Murat BELGE
Cesaretimi toplayıp “büyüme” kavramını sorgulamaya girişmiştim. Şimdilik, “iyi ettin” anlamına gelecek tepkiler aldım. “Sen ne anlarsın?” diyen olmadı henüz. Yani, diyen olmuştur da bunu zahmet edip bana ileten olmadı.
Benim bu “sorgulama”m, uluslararası ölçekte ve kapitalizmle ilgili bir şey. Gelgelelim, Türkiye’deki düzende de bunun yeri büyük. Hükümet, varlığının önemli bir kısmını “büyüme politikası” üstüne oturtmuş ve bu yolda kazandığı başarılarını kıvançla ilân ediyor. Toplumda popüler olmayı, seçim kazanmayı bu politikasına dayandırmış. Bu yolda inşaat sektörünü de bir tür “lokomotif” gibi görüyor. Böyle bir konjonktürde çıkıp, “Arkadaşlar, büyüme iyi bir şey olmayabilir,” demek, biraz tuhaf kaçabiliyor.
Buna ek olarak, bizim memlekette, Özal karşısında Calp’ın “sattırmam, efendim, sattırmam” sözleriyle simgeleştirdiğim bir “muhalif” tavır vardır. Önce “köprüyü yaptırmaz”, yapılınca “sattırmaz”, her şeye “hayır” demekten geçen bir tavır. Bu da kendimi özdeşleştirmekten hiç hazzetmediğim, hazzetmeyeceğim bir tavır. Zaten toplumun büyük çoğunluğuna da genel olarak sevimsiz görünen bir davranış bu. Hemen Halk Partisi ile, onun otoriter bürokrasisi ile, statüko merakıyla özdeşlenen bir genel tutum.
Sonuç olarak, bunun yalnız Türkiye’ye özgü bir şey olduğunu da söyleyemeyiz. İnsanlar böyle statik-bürokratik koşullarda yaşamaktan hoşlanmıyorlar.
Herkes bu gibi düşüncelerle, değerlerle yaşarken, kalkıp buna karşı çıkmak da akıl kârı bir iş gibi görünmüyor. Hangi siyasî partiye kabul ettirebilirsiniz bunu? “Büyümeyi durdur” ya da “yavaşlat!” Ya? Herkes var gücüyle büyürken, ben durduğum yerde durayım, öyle mi? Ne olacak, birkaç yıl sonra? “Manyak mısın, sen?”
“Parti”ye kabul ettiremedin, “toplum”a kabul ettirebilir misin ki? Büsbütün ettiremezsin. Zaten topluma büsbütün kabul ettiremeyeceğin için partiye de kabul ettiremezsin.
Bir kere bu öneri ciddi temellere dayanıyorsa ulusal, tek bir toplumla sınırlı bir şey değil, uluslararası olmalı. Ben burada büyümemi yavaşlatacaksam orada Çin’in, şurada Brezilya’nın da yavaşlatacağını bilmeli, bundan emin olmalıyım.
Bunun da nasıl zor bir iş olduğu ortada.
Ozonu yutan gaz emisyonlarını azaltmakla ulaştığımız göz yaşartıcı başarı düzeyi, bunun kolaylığı, güçlüğü hakkında bir fikir veriyor.
Ama daha da önemlisi, büyüme olmadığında ne olacağına dair üretilecek cevap..
Evet, sıkıştırılmış buharı birtakım makineleri çalıştırmak amacıyla kullanmaya başlamadan önce “büyüme” diye bir kavram yoktu. 1597 yılında Avrupa’da biri Çin’in “büyüme hızı” hakkında soru soramazdı, çünkü böyle bir şey umurunda bile değildi. Kimse böyle şeyleri merak etmez, çünkü zaten böyle kavramlarla düşünmezdi.
Bilmediği ve düşünmediği için, o zaman yaşayan insanlar bizden daha mutsuz değillerdi. Tabii daha mutlu da değillerdi.
Ama 18. yüzyılın sonlarından başlayarak, bütün bu değişim oldu. Adına “gelişme” diyoruz siz isterseniz “gerileme” deyin, “bozulma” deyin, ama bunlar oldu.
Dolayısıyla bugün konuştuğun adam, “Büyümeyeyim de ne yapayım” diye sorduğunda (ve tabii soracak bunu) cevap “Hiiç, şöyle biraz gez, bulutlara bak, denize bakıp ‘ne mutlu bana’ de,” şeklini alamaz. Alırsa da doyurucu olmaz. Hareket olmalı, toplumu dinamize edecek dinamo olmalı, bir yerden bir “girdi” olmalı.
Bu sorulara yeterli ve inandırıcı cevaplar üretmeye çalışan insanlar olduğunu biliyorum. Sonuçlar henüz dünyayı sarsacak gibi değil. Ama hiç yok da değil.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025