Liberal Düşünce Topluluğu'nun Ankara Gordion Otel'inde düzenlediği "Türkiye'nin Demokratikleşmesi ve Alevi Talepleri" paneli son beş yılda yarım kalan Alevi açılımını hatırlatmak açısından önemli bir girişimdi.

Liberal Düşünce Topluluğu paneline Alevi meselesi konusunda sözü olan ve bir çözüm bulunması gerektiğini söyleyen Prof. Dr.

Berat Özipek, Yard.

Doç. Dr Rıza Yıldırım ve Doç.Dr. Hasan Yücel Başdemir panelist olarak, Mustafa Timisi, Doğan Barmek, Atilla Yayla, Gülay Göktürk, Dr. Murat Yılmaz, AK Parti MKYK Üyesi Mazhar Bağlı ve Şenol Kaluç gibi çok sayıda siyaset, sivil toplum ve üniversite dünyasından isimler de tartışmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Berat Özipek çözüm yolunun daha başında olduğumuzu belirterek bu alanda atılacak en önemli adımın özgürlükçü bir düzenleme yapmak olduğunu söyledi ve ekledi: "Diyanet İşleri Başkanlığı tasfiye edilmeli... Adil çözüm, devlete bağlı din sisteminden vazgeçmek, bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı'na devlet içinde yer vermemektir." Panelde. Çalıştay sonrası sorunun nerede kilitlendiğinden, eğitim meselesine, cemevlerinin işlevinden, Alevilerin siyasetle ilişkisine kadar birçok konu ele alındı.

Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir'in şu tespiti Aleviliğin bugünkü durumunu anlatmak açısından çarpıcıydı: "Alevi kimliği bir dönüşüm içinde.

Modern bir Alevilik inşa ediliyor. İki temel soru var; Oluşacak kent Aleviliğinin devletle ilişkisi nasıl olacak? Ve modern kenti Aleviliği gelişirken Sünnilikle yapıcı diyalog kurabilecek niteliklere sahip olacak mı?" Alevilerdeki eğilimin modernleşme yönünde olduğu kesin. Ancak bu kimliğin siyaset arenasına çıkmasında farklı etkenler de var.

O etkenlerin başında da, son 20 yılda Alevi meselesine "derin devlet"in ve bugün ortaya çıkan "paralel yapı"nın bir proje olarak bakması geliyor. Ali Kenanoğlu şöyle diyordu: "Devletin Alevi toplumunu kontrol altında tutmak için cemevlerini gündemde tutması doğrudur ama cemevleri gerçeği de sadece bundan ibaret değildir."

Su TV'nin eski sahibi işadamı, siyasetçi Yalçın Özdemir ise cemevleri projesinin Almanya'da pişirildiğini belirtiyor ve şöyle diyordu: "Derin devlet, Alevilerle Kürtlerin yan yana gelmemesi için elinden geleni yaptı.

Esas mesele de Kürt sorununu çözdürmemektir.

Şimdi Kürt meselesinin önüne Türkçü bir Aleviliği çıkartmak istiyorlar.

Cami cemevi projesi bu çabanın bir ürünü. Bugün Ankara Tuzluçayır'da paralel bir cami-cemevi meselemiz var."

Dr. Murat Yılmaz da bu yaklaşıma destek verdi: "Bana göre de cami-cemevi projesi hiç masum bir proje değil..." Doğrusu o projeye destek verenlerden biri olarak Alevi meselesiyle ilgili tartışmaları izlerken çok şey öğrendim ama çok da şaşırdım...

Şaşırdım çünkü bazen olayların sadece görünen yüzüyle yetiniyoruz. Oysa asıl sır arka planda... Bugün o arka planları daha net gören AK Parti'nin, başta Alevi meselesi olmak üzere yarım kalan bütün sorunları çözmek için yeni bir demokrasi hamlesi başlatması gerekiyor.

'İşkence bir insanlık suçudur'

 Birkaç gün önce "Suriye'de insanlık suçu" başlıklı yazımda CHP'nin tavrını CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın açıklamaları üzerinden eleştirdim. Toprak, alıntıladığım sözlerinin tamamını yansıtmadığını belirten bir yanıt gönderdi. Biraz kısaltarak yayınlıyorum:

"Birincisi, Katar tarafından böyle bir şeyi sponsorlukla yapmasını manidar bulurum. Ama şunu da ilave etmek isterim. İşkence nerede olursa olsun bu bir insanlık suçudur, bu insanlık suçunu kim işlemiş olursa olsun bunun karşısında oluruz. Suriye'de kirli bir savaş var. Böylesi bir ortamda kimin ne yaptığını bilmeniz mümkün değil. Ancak ilkesel boyutta olaya bakar ve o çerçevede kendi tavrınızı ortaya koyarsınız."