Mehmet Ocaktan
“Müslüman elinden ve dilinden bütün insanların salim kaldığı kimsedir.” Eminim çoğumuz bu hadisi duymuşuzdur, çoğu kez imamlar vaazlarında, hutbelerde bu hadisi tekrar tekrar okumaktadırlar. Günümüzün ifadesiyle söylemek gerekirse, kendisini dindar olarak tanımlayan insanlar, bu hadisin İslam’ın en önemli esaslarından birisi olduğunu bilirler.
Dolayısıyla dindarlar yaşadıkları toplumda insanların güvendiği ve emin olduğu kişiler olmak durumundadırlar. Ve biliyoruz ki Hz. Peygamberin en önemli vasıflarından birisi onun güvenilir yani Muhammedü’l-emin olmasıdır.
Ama ne yazık ki bu meziyetin, günümüzün dindarları için hiçbir kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Bugün siyasetten toplumsal hayata, ticaretten günlük insani ilişkilere kadar her alanda müthiş bir ahlaki erozyonla karşı karşıyayız. Elbette ahlaki ilkeler sadece dindarlar için geçerli değildir, insani erdemleri önemseyen herkesin hassasiyet göstermesi gereken en temel hasletler ahlaki ilkelerdir.
Ancak İslam’ın evrensel mesajını hayatının mihveri yapması gereken dindarlar için ahlaki ilkeler bir amentü niteliği taşımaktadır. Hal böyleyken günümüz dindarlarının ahlaki savrulmalarını izah etmek ne yazık ki mümkün değildir.
Lafı hiç dolandırmadan söyleyelim, eğer kendileri için gerekli değilse bugünün dindarları için insan hakları ve özgürlükler önemli değildir.
Eğer kendileri haksızlığa uğramıyorlarsa hak-hukuk ve adalet gibi değerlere hiç ihtiyaç yoktur.
Eğer bir iktidar mücadelesinde ihtiyaçları varsa, geçici süre için demokrasinin unsuru olan seçim sistemi “milletin iradesidir”, ihtiyaçları bittiğinde ise ‘kazanımlar demokrasiye feda edilmeyecek kadar’ önemlidir. Mesela seçimleri biz kazanıyorsak, demokrasi vazgeçilmez bir enstrümandır, başkaları kazanıyorsa “bekamızı demokrasiye feda etmeyelim’ kuralı geçerlidir. Yani bizim mahallenin işleri yoluna girene kadar demokrasiye devam...
Böyle bir Müslüman ahlakı olabilir mi?
Yeri geldiğinde doğruluğu ve güvenilir olmasıyla övündükleri Hz. Peygamberin ahlak anlayışının dindarlar için bir anlam ifade etmediğini söyleyebilir miyiz? Hz. Peygamber diyor ki: “Benim saçımı ağartan bir sure var.” Nedir o sure? “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”
Maalesef giderek dünyevileşen, kendilerini hiçbir ahlaki ilke ve kuralla bağlı görmeyen Müslüman dünyanın insanları, dini iktidar mücadeleleri ve kişisel çıkarları için kullanmayı bir hak olarak görmektedirler.
***
Bir an için duralım, tek tek kendi içimizde ahlaki bir muhasebe yapalım ve soralım; dini böylesine araçsallaştıran, siyaset ve kişisel işlerinde adeta bir sponsorluk unsuru olarak kullanan dindarların günümüz insanına İslam adına söyleyebileceği bir söz olabilir mi?
Bugün dindar camianın sayısız negatif örneklerle sergilediği fotoğrafı gören insanlar bize dönüp deseler ki:
Dindarlar başkalarının haklarına riayet etmezler, İslam’ın en büyük meziyeti olan ahlaklı olmayı önemsemezler.
Hukuka, adalete, liyakate önem vermezler, şefkatli ve merhametli değildirler.
Eşitliğe, şeffaflığa, hesap verilebilirliğe dayalı bir yönetim anlayışına inanmazlar.
Temel insan haklarının korunması, insan/kul hakkının gözetilmesi konusunda yeterli hassasiyete sahip değildirler.
Üzülerek belirtmek gerekiyor ki bu ifadeler karşısında mahcubiyet hissetmeden verebilecek bir cevabımız yok. Kalbimizin sesini dinleyerek açık yüreklilikle diyebiliyor muyuz: Evet dindarlar ahlaklıdır, merhametlidir, onların iktidarında herkes kendini güvende hisseder, insan haklarını vazgeçilmez kabul ederler, özgürlüklerin kullanılmasında herkesin eşit haklara sahip olduğuna inanırlar, çünkü hukuka riayet etmeyi, adaletli olmayı emreden bir dinin mensuplarıdırlar.
Eğer göğsümüzü gere gere bunları söyleyemiyorsak, gerisi hikaye...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025