Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel’den dönerken uçaktaki maiyet gazetecilerine şunu söylemiş:
"AB başkanları, 18 Mart mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve AB’nin yavaş hareket ettiğini kabul ettiler. Bu süreci hızlandırmak için ortak bir çalışma yapılacak, teknik ve siyasi ekipler bir yol haritası çıkaracak."
Hürriyet, bu sözleri "Kabul ettiler" ara başlığıyla yayımladı.
Belli ki aslında "eli boş" dönülen Brüksel gezisinde sanki bir başarı elde edilmiş gibi bir kanaat oluşturmak istiyorlar.
Bu mutabakatı hatırlamıyor olsaydık belki yutturabilirlerdi de.
Ama ortada böyle bir başarı da yok, AB yetkililerinin "yavaş hareket ettiklerini" kabul ettiklerini gösteren bir işaret de yok!
18 Mart 2016 mutabakatı, Avrupa’ya düzensiz göçün önlenmesini hedefliyordu.
Buna göre 20 Mart 2016 tarihi itibarıyla Türkiye’den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler Türkiye'ye iade edilecekti.
Türkiye’ye iade edilen her bir Suriyeli düzensiz göçmene karşılık, Türkiye’den bir Suriyeli (önceliği kadınlar, çocuklar ve bakıma muhtaçlarda olmak üzere) AB üyesi ülkeler tarafından kabul edilecekti. AB üyeleri bu amaçla 72 bin kişilik bir kontenjan belirlemişti.
3,5 milyon Suriyeli göçmen için 72 bin kontenjan!
Ve bu anlaşmanın uygulanması için Türkiye ile Yunanistan arasında, çalışma yöntemiyle ilgili ikili bir protokol yapılacaktı.
Mutabakatın uygulanması da Türkiye’ye vize serbestliğinin sağlanmasıyla birlikte başlayacaktı.
Bu arada AB, göçmenler için kullanılmak üzere 3 + 3 milyar Euro’luk bir yardım paketini devreye sokacaktı.
Dün de yazdım. Vize muafiyeti uygulanamadı, çünkü Türkiye, tamamlaması gereken kriterlerden 6’sını yerine getirmedi.
Maiyet yazarının Hürriyet’te bildirdiğine göre Erdoğan, Brüksel’deki yetkililere bu eksik 6 kriteri şart koşmamalarını öğütlemiş. AB başkanları ise "Türkiye’nin bu konuda daha çok çaba göstermesini" söyleyip, Erdoğan’ın isteğini duymazdan gelmiş.
Dün de yazdım, bu iş Erdoğan açısından da AB açısından da yapılabilir bir iş değil.
AB, terörle mücadele mevzuatında değişiklik istiyor. Erdoğan, istediği herkesi hapse tıkma olanağı veren bu mevzuattan vazgeçemiyor.
Kıbrıs Rum yönetimini resmen tanımadığımız için AB ile adli işbirliği gerçekleşemiyor.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nu AB standartlarına uyduramıyoruz çünkü iktidarın işine gelmiyor.
Yolsuzluklarla mücadele ve etik kurallar için bağımsız kurulların oluşturulması Erdoğan rejiminin işine gelmiyor.
AB de zaten vermek istemediği vize muafiyetini bu gerekçelerle vermiyor.
Mesele bundan ibaret ve Hürriyet’in iddia ettiği gibi kimse bir şeyi kabul etmiş filan da değil.
Ama Türkiye açısından en utanılacak durum da sanırım 3 + 3 milyar Euroluk yardım konusu.
Erdoğan, bu paranın İller Bankası, AFAD ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi kurumların hesabına doğrudan aktarılmasını istiyor.
AB ise bu yardımı doğrudan hükümete vermek istemiyor.
Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla vermek ve harcandığı yerleri denetlemek istiyor.
Daha açık bir Türkçeyle söyleyecek olursak, AB paranın doğru yere harcanacağı konusunda hükümete güvenmiyor!
Niye güvenmiyor dersiniz?
* * *
Sosyal medya temyiz makamı mı?
İstanbul’da, otizmli bir çocuğu döven maganda, ifadesinin alınmasından sonra savcılıktan serbest bırakıldı.
Dayak yiyen çocuğun ailesi olayı sosyal medyadan duyurunca, magandanın serbest bırakılmasına tepki çığ gibi büyüdü.
Bunun üzerine savcılık yeniden gözaltı kararı çıkardı.
Gözaltı gerekçesi, dayak yiyen çocuğun otizmli olması ve sanığın, güncel adresinde oturmadığının tespit edilmesiymiş!
Bu ilk kez olmuyor.
Bir suç işleniyor. Sanık yakalanıyor. Savcılık ya da mahkeme, ifadesini aldıktan sonra sanığı serbest bırakıyor. Bunun üzerine sosyal medyada kıyamet kopuyor. Savcı sanığı tekrar gözaltına aldırıyor, mahkeme de tutukluyor.
Çok sayıda örnek verebilirim:
Kızına işkence eden baba, önce savcılıktan bırakıldı, sosyal medya tepkisi üzerine tutuklandı.
Mersin’de 5 yaşındaki çocuğu döven maganda, önce serbest kaldı, sosyal medyada tepki büyüyünce tutuklandı.
Rize’de yolda yürüyen kadını tekmeyle döven maganda mahkemece serbest bırakılmıştı, sosyal medya tepkisi üzerine tutuklandı.
Önce serbest bırakılıp sosyal medya tepkisi üzerine tutuklananlar arasında çocuk tacizcilerinden tutun da giyim – kuşamı nedeniyle kadınlara tacizde bulunanlara, hayvanlara eziyet edenlere kadar onlarca kişi var.
Sosyal medya, adeta bir temyiz makamı durumunda, mağdurların haklarını savunuyor gibi görünüyor.
Aslına bakarsanız bu tür konularda savcılıkların ve mahkemelerin verdikleri ilk kararları kanunlarımıza göre doğru.
Çünkü tutuklama bir cezalandırma aracı olarak kullanılamaz ve hangi suçlarda tutuklama kararı verilebileceği de sarih biçimde kanunlarda yer alıyor.
Ama popülizm, o hale gelmiş durumda ki kanunları bilmek ve uygulamak durumunda olan merciler bile kendilerini bu popülizmden kurtaramıyorlar.
Bir yanda iktidarın emir eri konumunda savcılar ve yargıçlar var. Diğer yanda da sosyal medyadaki nabza göre şerbet veren savcılar ve yargıçlar. Arada da hukukun bayrağını dik tutmaya çalışan ve başlarına her an HSK taşı düşebilecek olan savcı ve yargıçlar.
Adalet düzenimiz, tarihinin hiç bir döneminde böyle madara edilmemişti.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025