Murat BELGE
Açlık grevi iki ayı da geçti. Biteceğine, sürecin içinde olan insanlar üzerinde kalıcı hasar bırakmadan biteceğine dair bir belirti bugüne kadar görülmedi. Ortamı yumuşatmayı amaçlayan birkaç cılız girişim oldu, ama başta Başbakan, durumu değiştirme imkânına sahip olanlardan gelen, bunun tam tersi yönde: inatlaşmayı teşvik ediyor, öfke dozunu yükseltiyor.
“Açlık grevi” benim onayladığım bir eylem biçimi değil; şu an izlemekte olduğumuz eylemle ilgili de çeşitli tedirginliklerim var; ama birçok insanın göz göre göre ölüme terkedilmesini seyretmek korkunç bir şey. Bu seferinde, sadece “terketmek” de değil sanki. “Haydi, ölün de görelim bakalım” diyenler var bu seferinde. Başbakan da, çeşitli “beyanat”larıyla, bu kümenin içinde yer alıyor. Çevresinde hiç kimse, onunkinden farklı olarak yorumlanabilir bir söz söyleyemediği için, memlekette olan her şey zaten Başbakan’la geri kalan her şey arasında geçiyor.
Böylece iş bir inatlaşma yarışına dönüşüyor. Kulağımıza çalınanlar doğruysa, hükümet, bir sanığın mahkemede kendini anadilinde savunmasına imkân veren bir yasa çıkartmaya hazırlanıyormuş. Böyle bir gelişme, açlık grevini sona erdirecek bir anlaşma zemini olarak işlenebilirdi. Ya da bir “koster” harekete geçebilirdi. Ama görünen o ki, gene bizzat Başbakan, böyle bir zemin istemiyor. Çünkü, muhtemelen, “Kürtler açlık grevi yaptı, hükümet taviz verdi,” türünden bir yorum yapılmasını istemiyor. O yorumu yapmaya hazır, hazırdan öte, zaten yapmaya başlamış olan MHP var. Ve Türk-tipi siyasetçilerin birbirlerine gol atma hesapları ve dolapları arasında, yüzlerce kişi ölüme ya da sakatlığa doğru, adım adım yaklaşıyor.
“İnsanlık”, bu koşullarda, yeni bir “hayata döndürme” operasyonu biçimi alır. O insanlara zorla yedirerek, hükümet, “insanlık görevi”ni yerine getirir.
Kürt sorununu, böyle böyle, çözeriz. Yöntem belli: Kürtler zinhar bir şey istemeyecek, zinhar hak talebinde bulunmayacak. Biz Türk’üz ve elhamdülillah Müslüman’ız. Bu demektir ki asil ve âlicenabız. Biz, gerekli gördüğümüz kadarını, gerekli gördüğümüz anda ve biçimde, veririz icabında. Lütuf bizden, beklemek sizden.
Yöntemin ana çizgilerini çizen, ruhunu şekillendiren ve uygun kelimelerle durmadan dile getiren, Başbakan. Ama bu memlekette böyle düşünen, daha doğrusu “hissiyat”ı böyle biçimlenen çok kişi var. Ayrıca, Kürtler’e karşı bu tavır, hiç hafife alınamayacak birçok ayrımı birdenbire geçersiz kılabiliyor: bakıyorsunuz, Atatürkçü ile İslâmcı, Kürtler’e karşı bu tavrı almakta birleşiveriyor. Yani, kendilerinden önce MHP’nin gelip yerleştiği arsada buluşuyorlar.
Açlık grevi yapanlar, yaptıkları işi sürdürürlerse, sürdürdüklerinde, birer ikişer, ölmeye başlayacaklar. Başbakan “show” dedi, “blöf ve şantaj” dedi. Bu çizgisini değiştirmeyeceği belli. Zaten bugünlerde Başbakan’ın idam cezasını geriye getirmek üzere en azından “fikrî” bir uğraş içinde olduğu görülüyor. Yakında bu “fikrî” uğraşın “amelî” sonuçlar vermesi şaşırtıcı olmaz. Çin’de ve Rusya’da idam varmış; bizim ne eksiğimiz var Çin’den ve Rusya’dan? Avrupa’da yokmuş... Zaten bizim mizacımızla Avrupa’nın teamülleri birbirini hiç tutmaz. Daha iyi. Hem böylece o “AB üyeliği” safsatası da bitmiş olur, ciddi konulara bakarız.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025