M.Şükrü HANİOĞLU
"Osmanlıca" öğretilmesi tartışması "dil sorunumuz"un bağlamından çıkarılarak ele alınmasına yol açtı. Bunun sonucunda "Arap alfabesine dönülerek," "Türkçe"nin yerini "Osmanlıca"nın alacağı benzeri tezlerin dile getirildiği münakaşa kavram kargaşasına dönüştü.
Alfabe ve ilericilik
Her şeyden önce "dil sorunumuz"un alfabeden bağımsız incelenmesi gerekmektedir.
Diller farklı alfabelerle yazılabilir. Örneğin Türkçe, Arap alfabesinde bulunmayan "p, ç, j ve kef-i Farsî" harflerinin eklenmesiyle oluşturularak uzun süre kullanılan alfabeyle yazılabileceği gibi diğerleri ile de kaleme alınabilir.
Misâller verecek olursak, Evangelinos Misailidis'in Atina'da yayınlanmış bir romandan uyarlayarak kaleme aldığı Temâşâ-i Dünya ve Cefakâr ü Cefakeş Yunan harfleriyle yazılmıştır.
Hovsep Vartaryan'ın, edebiyat tarihçilerinin ilk Osmanlı romanı olduğunu savundukları Akabi Hikâyesi ise Ermeni harfleri ile yayınlanmıştır.
Uzmanlar on dokuzuncu asırda otuz civarında Ermeni harfli Türkçe dergi neşrolunduğunu belirtmektedir.
Kafkasya ve Orta Asya Türk kavimleri ile Gagavuzlar ise uzun süre Kiril alfabesini kullanmışlardır.
Dolayısıyla 1928 öncesinde kullanılan alfabenin "Araplık" vurgusu üzerinden "ilericilik- gericilik" bağlamında tartışılması anlamsızdır.
Alfabeler son tahlilde birer "araç"tır.
Bir alfabenin "ilerici" diğerinin "gerici" ya da birisinin "asrî" öbürünün "çağdışı" olması mümkün değildir. Bu benzetmeler diğer araçlara, örneğin kerpeten ve mengeneye "ilericilik" ya da "gericilik" atfedilmesinden farklı değildir.
Bunun yanı sıra Batı ülkelerinde yaygın biçimde kullanılan Latin alfabesine geçişin Batı medeniyeti ile daha uyumlu bir toplum yaratacağı tezi de temelsizdir. İbranî alfabesi kullanan İsrail bu uygarlık ile Latin alfabesine sahip pek çok ülkeden daha fazla eklemleşmiştir.
Benzer şekilde Latin alfabesi kullanan Arnavutlar değil Yunanlılar Batı medeniyetinin kurucusu olarak görülmektedir. Bu nedenle tartışmamızın "alfabe"ye yüklenen değerler ve semboller üzerinden yapılması bizi yanlış istikamete götürür. Alfabeler için önemli olan onlar aracılığıyla yazıya dökülen dile ne denli uygun oldukları, işlevsellikleridir.
Batı Türkçesinin dönüşümü
Dolayısıyla sorunumuz Türkçenin 1928 öncesinde farklı bir alfabeyle yazılmış olması değil, onun bilhassa 1930'larda ivme kazanan ve Güneş Dil Teorisi gibi anlamsızlık rekoru kıran kuramlar çerçevesinde doğal olmayan bir dönüşüm geçirmiş olmasıdır. Dönem milliyetçiliği bu çerçevede "arındırma, temizleme, ulusa ait olmayanı olanla ikame etme" iddiasıyla dil üzerinde kapsamlı bir operasyona girişmiş ve Geoffrey Lewis'in ifadesini kullanacak olursak "katastrofik bir başarı" sağlamıştır.
Dönemin rejimi, aşırı milliyetçi karakterli ve bilhassa Arapça ve Farsçaya ilişkin yorumlarında ırkçı vurgular taşıyan bu operasyonla "neolitik çağda uygarlığın temellerini atan proto Türkler" ile 1930'lar Türkiyesi arasında kara bir delik olarak görerek paranteze almaya çalıştığı Osmanlı tarihi gibi "Osmanlıca" olarak adlandırdığı dili de ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.
Bu çerçevede yaygın kullanıma karşın bu dili "Osmanlıca" olarak adlandırmanın yanıltıcı olduğu vurgulanmalıdır. Lehçe-i Osmanî ve Kavâid-i Osmaniye benzeri eserlerde "Osmanlıca" ifadesi kullanılmışsa da lisanın aslen Türkçe olduğu vurgulanmıştır. "Osmanlıca" bu bağlamda Türkçenin bir kolunun uzun bir süreç sonrasında aldığı yeni şekle vurgu yapmak için kullanılmıştır.
Nitekim 1876 Kanun-i Esasîsi, Eğinli Said Paşa'nın girişimiyle "Türkçe"nin devletin resmî lisanı olduğunu vurgulamış, Şemseddin Sami Fraşeri ise Kamus-i Türkî'de "Osmanlıca nâmıyla şöhret bulan" lisanın "Garb Türkçesi" olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık 1935'te Osmanlıcadan-
Türkçeye ve Türkçeden Osmanlıcaya cep kılavuzlarının yayımıyla "Osmanlıca" ayrı ve yabancı bir lisan olarak kavramsallaştırılmıştır.
Dil milliyetçiliğinin en aşırı örneklerinden birisi olan Türk Dil Devrimi kısa süre içinde halktan kopuk seçkinlerin yazı dili olarak kavramsallaştırdığı "Osmanlıca"nın yerine tarama faaliyeti ile üretilen kelimeler aracılığıyla yeni bir Türkçe yaratmıştır.
Bu yeni lisan eskisine kıyasla çok sınırlı bir kelime hazinesine sahip olmuştur. İlginç olan Macarcadan Yunancaya, İtalyancadan Fransızcaya kadar pek çok lisandan sözcük almış olan Batı Türkçesinde bu süreçte öncelikli olarak Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin elenmesidir.
Örneğin "anahtar, fantezi, fener, liman, mermer, temel" benzeri Yunanca kelimeler muhafaza edildikleri gibi bunlardan yeni kavram ve metaforlar üretilmiştir. Benzer şekilde on sekizinci asır sonundan itibaren dile giren çok sayıda Fransızca kelime de kullanımda kalmıştır.
Burada genellikle düşülen hata "arındırma" yoluyla lisanı fakirleştirmenin milliyetçi ve popülist yaklaşımlar çerçevesinde meşrulaştırılmasıdır.
Bu süreçte sadece divan şiirinde kullanılmış ağdalı metaforlar ve imparatorluk bürokrasisinin hiyerarşik hitap klişeleri değil soyut kavramsallaştırmaları ifade için kullanılan çok sayıda kelime de kaybedilmiştir.
Bu gelişmeyi "halk bunları bilmiyordu" tezi çerçevesinde meşrulaştırmak hatalıdır. Her toplumda avam ve havass farklı diller kullanır.
Bu doğaldır; örneğin bir felsefe çalışmasının ya da bir tefsîrin beş yüz kelimelik bir dağarcıkla yazılması mümkün değildir. Günümüzde de köy kahvesinde "aşkıncı değerler üzerinden kavramsallaştırma" benzeri bir ifade dile getirildiğinde bunun pek çok kişi tarafından anlaşılmaması doğaldır. Ama bu söz konusu kelimeleri dilden atmamızı, kullanımlarını yasaklamamızı gerektirmemektedir.
Dönüş mümkün mü?
Bu "devrim"in dilimizi fakirleştirmenin yanı sıra onu gerçekleştirenlerin hedeflediği kültürel kopukluğu yarattığı ortadadır.
Ancak "devrim" savunucularının, "Araplaşacağımız" dehşetine kapılanların korkmasına gerek yoktur.
Katastrofik başarıdan geriye dönüş mümkün değildir.
Yapılabilecek olan 1928 öncesinde kullanılan alfabeyi öğreterek basılı kolay metinlerin sökülebilmelerini sağlamanın ötesine gidemez.
Üniversite mezunlarının on senelik eğitim sonrasında yabancı dilde basit cümleler kuramadığı bir maarif sisteminde bunun ne düzeyde yapılacağını tahmin etmek de zor değildir.
Batı Türkçesi ırkçı vurgular taşıyan bir dil milliyetçiliği elinde farklı ve zenginlikten yoksun bir lisana dönüşmüştür. Doğal olmayan bir süreçte kaybedilen eski lisanı, doğduğu, geliştiği bağlamlar ve evrimleri yeniden üreterek canlandırmak ise ne yazık ki imkânsızdır.
Dil milliyetçiliği ve popülizmin kurbanı olan eski dili canlandırmak mümkün değildir. Bu nedenle katlandığımız maliyet ise derin bir kültürel kopukluktur
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Unuttuğumuz savaş
19.11.2018 - İstiklâl Marşı’nı okuyarak ırkçılık mı yapıyoruz?
12.11.2018 - Otoriter ritüel ve söylemleri eleştirmek “Türklük” karşıtlığı mıdır?
5.01.2018 - “Temsilî demokrasi” krizinde Türkiye
29.10.2018 - “Millî irade-vesayet” kısır döngüsünü kırmak
22.10.2018 - Avrupa’da ne yükseliyor?
15.10.2018 - Ortadoğu Balkanlaşırken Ortadoğulu da Balkanlılaşıyor mu?
- “Sosyal medya”nın demokratikleştirici etkisi: Gerçekleşmeyen hayal
- “Liberal” düşmanlığının hedefi “liberalizm” mi?
24.09.2018 - Eğitimde reform “hukuk sorunumuz”u çözebilir mi?
16.09.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Duyan da bildigin ortalama yandas tetikci gazeteci degil de bir ozgurluk havarisidir zannedecek! Akite yandas aklama, paklama gorevi verilmis anlasilan.
ehli sünnet
Bir Müslümana suizanda bulunmak istememekle birlikte, Şahsınızı detaylı tanımadığım için Hüsni zan üzere hareket etmeye çalışıyorum. Ama lütfen bırakın şu kiliseleri vs. Bakın Dünya islamı düşman görmüş Asırlardır. Haçlı seferlerinden bu güne. bize ne hristiyanlıktan musevilikten son din islam dinidir. başka hak dinde yoktur. Allah azze ve cellede nurunu tamamlamıştır. Bırakın bu diyalog işlerini Allah rızası için.
ehli sünnet
Eğer insanlar başka dinin mensupları olupta bizden görünüp fitne çıkartmaya çalışıyorlarsa Allahın vaadi kati dir. ve azab onları çok yakında bulacaktır. sizden de bir ricam var lütfen benim kayserideki o nurlu bacılarımı ermeni pi.... bir prensese benzetmeyin. Benim kayserideki kardeşlerimi bacılarımı benzeteceksen Hz. Fatımaya Hz. Aişeye benzet o prenses hangi kapının itiki sen anladın onu!...
gülder
Sayın Aktaş bilmiyormu ki Akitin yaptığı yayın tamamen "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doğru yola iletmez." (Mâide Sûresi, 5:51) ayetinin güdüsüyle yapılmıştır. Bu durumda neyi eleştirdiğinizi açık seçik söyleyin de biz de bilelim Sayın Aktaş?