Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Ne oldu, nasıl oldu da dünya buraya geldi?
16.07.2024
235
"Popülizm" diyoruz, ama bildiğimiz kavramların hiçbiri şu sırada biçimlenmekte olan dünyayı gereği gibi açıklamıyor

Amerika birçok bakımdan dünyanın başka yerlerine pek benzemeyen bir ülke. Silah tutkunluğu da bu "benzemez"liğin alanlarından biri. Tabii bu ülkenin kuruluş tarihi ve koşullarına baktığımızda tutku biraz daha "anlaşılır" oluyor. Gene de, "eksantrik" diyebiliriz herhalde.

Bir kere, "aşağıdan yukarıya" kurulmuş bir toplum: kurallarının pek çoğunu halk kendisi koymuş. "Halk" dediğimiz, bulunduğu yerde, yani Avrupa kıtasının birçok yerinde, kendisini yönetenlerle iyi geçinemiyor. Onun için yaşadığı yeri terk etmiş, çok şeyi göze alarak bunca yol tepip buraya gelmiş. "Kötü yönetim" konusunda bilinci var ve o tarihlerde Locke gibi politik felsefe yapanlardan, kötü yönetime karşı silahla karşı koyma "hakkı" gibi ilkelerden haberdar. Çok geçmeden Britanya Krallığı'nın kötü yönetimin ta kendisi olduğu anlaşılmış, yani silahlı karşı koyma gereği başgöstermiş. Amerikalılar bu gereği yerine getirmişler.

Gelgelelim, sözgelişi Abraham Lincoln olayı benim anlattığım bu gidişata uygun mu? Öldüren adama sorsan, evet, uygun: zencilere özgürlük ve eşitlik tanıdığına göre, kötü yönetiyordu. Neyse ki tarihin bu aşamasında çoğunluk John Wilkes Booth'un arkasında saf tutmaz (ama tutan birileri bugün de bulunur). 

Evet, Amerika, tarihi boyunca çeşitli kılıklara girdi çıktı ama silah düşkünlüğünü bir kenara bırakmadı. "Ne bu silah özgürlüğü? Değiştirelim bu yasaları" diyenler az değil ama "silah bizim namusumuz" diyen odakların direnişini kıramıyorlar. Böylece, Trump'a kadar geldik. Bu yanılmıyorsam böyle bir girişime uğrayan "ilk" başkan adayı!

Trump'ın Amerikan tarihinde "ilk" olarak anılacak çok özelliği var zaten. Onun bu tür özelliklerine hayran olan azımsanmayacak sayıda taraftarı da var. Hatta, bu girişimi, bu özelliklerin Amerikan demokrasisinin köküne kibrit suyu ekeceğine inanan bir kesim tarafından örgütlenmiş olabileceğini düşünen birileri de var.

Dünyanın her yerinde böyle olayları birtakım esrarengiz komplolarla açıklamaya çalışmayı iş edinen insanlar vardır. Bu Trump olayı kendi başına epey karmaşık, bu türden birçok soru sorduracak bir olay. İlk ağızda "şüpheciler", "Koca Amerikan güvenlik sistemi böyle bir olayı nasıl önleyemedi?" sorusu akla geliyor. O soru gelince, arkadan "önleyemedi mi, önlemedi mi?" sorusu gelir. Bunlara cevap ararken, suikastçı da sırları çözmemizi sağlayacak ipuçlarını verecek bir yerde değil. Neden? Neden hemen öldürdüler onu? Sniper'lar nasıl görmedi? İhbar oldu, niye ciddiye alınmadı? Böyle gider.

Dünya siyaset tarihinde suikasta uğramak, özellikle de suikast başarısız kalmışsa, tehlikeyi atlatan kişinin toplumca daha sevimli görünmesine yol açar. Gelişmenin böyle biçimlendiği olay sayısı çok daha fazladır. Bu olaydan sonra koruyucular arasında yumruklarını savurarak podyumu terkeden Trump durumunda da böyle olacağından şüphem yok. O halde (diyor "komplo tiryakisi) bu işi Trump'ın yaklaşan seçimi kazanmasını isteyenler mi düzenledi? Makul geliyor -zaten hep makul gelir ama şu var ki hayatın kendisi komplo uzmanları kadar "makul" değildir.

Burada da bence bir püf noktası var. Trump kazansın istiyorsan, demek Trump hayatta olmalı. Kulağını sıyıran kurşun buna nasıl uyuyor? O da mı komplonun parçası? Suikastçı kılığında karşımıza çıkan kişi böylesine keskin nişancı olabilir mi? Yoksa Trump, kendisi mi kulağını yaraladı?

Ben kendi hesabıma, bu "esrar"ı çözme girişiminde rol almak istemiyorum. Başka bir soru var aklımda -buna "soru" denebilirse.

Konumuz, geniş bağlamı, çerçevesiyle, Amerika Birleşik Devletleri. Dünyanın "en güçlü" diye bellediğimiz ülkesinden söz ediyoruz. Dünyanın genel gidişini her an etkileyebilecek, olaylara yön verebilecek bir güç. Yaklaşan seçimde bu güçlü ülkeyi yönetmeye aday olan iki kişiden biri Donald Trump. Bunu uzun uzun konuşmaya niyetim yok. Adamı Başkan olarak gördük, hâlâ da görmekteyiz.

Peki, kimle yarışıyor Trump? Biden'la. Diyelim yirmi yıl önce bu soru ve bu cevap bir sorun yaratmazdı. Oysa şimdi Zelenski'ye Putin demiş bir Biden var. Anlatılacak hikâyesi bol, ama buna da gerek yok. Hepimiz biliyoruz. Nedense kendisi "Galiba benden geçti" demiyor, diyemiyor.

Bizim gibilerse kenardan ibretle bakıyor, seyrediyor. Ne oldu, nasıl oldu da dünya buraya geldi? 

Bunu sorup bu sayfayı açınca gösterecek daha çok kişi, anlatacak daha çok olay var ama bunları da geçelim, bunları da biliyoruz. "Popülizm" diyoruz, ama bildiğimiz kavramların hiçbiri şu sırada biçimlenmekte olan dünyayı gereği gibi açıklamıyor.

Galiba her şeyi baştan alıp yeniden düşünmemiz gerekiyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar