Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Yeni dönem
2.10.2023
1191
Tayyip Erdoğan’ın bütün Cumhuriyet tarihi boyunca geçerli olmuş anayasalardan herhangi birine saygısı olduğunu düşünmek için neden yok. Çünkü Erdoğan’ın ve partisinin bütün o anayasaları yapmış iradeye saygısı yok, bütün o anayasaların temelinde yatan anlayışa saygıları yok

Türkiye bir seçimden daha geçti. Yirmi yıldır süregelen iktidardan ve icraatından uzun boylu sıkıntısı yok ki oyunu bu iktidarın devam etmesini sağlayacak şekilde kullandı. Yeni döneme böylece girdik.  Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra, çok da uzun zaman geçmeden, Gezi davasının Yargıtay faslı karşımıza çıktı.  Yargıtay’ın kararı, bu yeni dönemde nasıl bir rejim içinde hayata devam edeceğimize dair belirli ipuçları verdi. 

Bu “Yargıtay kararları” öncelikle Avrupa gözünde “kabul edilebilirlik”ten son derece uzak elbette ve Avrupa’dan bunu haber veren birkaç ses çıktı zaten. Ancak bu tür itirazların bir etkisi olacağını sanmıyorum, çünkü gidişat bu kararların aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın uygun gördüğü sonuç olduğu izlenimini uyandırıyor. Gezi’nin öcünü almak için gerekli görülmüş belli ki.

Ama Gezi ile sınırlı kalmasını gerektiği söylenemez elbette. Her şeyin bir haddi var, olmalı ve Tayyip Erdoğan’ın uygulamalarına muhalefetin haddi de buraya kadar olmalı.  Haddini aşanın başına gelecekler de böylece belirlenmiş oluyor. “Söylemedi demeyin”.

Bir yandan da gene “anayasa değişikliği” konuşuluyor.  Belli ki AKP kadroları bu konuyu ciddiye almak yönünde uyarılmışlar. Tabii birçok kişi “Bu kaçıncı anayasa değişikliği!” demekten kendini alamıyor.  Öyle zaten. Hala 12 Eylül anayasasından kurtulmaktayız.

Asıl amaçlanan ne olabilir?  Doğal olarak herkesin sorduğu soru bu. Sorunun cevabının ne olacağı konusunda en yaygın tahmin de “aynı kişi kaç kere Cumhurbaşkanı seçilebilir?” sorusuna bağlı.  Tayyip Erdoğan ite kaka, kendisinin “iki kere” dediği “sefer sayısı”nı üçe çıkarttı. Ama Allah ömür verdikçe, bunun bir dördüncüsü, beşincisi olmasının sakıncası olabilir mi?  “Doğru adam” bulunmuş işte.  Durup dururken doğru adamı bırakıp yerine başkasını aramanın ne anlamı olabilir? Zaten kolay bulunur bir şey değil “doğru adam." “Doğru adam”la “istenen seçmen” bir araya geldiği sürece sorun yok.”

“Kaçıncı anayasa değişikliği” demiştim.  Tayyip Erdoğan’ın bütün Cumhuriyet tarihi boyunca geçerli olmuş anayasalardan herhangi birine saygısı olduğunu düşünmek için neden yok. Çünkü Erdoğan’ın ve partisinin bütün o anayasaları yapmış iradeye saygısı yok, bütün o anayasaların temelinde yatan anlayışa saygıları yok. “Anayasa” denen metin Batı’da ortaya çıkmış bir nesne. Ve bir insan ürünü.  Fransız anayasası, Amerikan anayasası, onları izleyerek yazılmış neredeyse bütün anayasalar her şeyden önce dinin o anayasaların içine sızmamasına özen göstermişler. Oysa insanlara neyi nasıl yapacaklarını gösteren otorite insan düşüncesinin ürünü değil, ilahi düzeyden gelen “talimat” olmalı.  Bu, Müslümanlara bahşedilmiş bir ayrıcalık—tabii aklı olup da bu hakkı benimseyen herkes de bundan yararlanabilir. Toplum hayatı karmaşık bir şeydir;  karşımıza çıkan her somut durumun ne gibi bir cevabı gerektirdiği Kuran-ı Kerim’de belirtilmemiş olabilir. O zaman da başımızda bizi yöneten kişinin İslami samimiyetine ve ferasetine güvenmemiz gerekir. Allah’ın inayeti sayesinde bizler buna da kavuşmuş talihli insanlarımız. Ne yaptığını bilen, bildiğini bizim de bildiğimiz yöneticilerimiz var başımızda.

Dolayısıyla dünya ve Türkiye tarihinin bu aşamasında dünyanın ve Türkiye’nin “hak yolunu bulmuş” insanları olarak ne yapmamız gerektiği belli.  İstanbul Sözleşmesi filan, bu gibi “gavur işi” hikayelere hiç kapılmadan Müslüman temellere bağlı bir anayasa hazırlayıp ayrıca da bu anayasaya Cumhurbaşkanı’nın önünü açan, elini rahatlatan yetkileri tanıyan hükümler koyduğumuzda (ki bu hükümlerin neler olması gerektiğini de en iyi cumhurbaşkanı bilir)

İşimizi görmüş oluruz. AKP’lilerin “yeni anayasa” üstüne konuşurken zihinlerinde böyle bir tasarım olduğu kanısındayım.

Şimdiye kadar bu ülkenin anayasasının ne olacağına karar veren başlıca güç ordu oldu.  Evet, ordunun bu konuda bütün dedikleri birbirini tutmadı ve dolayısıyla birkaç darbede birkaç anayasa denemek durumunda kaldık.  Ama sonuçta anayasayı düzenleyen, referandum sunan güç değişmeden kaldı.  Ordunun anayasadan anladığı Batılı insanların anladığından farklı değildi.  Başarısız olmasının nedeni de bu olabilir.  Bilinenlere uygun anayasa metinleri hazırlıyorlardı ve hazırladıkları metinler pek öyle demokratik olmasa da sanki demokratikmiş gibi bir dille sunmayı ihmal etmiyorlardı.  Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin bu “Batı tipi” yaklaşıma güveni ya da saygısı yok.  Önder ve kitle “Hepimiz Müslüman’ız” diyebilmenin huzuru içinde birleşmiş olarak yaşarken “demokrasi” (hele “Batı demokrasisi”) de önem verilmesi gerekli bir şey değil.  Davranışlarımızdan Batılılar’ın mutlu olmasını beklemiyoruz ve olup olmadıklarıyla ilgimiz yok.

Gene de bir göz atalım, Batılılar ne diyor olabilir. “Şok geçirdik” mealinde bir şeyler söylüyorlar ama ne kadar ciddiye alıyorlar burada olanları, bilemiyorum. Özellikle şu aşamada Avrupa Birliği üstüne birtakım kararlar vermek konumunda olan siyaset adamları Türkiye’nin bir AB üyesi olması ihtimalini akıldan geçirmiyorlar.  Böyle olunca, Türkiye’de hukukun şimdi aldığı biçimi alması bir sorun değil.  Avrupalılar’ın Türkiye hakkında verdikleri hükmün ne kadar isabetli olduğunu gösterdiği de söylenebilir.  Dünyanın birçok yerinde “popülist” diye nitelediğimiz önderler elinde anti-demokratik düzenler kurulurken bunun niçin ve nasıl Türkiye’ye de sıçradığı sorusu da bu Avrupalılar’ın uykularını kaçıracak türden bir soru değil.

Tayyip Erdoğan iktidara gelmeyi başardığından bu yana Türkiye’nin hukuk düzeniyle böyle bir ilişki kurdu ve bunu adım adım, çıkan her fırsatta geliştirerek bugünkü duruma getirdi. Bundan sonra da aynı doğrultuda hareket etmek için elinden geleni yapacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar