Mehmet TIRAŞ

DEVLET-BİREY-TOPLUM(7)
23.10.2023
529

            “Yeni Demokrasi Hareketi”

YDH,yıllarca ülkenin müzminleşen toplumsal sorunlarının “Anatomisini” çıkartarak siyasetin   gündemine taşıyordu:

1-Devletin demokratikleşmesi ve hukukun evrensel ilkeleriyle yönetilmesi toplumun her kesimini kucaklamasını…

2-Cumhuriyetin kuruluşu ile yaşıt olan ve reddi inkâr edilen  Kürt sorununu” siyasetin gündemine taşıması…

3-“Askeri Laiklikten”, “Demokratik Laikle” geçilmesini tartışmaya açması…

4-Devletin ekonomideki gücünün azaltılarak serbest rekabetçi liberal piyasa ekonomisinin uygulanması ile yeryüzü ile rekabet edecek bir ortamın yaratılmasını öneriyordu.

5-Eğitimi çağın üretim biçimine ve  teknolojisine göre yeniden formatlanmasının kaçınılmaz olduğunu…

Bu beş  konu yıllarca  bizim siyasetimizin gündeminden hiçbir zaman düşmedi, düşecek gibi de değil.

Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutluyacağız ama hala “Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıramadığımız gibi”,devleti de;”din, ırk ve mezhepten arındırıp, Nötr hale getiremedik.

Devleti kutsadığımız sürece de Cumhuriyetten demokrasiye geçemeyeceğiz.

Gelen gideni aratırcasına devleti kutsamaya devam ediyoruz…

İnsan hakları ihlallerini gündeme getiren tehdit edilen ve aleyhinde fezleke hazırlanan, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nda bunu bir daha yaşadık.

Sezgin Tanrıkulu ne demişti: “Kürt coğrafyasında faili meçhul cinayetleri Türk silahlı kuvvetleri yaptı,yaptığına dair  mahkeme kararları var demesi karşısında, kızılca kıyametler koparıldı.”

Bunların yaşanmaması ve sonlandırılması için YDH’nın önerilerine devam edelim:

1-Geniş bir toplumsal mutabakata dayalı yeni demokratik bir Anayasa yapılmasını…

2-Merkezi devletin temel görevlerine doğru geri çekilmesi ve yerinden yönetim ilkelerine göre yeniden örgütlenmesi ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, esas alan bir “Yönetim Reformu” nun gerçekleştirilmesini…

3-Birey-toplum-devlet üçlemesinde bireye öncülük tanıyan, insan hakları ve hukukun üstünlüğü kavramlarını hayata geçiren bir, “HUKUK REFORMU” yapılmasını…

4-Kapalı,korumacı,sübvansiyoncu,enflasyonist bir ekonomi yerine açık yarışmacı,üretilen,verimli ve istikrarlı bir “LİBERAL EKONOMİ” düzeni kurulmasını…

5-Erdemi öne alan,gün ışığında bir yönetim anlayışı ile yeni, temiz ve nitelikli insanları siyasete çekerek, siyasal hayatımıza “ETKİNLİK,İŞLERLİK VE ERDEM” kazandırılması.

Laikliğe gelince; biz yıllarca Laiklik tartışmalarını askerlerin yaptığı tanımlama ve uygulaması üzerinden  yürütüp,”Laiklik/Şeriat”,”kılık kyafet”  üzerinden tartıştık.

Ama…

Diyanet işler başkanlığının varlığının demokratik laiklikte yerinin olmadığını gündeme getirmezken, “laik bir devlette zorunlu din dersi” olmaz tezini, yüzde doksanı Müslüman çoğunluğuna boğdurduk.

Zorunlu din dersini müfredata sokan 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşlarından, siyasal İslamcılar ve Kışlacılar da hiç şikâyetçi olmadılar.

YDH’nın Laiklik anlayışı:

*Laiklik,modern,demokratik bir Türkiye’nin olmazsa olmaz koşuludur. Ülkemizin vazgeçilmez kazanımıdır.Ancak günümüz koşullarında Laikliğin yeni bir tanıma ve içeriğe kavuşturulması gereklidir.

*Din,bilim ve sanat,toplumsal yaşamda bir değerine tercih edilemeyecek farklı alanlardır. Tümünün de içerdiği ortak ahlaki değerler  vardır. Yurttaşlık bilincimiz böylesi ahlaki değerlere ve gelecek için taşıdığımız sorumluluğa dayanacaktır.

*Din ile bilim birbirinin rakibi değildir.Bilimin alanı olgular,doğal ve sosyal geçekler,dinin alanı ise inanç ve anlam dünyasıdır.Din toplumsal kültürün en önemli öğelerinden biridir, hiçbir bilimsel öğreti dinin yerine ikame edilemez.Yeni laiklik anlayışı bu geçekler üzerine kurulmalıdır.

*Bize göre, din işleri  ve eğitimi devletten alınıp devletin denetiminde olan  topluma/cemaatlere devredilmelidir.İbadet yerlerinin bakımı,din adamlarının eğiitimi,atamaları,geçimleri vs cemaatlerin sorumluluğuna bırakılmalıdır.Özel okullar ve özel dershaneler misali. Nasıl Ermeniler,Aleviler,Gayri Müslimler kendi cemaatleri yoluyla halletmiyorlar mı? Sünni Müslümanlar içinde aynı uygulamanın yapılması için bir neden yoktur.

*Bu yeni Laiklik anlayışı ile herkesin rahatça ben Sünniyim,ben Aleviyim, ben Hristiyanım,ben Müslümanım, ben inanmıyorum diyebileceği ve bu yüzden baskı ve zulüm görmeyeceği bir Türkiye;din ve devletin, bilim ile dinin yerli yerine oturduğu bir Türkiye kurabiliriz.

Yeni bir çağa geçerken..

YDH,Türkiye’nin üç ayrı çağı etüt eden,tarım toplumunu,sanayi toplumunu ve bilgi toplumunu iç içe yaşayan bir ülke olduğumuzu dile getiren. Bir ayağımız Orta Çağ’da, bir ayağımızın bilgi çağında olduğunun farkında olan bir harekettir.

Bu durumun yarattığı güçlükler ve olanaklar var.

Ülke olarak sanayi devrimini tamamlamadan bilgi toplumuna yakalandık, Âmâ bilgi toplumuna giden trene yetişmek şansına da sahibiz.

Bir çağ değişimi yaşıyoruz, insanlık sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiyor.Bu tarım uygarlığından sanayiye geçiş kadar çatışmacı olmuyor ama ondan daha görünmez derinliği olan köklü bir dönüşümdür.

Üç asırlık sanayi toplumunda toplumların zenginliğinin ölçüsü “Çelik Üretimiydi”, Bilgi çağında toplumların zenginliğinin ölçüsü “AR-GE” olduğunu ilk dillendirenlerdendi YDH.

Bilişim teknolojisindeki gelişmeler ve “insan kalitesinin Belirleyici” hale gelmesi ve yeni bir toplum yapısı ve ekonomik yapı yaratmakta, aynı zamanda buna uygun yeni bir hukuki, kültürel ve politik yapıyı gerekli kılmaktadır.

Dünya toplumları bu yeni gelişmelere uyum sancıları yaşıyor.

 Bu uyum sancılarının düğüm noktasındaki tıkanıklıkları politikada görüyoruz.

Siyaseti sorun çözen değil de  bir rant dağıtım aracı olmaktan çıkarmadıkça çürümenin de önü alınamayacaktır.

Türkiye  yeryüzünün  demokratik bir halkası olmalı yoksa hiçbir toplumsal sorununu  çözemeyecektir.

Son söz olarak da şunu söylemeliyim keşke YDH partileşmeden bir düşünce kuruluşu olarak kalsaydı.

YDH siyasetin girdabına düşmeseydi böylesi donanımlı referans gösteren çok değerli ve önemli  bir hareket  berhava olmazdı.

Gene de çok hayati ve değerli çözülmeyen sorunlarımıza ışık tutan düşünsel bir miras bıraktı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar