Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı, hatırlarsınız.
Yandaş gazetecilerden biri şöyle bir soru sormuştu:
"Macron 'NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti' demişti. Siz de kendisine ‘Önce sen kendi beyin ölümünü kontrol ettir’ demiştiniz. Oldukça bozulmuş. Buraya geldiği gibi Trump’la görüşmesinde de Türkiye hakkında birtakım açıklamalar yaptı. S-400’ler konusunu gündeme getirdi ama Trump bile Türkiye’yi korudu, Obama’yı suçladı. Dörtlü Zirve’de Macron’un nasıl bir tavrı vardı?"
Cumhurbaşkanı bu soruyu şöyle yanıtlamıştı:
"Macron ile bu konulara hiç girmedik."
Sonra da şunu eklemişti:
"Bizim Fransa ile çok farklı bir anlaşmamız var. Fransa-İtalya-Türkiye olarak bu adımı atacağız. Ama bu hala savsaklanıyor. Bunun yanında ikinci bir anlaşmamız daha olacak. Onunla ilgili de yine hala adımı atamıyoruz. Aradaki bu tür sıkıntılar nedeniyle maalesef yürümüyor. Halbuki onların bize ihtiyacı var, bizim de onlara ihtiyacımız var. ‘Gecikiyor bu işler. Bu adımları atalım ve neticeye yürüyelim’ dedik. O da kabullendi, ‘Çalışmaları yürütelim’ dedi. Temenni ederim ki bundan sonra bu tür şeyler olmaz."
Bu sözleri yandaş medyadan çıkarma - ekleme yapmadan, aynen aktardım.
Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Cumartesi günü partisinin İstanbul Danışma Meclisi’nde de bir konuşma yaptı. Söz bir ara yine NATO zirvesine getirince de şöyle konuştu:
"Macron’un yanlışlarını yüzüne karşı söyledim. Macron’a açıkça ‘yalan söylüyorsun’ dedim. Yüzüne gerçekleri söyleyince de gülüyor adam."
Bunu da aynı yandaş gazeteden aynen aktardım.
Kafam karıştı haliyle: Macron ile bu konulara hiç girmediğini söylemesi mi doğruydu, Macron’un yüzüne karşı "yalancı" dediği mi?
Hata kimde? Bu yandaş medya ne zaman adam olacak?
Yoksa Cumhurbaşkanı, "Nasıl olsa yandaş gazeteleri kimse okumuyor" diye düşünerek, partili delegeleri biraz eğlendirmek mi istedi?
* * *
Fahrettin Bey’in zannettiği kadar aptal mıyız?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün İnsan Hakları Günü münasebetiyle katıldığı bir toplantıda gençlerin sorularını da yanıtladı.
Faşist Peter Handke’ye Nobel verilmesi ile ilgili soruyu yanıtlarken şunu da söyledi:
"Bu sadece şu anki ödülde değil ki bundan önceki ödüllerde buna dikkat etmişlerdir. Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Örneğin Aziz Sancar hocamıza vermiş oldukları ödül gibi orada tartışılacak herhangi bir şey söz konusu değil. Niye, ilmiyle bir defa temayüz etmiş olan bir hocamızdır. Eyvallah. Biz de alkışlarız."
Türk olup Nobel alan iki kişi var: Orhan Pamuk ve Aziz Sancar.
Sancar hakkında "İlmiyle temayüz etmiştir" diyor. Geriye kalıyor: Orhan Pamuk.
"Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir" dediği kim olabilir?
Bunun üzerinden bir kaç saat geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun şöyle bir açıklama yaptı:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın bugünkü konuşmasında yer alan Nobel Edebiyat Ödülü’nü Türkiye'den bir ‘terörist’e verildiği şeklindeki ifadeleri herhangi bir şekilde sayın Orhan Pamuk’a yönelik değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye düşmanı ideolojik yaklaşımları ve terör faaliyetleri bilindiği halde Nobel’e aday gösterilen ya da farklı uluslararası örgütlerce ödüllendirilen isimleri kastetmiştir. Cumhurbaşkanımız burada esasen Avrupalı kurum ve kuruluşların ideolojik yaklaşımlara dayanan ödül sistemlerini eleştirmiş, ırkçılığı ve terörizmi ödüllendiren iki yüzlülüğe vurgu yapmıştır."
Fahrettin Bey’e şunu sormak isterim:
Siz mi okuduğunuzu anlamakta zorlanıyorsunuz, bizim kulaklarımız mı söylenenleri farklı duyuyor?
Yine de bu düzeltme için teşekkür ederiz ama bunu yaparken hepimizi aptal yerine koymasaydınız, daha iyi olurdu.
* * *
Meltem Demirören’e mektup
Gazeteciler arasındaki dedikodulara bakılırsa Demirören ailesinde medya ile ilgilenen kişi Meltem Demirören.
Onun için bu kısa mektubu Meltem Hanım’a hitaben yazayım dedim. Medya ile Meltem Hanım ilgilenmiyorsa, bu mektubu ilgilisine iletebilir mi lütfen?
Meltem Hanım,
Hürriyet gazetesinde çoğu gazetenin çok eski çalışanı 45 gazeteciyi işten çıkardınız.
Aralarında kanser tedavisi gören bir arkadaşımız da vardı, halen askerde olan da.
Olabilir, biz gazeteciler işten atılma riskinin yüksek olduğu bir sektörde olduğumuzu bilerek çalışırız.
Onun için bu tasarrufunuzda haklı mıydınız, haksız mıydınız tartışmasına girmeyeceğim.
Bu kadar insanı ayın sonunda işten çıkardınız ki bir ay daha maaş almasınlar. O da tamam.
O insanların çoğunun ay başında kira ödemesi gerekiyordu. İkisi yeni bebek sahibi olacaktı. Toplam 26 çocuklu bir aileyi işten çıkarmış oldunuz. O da tamam.
Ama büyük bir ayıp yapıldı, haberiniz yoksa da bilmenizi isterim.
Bu insanların tazminatlarını niye vermediniz, avukatlarınız niye tazminatlar ile ilgili uzlaştırma görüşmesine bile gelmeye tenezzül etmediler?
Bu insanlar sizler gibi zengin değiller. Evleri için kira ödüyorlar, çocuklarının okul taksitleri var. Varsa üç kuruş birikimlerini de bu süre içinde çoktan tükettiler.
Bir işçiyi işten çıkarıyorsanız, tazminatını ödemelisiniz. Öteki sektörlerdeki iş yerlerinizde de böyle mi davranıyorsunuz?
Bugün evinize gidince, bir an için kendinizi onlardan birinin yerine koyun.
İşsiz olduğunuzu, cebinizde beş kuruş olmadığını ve çocuğunuzun sizden bir şeyler beklediğini hayal edin.
Sonra vicdanınıza danışın:
Aylar sürecek mahkeme sürecinin sonunda nasıl olsa ödemek zorunda kalacağınız tazminatları bugünden ödeyip, kurtulmanız daha insani bir tavır olmaz mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024