Mehmet Ocaktan
Tarihin ilk çağlarından bu yana insanın fıtratında var olan en tabii hakları konusunda farklı değerlendirmeler, tartışmalar yapılmış, zaman zaman bu hakların üzerinde baskılar oluşturulmuştur. Hatta öyle ki, tarihsel süreç içinde krallar, sultanlar yönetme yetkisini doğrudan Allah’tan aldıklarını iddia ederek insanları kandırmak için nice inceliklere ve safsatalara bile baş vurmaktan çekinmemişlerdir ama hiçbir zaman insanın ebedi haklarını yok edememişlerdir.
Thomas Paine “İnsan Hakları” kitabında şöyle diyor: “Bir vakitler krallar ölüm döşeklerinde vasiyet ile taçlarını başkalarına verir, halkı da, tıpkı sığır sürüsü gibi, tayin ettikleri herhangi bir halefe devrederlerdi.
... Kof bir gururla, yaşayanlara mezar ardından da hükmedebileceğini sanmak, istibdatların en gülüncü ve en küstahıdır. İnsanın insan üzerinde mülkiyet hakkı yoktur; bunun gibi hiçbir neslin de gelecek kuşaklar üzerinde tasarruf hakkı yoktur.” (1)
Çünkü tabii haklar, insanın fıtratında var olan haklardır. Ve insan, başkalarının haklarına zarar vermemek kaydıyla bütün fikri ve zihni planda bu haklarını kullanmakta özgürdür. Dolayısıyla iktidarların, bireyin kullanma yetkisine haiz olduğu tabii haklara tecavüz etme hakkı yoktur. Ancak tarihin bize gösterdiği bir gerçek var ki, krallar, sultanlar yani iktidar erki işlerine gelen her vasıtayı kullanarak ve de hileyi kuvvete katarak “ilahi hak” adı altında bir put çıkarmışlar ve sanki insanlar bir sürüymüş gibi onlara hükmetmeye kalkmışlardır.
Oysa modern demokratik toplumlarda esas olan, egemenliğin daima halkta olmasıdır. Demokratik sistemin sürdürülebilir olması için ise olmazsa olmaz kural “kuvvetler ayrılığı”dır. Paine göre özgür bir ülke, kişiler tarafından değil, doğal hakları garanti altına alan, bu anlamda adil olan yasalar tarafından yönetilmelidir. Çünkü evrensel anlamda hukuk, içine doğduğumuz ortamdan, ülkelerden bağımsız kıstaslar içermek durumundadır. Bu kıstaslara aklımız, adalet duygumuz ve vicdanımız olduğu, düşünebildiğimiz için sahibiz ve meşruiyetin kıstasları da eşit hak ve özgürlüklerin herkese her zaman sağlanıp sağlanmadığındadır. Bunun sağlaması, gene adaletin en ‘kadim’ tanımı olan ve kutsal adaletin bütün kitapların istisnasız hepsinde adı geçen “Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” kuralıdır. Herkesin kendisine yapılmasını istemediğinin en net ve somut ifadesi canına, özgürlüklerine, sahip olduklarına el konulması, bu hakların ihlal edilmesidir. (2)
Özellikle belirtmek gerekiyor ki, yüzyıllar içinde krallıkların, sultanlıkların, padişahlıkların hakim olduğu dönemlerdeki istibdat yönetimlerine karşı verilen mücadeleler, yaşanan derin kırılmalar sonucunda oluşan tecrübeler insan hakları ve adalet anlayışının gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Sadece Amerika ve Fransız ihtilalleriyle ortaya çıkan insan hakları alanındaki şu değerler bile başlı başına önemli bir kazanımdır:
1-Hakları bakımından insanlar hür ve eşit doğarlar ve hep öyle yaşarlar. Onun için, vatandaşlar arasında medeni farklar ancak kamu yararı esasına dayanabilir.
2-Her siyasi topluluğun gayesi, insanın doğal ve vazgeçilmez haklarının korunmasıdır. Bu haklar hürriyet, milliyet, güvenlik ve zulme karşı direnmedir.
3-Her türlü egemenliğin temeli ve kaynağı millettir. Hiçbir kişi veya zümre, kaynağını açıkça milletten almayan hiçbir yetkiye hak iddia edemez.
Evet insan hakları, demokratik meşruiyet ve adalet kavramı konusunda önemli mesafeler alınmıştır. Ancak anayasal demokrasi fikrinin doğmasının üzerinden üç yüz yıl geçmesine, eşit haklar ve özgürlüklere dayalı vatandaşlık ilkesinin çağdaş anayasalara girmiş olmasına rağmen, yaşadığımız yüzyılda eski despotik dönemleri çağrıştıran popülist rüzgarların esmesi ve bir bakıma fiili monarşilerin uç vermesi düşündürücüdür.
1-Thomas Paine, İnsan hakları, s.44-45
2-Doç. Dr. Ayşen Candaş, İnsan Hakları önsözü, s.17
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025