Mehmet TIRAŞ
İnşaatı devam eden Başbakanlık binasının durdurulmasına mahkeme durdurma kararı verdi,böylesi mahkeme kararları demokratik hukuk devletinde yadırganacak bir olay değil ve olağandır.
Olağan olamayan bizim Başbakanın hukuk tanımaz tutumu ve efelenmesi çok tuhaf,vermesi gereken cevap şu olmalıydı;evet yargının böyle bir kararı var ama bir üst mahkemeye götüreceğiz deyip yargının verdiği karara da uyacağız demeliydi..
Erdoğan ne dedi:”Güçleri yetiyorsa gelip yıksınlar” demesin mi?
Yargıya darbe yaparak, devam eden mahkemelerin sonucunu etkilemek için adalet bakanına telefon ederek, müdahale edenden beklenen bir cevap aslında yadırgamamak gerek.
Tuhaf olan seçimle iş başına gelmiş bir devlet adamı gibi değil de, Başbakan darbeyle yönetime el koymuş diktatörler gibi konuşması ve tavır alması.
Yargının bağımsız ve yansız olduğu ülkede yargı kararlarını yürütme uygulamıyorsa o ülke hukuk devletinden nasibinin almamıştır,bizde şuan da 17 Aralık’tan bu tarafa bunu yaşıyoruz.
Başbakan yargı kendisinin kabul edeceği doğrultuda bir karar veriyorsa ,yargı kararıdır yapılacak bir şey yok deyip kapatıyor..17 Aralık operasyonuyla tutuklanan,rüşvet ve yolsuzluktan tahliye olanlar için tahliye kararlarına “adalet yerini bulmuştur bekliyordum” diyor
Eğer yargı hoşuna gitmeyen bir karar alıp veya operasyon yaptıysa,Başbakan bu bana ve iktidarıma karşı yapılmış bir darbedir ve zamanlama açısından çok manidardır diye tepki gösteriyor.
Gerçi 17 Aralık’tan sonra Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıktığı gibi aynı zamanda siyasi ve hukuki bir krize doğru evirilerek çok tehlikeli sularda yüzüyoruz.
Başbakan 17 Aralık’tan bu tarafa ne demiş, kısaca hatırlatmalar yapalım:
“ Bu bir yargı operasyonudur,rüşvet ve yolsuzluk bahanedir ve milli irade hırsızlığıdır”
“25 Aralık’ta mahkeme kararıyla içinde oğlunun da bulunduğu 41 kişi için yapılacak olan operasyonu durdurmasaydık,oğlumun üzerinden bana geleceklerdi” diyor.
“Yargı darbesini yapanlar devletin içinde emniyet ve yargıda kadrolaşan bir çete var,bu çete paralel bir devlet yapılanmasına gidiyorlar” diyerek kendini savunmaya devam etti.
Çete ve paralel devlet diye işaret ettiği cemaatçileri yani Gülen hareketine,örgüt haşhaşi,vatan hainleri,ajanlar,dış güçlerin içerideki işbirlikçileri gibi ne kadar hakaret ve iftira varsa hepsini saydırmaya başladı ve bir tek sinkof çekmediği kaldı Erdoğan’ın ama onu da ev ortamında yaptığı kesin bir şey.
Bu kadar ağır iddialarda bulunacaksınız ama bir tane suçluyu ortaya çıkartamıyorsunuz,aradan üç aya geçmesine rağmen?
Bizim izlediğimiz kadarıyla Erdoğan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına karşı iki strateji üzerinden seçim çalışmalarını yürütüyor.
Birisi,beni ve iktidarımı sandıkta yenemeyenler ülkede rüşvet ve yolsuzluk var diye yargı ve emniyette kadrolaşmış çetelerin internete servis edilen telefon tapeleri üzerinden yürütüyorlar. Bu çetelerin bir de içte ve dışta küresel güçlerle iş birlikçileri var,diyor.
İkinci iddiası ise,eğer ben iktidardan uzaklaşırsam veya 30 Mart’ta yapılacak seçimlerde yenilgiye uğrarsam Kürt sorunu askıya alınır “çözüm süreci bitecek” diye, PKK ile askeri çatışmaların tekrar başlayacağını bu çözüm sürecini istemeyenler,kandan beslenenler bana karşı yapılan yargı darbesini destekleyenlerdir,demeye getiriyor.
Yolsuzluk ve rüşvet iddialar yalan ise neden kanıtlarını ortaya koymuyor veya yargıya gitmiyorsun sorulduğunda;30 Mart seçimlerinden sonrasına tarih veriyor..
Başbakan ve ailesi hakkında iddialar o kadar ağır ki,dirhemini yiyen it kudurur misali, bu iddialar 30 Mart seçim sonuçlarını beklemeyecek kadar vahim ve dehşet verici.
24 Şubat 2014 ‘de İnternet düşen “oğluyla arasında geçen evdeki paraları sıfırla telefon görüşmesi” eğer doğru ise doğru olduğunun güçlü işaretleri var..Oğluyla arasında geçen telefon görüşmesinin doğruluk payı yüksek olmasaydı, Başbakan ülkenin altını üstüne getirir,yargıyı harekete geçirir, evlerinde zor tuttukları yüzde elliyi meydanlara döker kıyameti koparırdı.Çocuklarının ve yakınlarının Yönetiminde bulunan TÜRGEV vakfı için iddialar ise ayyuka çıkmış vaziyette,bu iddiaları çürüteceğine Başbakan internete yasaklar getirerek gündemden düşürmeye ve unutturmaya çalışıyor.
Üstünlerin Hukukunu Erdoğan’da Çok Sevdi
Başbakan iktidar geldiği ilk yıllarda kamuoyunun da desteklediği bir söz toplumun her kesiminin de ortak sloganı haline gelmişti: “Üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü” devletin her kurumunda etkili kılacağız” diyordu.
İktidarının üçüncü yılında tam tersi hareket eder bir duruma geldi ve devlet aklını evrensel hukukun ipiyle bağlayacağı yerde,mevcut olan devleti savunur duruma düştü ve teslim oldu.
Ergenekon ve Balyoz davalarının avukatıyım diyenlere karşı Başbakan bunlar darbeciler bende bu davanın savcısıyım diyordu..
Bu davaların avukatı olanları haklı çıkartırcasına ve Milli ordumuza kumpas kurdular diyerek teslim bayrağını çekmesi ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması,geçmişte savunduklarının tersi anlamına gelmiyor mu?Erdoğan’ın paralel devlet Ordumuzun içine kadar sızmışlar sözü, bu davaları bitiren sözdü.
Ergenekon davasından yargılan ve müebbet cezası alan, terör örgütünün üyesi ve yöneticisi olan hükümlü eski Genelkurmay başkanı orgeneral İlker Başbuğ’un tahliye edilmesi,Başbakanı ve onun havuz medyasından beslenenleri perim perişan etti.
Tahliye olur olmaz Orgeneral İlker Başbuğ bir gövde gösterisiyle adeta ferman okudu:” bizleri darbecilikle ve terör örgütü üyesi kurmakla suçlayanlar bunun hesabını verecek.İçeride tutuklu olan tüm arkadaşlarım da tahliye olacak onlar suçsuz deyip, Silivri cezaevinde ne kadar bu davalardan hükümlü ve tutuklu varsa kamuoyu tarafından tanınan sanıkların isimlerini tek tek sayarak ayırt etmeden Veli Küçük’te buna dahil sahip çıktı. Tutuklu bulunan polis şefi Hanefi Avcı neden tutuklu diye de çağrıda bulundu. Bundan sonra daha çok mücadele vereceğim diyerek bıraktığım yerden devam edeceğim” dedi.
Doğru söze ne denilir adam haklı.
Bundan sonra Başbuğ’un bu sorularının muhatabı, Başbakan Erdoğan ve onun havuz medyasından beslenen yazar geçinen esnaf takımı tetikçiler düşünsün!.
Ergenekon ve Balyoz davasının Mezopotamya coğrafyasına ve Fıratın doğusuna uzanmaması 17 bin faili meçhul cinayetleri kapsamaması,fosseptik çukurlarına ve kireç kuyularına atılan cesetleri görmemesi,göz altındaki kayıpları,toplu cinayetleri,yargısız infazları ve Diyarbakır cezaevinde yapılan işkenceleri, insanı insanlığından utandıran dışkı yedirenlerin yargı önüne çıkartılmaması, bu davaları güdük bıraktı.
Birde bunun üstüne Hırand Dink Cinayetini Erdoğan aydınlatacağı yerde Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybederken, bu cinayetin işlendiği tarihte yetkili olanların terfi edilerek adeta ödüllendirmesi işin tuzu biberi oldu..
Roboski’ de askeri savaş uçaklarıyla 34 Kürt vatandaşın katledilmesi ve Başbakanın bu davayı ciddiye almaması, tutturmuşlar bir Uludere diyerek küçümserken,her kürtaj biri Uludere deyip katliamı yapanları savunur duruma geldi.
Sonuç olarak siz yargıya darbe yaparsanız, geçmişte yapılan hukuksuzluklara da meşruiyet kazandırmış olursunuz ve gelinen süreçte de tam bunu yaşamıyor muyuz?
Muhalefet eden ve hoşunuza gitmeyen yargı kararlarına ferman okur,medya özgürlüğünü boğar,yargıyı bay pas eder,ey yargı gücün yetiyorsa gel yık,muhaliflerinizi rejim karşıtı ilan ederek yaftalama yapıp, demokrasiden yana olan içte ve dıştaki güçleri karşınıza alırsanız, demokrasiyi savunamaz ve madara olursunuz.
Ve üstünlerin hukukuna da teslim olmaktan başka bir yolunuz kalmaz.
30 Mart yerel seçimlerinin sonucunu beklemeden Başbakan, kendine,aile eşrafına, bakanlarına, sahip çıktığı hayır sever iş adamına,evinde ayakkabı kutularının içinden 4.5 milyon dolar çıkan dürüst dediği banka genel müdürüne istinat edilen suçlamalarının, yeri yargıdır,sandık değildir.
12 yıldır yönettiği devlete çete diyen bir Başbakanın söylediklerinin ne kadar inandırıcılığı olur?
Ne kadar acı bir durum değil mi?
Başbakanın savcısı olduğu,Ergenekon ve Balyoz davalarından tahliye olanların her şovunu seyretmeye davet edeceklerdir bu davanın avukatları.
Seyreyle cümbüşü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025