile AK Parti seçmeniyle iyi geçinmek aynı şey değil.
Kaldı ki Erdoğan’la iyi geçinmek ile kavga etmek arasında da büyük bir alan var.
Kimseyle kavga etmeden işini yapmaya odaklanmak yerine enerjisini iktidarla diyalog kurmaya harcıyor.
Diğer taraftan ülkede demokrasi askıya alınmış, hukuk rafa kaldırılmış, özgürlükler kısıtlanmış, rejim değişmiş, yüzlerce aydın, yazar, hapislerde çürürken, eğitimde, ekonomide, dış politikada… Ülkede her alanda ciddi bir tahribat varken bütün bunlar yokmuş, her şey normalmiş, bütün bunların sorumlusu Erdoğan değilmiş gibi davranması dahası ‘Bana iş yaptırmazlar’ korkusuyla iyi geçinmek adına Erdoğan’ın konumunu, politikalarını meşrulaştırıcı, güçlendirici bir yaklaşım içinde olduğunu fark etmemesi… Bütün bunlar muhalefet bloğunda “Biz neyin mücadelesini veriyoruz?” sorusunun sorulmasına neden oluyor.
Halbuki İmamoğlu’nun Erdoğan ile değil Erdoğan’ın İmamoğlu ile iyi geçinmeye ihtiyacı var.
Çünkü engellenmiş, eli kolu bağlanmış bir belediye başkanlığı görüntüsü en çok Erdoğan’ın başını ağrıtacak bir görüntü.
Mesele sadece Erdoğan da değil. Bir gün önce kendisine “Onu pejmürde ederiz” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ertesi gün sarmaş dolaş, gülücükler eşliğinde poz vermesi dahası iktidarın yolsuzluklarının sembol ismi Cengiz İnşaat’ın sahibini holding binasında ziyaret etmesi…
İlke, değer, tavır, duruş… Hangi konuda ne kadar hassas olunduğuna dair ciddi endişelerin oluşmasına neden oluyor.
4- Diğer bir endişe nedeni de Erkem İmamoğlu’nun seçtiği çalışma arkadaşları ve onlara yüklediği sorumlulukların fazlalığı.
İktidarı en çok eleştirdiğimiz konuların başında kontrolünde olan makamları arpalığa dönüştürmüş olması var.
Yani aynı isimleri farklı şirketlerde farklı görevlere atayarak birden çok maaş almalarını sağlaması.
Ne yazık ki Ekrem İmamoğlu da bu sorunlu gelenek konusunda yeterince hassas davranmıyor.
Danışmanlarını, yakın çalışma arkadaşlarını, belediyenin birkaç şirketinde aynı anda yönetim kurulu başkanı veyahut yönetim kurulu üyesi yapması, dar bir kadroya birden çok maaş bağlanması.
Diğer taraftan iktidarın kendisine yönelik dışlayıcı tavrından dolayı çıkan krizleri yönetememesi, dahası iktidarın elindeki medya gücüyle bu krizleri fırsata çevirmesi… Bütün bunlar, endişenin artmasına neden oluyor.
Tekrar edeyim: Ekrem İmamoğlu önemli bir pozisyonda ve önemli bir misyonu var.
Sadece bir belediye başkanı değil.
Yukarıda da dediğim gibi muhalefet bloğu adına oluşan umudun, heyecanın sembol ismi.
Onun başarısızlığı hepimizin başarısızlığı olacak.
Bundan dolayı en çok dikkat etmesi, en sağlam, en sağlıklı, net, görünür işler yapması, popülizmden uzak durması, farkındalık yaratması, dahası değerlere, ilkelere dayalı doğru politikalar yürütmesi, ülkenin geleceği için elzem.
Esasında hepimizin bu süreçte dikkatli olması, doğru üslup ve tutum benimsemesi, bu umuda gölge düşürecek yaklaşımlardan, davranışlardan, söz ve eylemlerden özenle kaçınması gerekiyor.
Çünkü hiçbirimizin milyonların emeğiyle oluşan bu umuda gölge düşürmeye hakkı yok.
Hiçbirimizin kendi kişisel çıkarı, hırsı için bu birikimi, bu heyecanı heba etmeye hakkı yok.
Fakat, yine de en büyük sorumluluk Ekrem İmamoğlu’na düşüyor.
O yüzden daha dikkatli, daha sağlıklı, daha sahici politikalara ve ilkeli bir duruşa ihtiyacı var.
Aksi durumda bunca emek, bunca çaba, nihayetinde oluşan bu umut, heba olacak.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023