Mümtazer TÜRKÖNE
Bütün debdebesi, israfı ve iddialı duruşuyla Ak-Saray siyasetin ana mekânına dönüşünce, saray entrikalarının olağan politika tarzı haline gelmesi kaçınılmaz.
“Saray darbesi”, toplumda ve siyasette karşılığı olmayan, saray odalarında kişisel hesaplarla kurulan ve değişen iktidarları ifade eden bir deyim. Saray hiçbir zaman doğrudan yönetmez; yönetenleri belirler, kontrol eder ve canı istediğinde değiştirir. Kullanılan araç sadece entrikadır. Tarihteki zirvesine İstanbul’da ulaştığı için “Bizans entrikası” tabiri bize pek yabancı değildir.
Ergun Özbudun hocamızın dört savcı ve bir hakimin meslekten ihracı hakkında “hukukun sonu” sözünün üzerine söylenecek bir söz yok. Hukuk iki hakim tutuklandığı zaman bitti, savcıların meslekten ihracı güç sahibinin, kendi koyduğu kanun düzenine bile uymadığını gösteriyor. Hukuk yok, kanunlar askıda, aslında siyaset de yok. Devrede olan sadece entrika. Peki amaç ne?
Dört savcı ve bir hakimin ihracı kanunî prosedüre uyulmadan yapıldı. Savunmalar alınmadı, sürelere riayet edilmedi. Belli ki Saray bir güç gösterisi derdinde. Üstü kapalı değil, üstüne basa basa “bu işler benim emrimle oluyor” mesajı kamuya açık ilan şeklinde servis ediliyor. Cumhurbaşkanı’nın yargı mensupları hakkında “tutuklamalar devam edebilir” sözüne “görünen o” eklemesi açık bir “yargıya müdahale” mesajı değil mi? Kamu adına davacı kim: Savcılar. Peki davalı? 17-25 Aralık’ın davacısı ile davalısı arasındaki ihtilaf, alenî biçimde “davalı” tarafından hükme bağlanıyor. Cumhurbaşkanı’nın mesajından 17/25 savcılarının tutuklanacağı anlamı çıkıyor.
Hukuk sona erdi, siyaset bitti; sadece saray entrikalarından bahsediyorsak mantıklı tek soru kalıyor: seçime çeyrek kala kamu vicdanını yaralayacak bu alenî hukuksuzluk hangi akla hizmet ediyor? Yolsuzluk ve hırsızlık, sırf ülkede istikrar kaybolmasın diye sineye çekilmişken, istikrarın asıl teminatı olan hukukun yok edilmesine sandığa gidecek seçmen nasıl rıza gösterecek? Diktatör, despot, zorba, tiran türünden eleştiri okları seçim sahasının köşe taşlarını oluştururken muhalefeti haklı çıkarmak için bu çaba niye? Ne yani, Kuzey Kore’de uyuyan bakanın idam edilmesi gibi, “iktidarın yolsuzluğunu soruşturan savcılara-yargıçlara idam cezası”na mı hazırlık yapılıyor?
İlk ihtimal, tabloyu en basit ve bize sunulduğu şekilde anlamak. Biri toplumun güce taptığına ve keyfiliği aşikâr eden güç gösterileri karşısında çılgınlar gibi coşkuya kapıldığına inanıyor olabilir mi? Hem kendisinde keramet vehmedecek hem de kitlelerin tasaddi edecek zorba arayışına “işte o benim” diyerek cevap verecek. Bana pek mümkün görünmüyor. Yine de siyasetin doğrudan psikiyatristlerin ilgi alanına giren bireye özgü karanlık bir alanı barındırdığını unutmayalım. Demokrasiyi hiç olmazsa arada sırada çıkan sandıkla muhafaza eden bir toplumda saray ihtişamı ve israfı akla uygun mu? Diyanet İşleri Başkanı’nın iade ettiği Mercedes hakkında, “haberim olsaydı engel olurdum” itirazının sandığa yansıması nice olur? Halk ihtişama ve israfa, zorbalığı da onaylayarak destek verecek. Sizce mümkün mü?
İkinci ihtimal için sarayın entrika üretme yeteneğinin sınırlarını zorlamamız lâzım. Erdoğan, Davutoğlu’nun ve AK Parti’nin bir seçim hezimeti yaşamasını istiyor. Arkasından sıralayacağı “hata yaptılar, yönetemediler, beceremediler” eleştirileri ile sadık bendelerden oluşan bir ekibe partiyi emanet ederken, kurulacak koalisyon hükümetinin önüne de sürekli takozlar koyup, yaklaşmakta olan ekonomik krizi de fırsata çevirip bir yıl içinde ülkeyi erken seçime götürebilir. Hesap: Halk ölümü görüp sıtmaya razı olacak ve “Türk tipi başkanlık sistemi” dışında ufukta çare kalmayacak. Nasıl? Bu saray entrikası size inandırıcı geldi mi?
Üçüncü ihtimal, bu güç gösterisini askere yönelik bir aba altından sopa göstermek şeklinde okumak. Yargı şimdilik kaydıyla kontrol altında, sulh ceza hakimlikleri işliyor. Balyoz ve Ergenekon davalarının nihayete ermesinden sonra ortaklık sona erecek. Eğer öyleyse bu entrikanın bileşenleri zengin bir çeşitlilik arz ediyor. Yarın devam edelim.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025