Murat BELGE
Suriye politikası ne oldu? Değişti mi, değişmedi mi? Gazetelere bakıyorum. Yazılanlardan "değiştiği" sonucuna varıyorum. Bu da şaşırtıcı. Çünkü "Suriye politikası" diye bir şey varsa, Tayyip Erdoğan bu konuda bir şeyler söylediği için var. Tayyip Erdoğan'ın söylediği sözlerin birinci özelliğiyse değişmemeleridir. Bir sözü Tayyip Erdoğan kadar kesinlikle, güvenle söyleyen kimse görmedik. Örneğin Süleyman Demirel "Dün dündü; bugün bugündür" yollu bir şeyler söylemişti. Bunun benzerini Tayyip Erdoğan'dan bekler misiniz?
Ama olay gözümüzün önünde cereyan ediyor ve, evet, Tayyip Erdoğan'ın söyledikleriyle çizilmiş olan "Türkiye'nin Suriye politikası" değişiyor. O söylenenlerin kaynağı ya da kaynaklarından biri Davutoğlu'nun derinlikleri olabilir ama bu önemli değil- Erdoğan söyleyinceye kadar "Türkiye'nin politikası" olması söz konusu değildi.
Tayyip Erdoğan geçen gün bir konuştu- yani konuşmadığı gün yok da, bu konuda kesin bir şey söylemek üzere konuştu; dedi ki, "Suriye'de olmamızın nedeni Esed'in buradan gönderilmesini sağlamak içindir." Yani bu anlama gelecek bir söz söyledi ve ekledi: "Bunun başka bir nedeni yoktur. Kimse başka anlam vermesin." Her zamanki kesin ve öğretici-belletici tonuyla bunları söyledi.
Derken Rusya'dan bir ses geldi. Erdoğan'ın bütün netliğine rağmen, Ruslar, "Anlamadık," dediler. "Biz teröre son vermek üzere oradayız." Üstelik, açıklama beklediklerini de beyan ettiler.
Bunun üstüne Tayyip Erdoğan da açıkladı; açıkladı ki Türkiye teröre son vermek üzere Suriye'dedir. Bunu da başka türlü yorumlamak ahlâksızlıktır, şerefsizliktir - yani bu minval üzere bir şeyler söyledi ve bu sefer Ruslar anladılar ve ötesini kurcalamadılar. Biz biraz daha zorluk çektik anlamakta: Esed'i Suriye'den gönderme zorunluğuyla arada teröre son verme gereğinin aynı şey olduğunu kavrayamamıştık. Hâlâ da çok iyi kavradığımız söylenemez.
Sonra gene aradan birkaç gün geçti ve üçlü bir anlaşma imzalandı. Bu üçün biri biziz. İmzalanan metnin adı "Moskova Bildirisi" ve Esed'in Suriye'den gönderilmesi üstüne herhangi bir cümle içermiyor.
Başbakan Binali Yıldırım bu metnin içermesi gereken şeyleri içerdiğini söylüyor. Madem böyle, demek ki Esed'in gönderilmesini içermesi gerekmiyormuş.
İnsanın kafası karışıyor: Gerekmiyorsa bütün o söylenenler neydi- hem de kaç yıldır?
Kafamız böylece karışmış olarak AKP yönetiminde geçen yıllara bir daha baktığımızda, bunun tek olay olmadığını -şüphesiz gene çok şaşırarak- görüyoruz. Örneğin Ergenekon tutuklama ve yargılamalarının başladığı bir dönem var. O zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan bu hukukî sürecin orkestra şefi konumunda olan savcı hakkında bize garanti veriyor. "Ben ona kefilim," diyor. Aradan çok uzun bir zaman geçmeden, aynı savcının çok kötü bir adam olduğunu ve hiçbir sözüne inanılmaması gerektiğini gene aynı mercilerden öğreniyoruz.
Sonra zaten o davalar, hokus pokus, ortadan kalkıyor. Savcıları, yargıçları tutuklanıyor ya da kaçıyorlar, aranıyorlar. Türkiye, "FETÖ ile topyekûn savaş" dönemine giriyor. Cumhurbaşkanı "Rabbim bizi affetsin" diyor.
Bir yandan da, malûm bankadan havale yapanlar işten atılıyor vb.
Bunların Rabbim affına uğramayanlar olduğunu tahmin ediyoruz.
Tayyip Erdoğan bir "solist." Çıkıyor, konuşuyor, söylüyor. Ama onu bir kısa zaman aralığıyla izleyen bir koro da var. Erdoğan soloyu bitirdikten az sonra koro ezgiyi kaldığı yerden alıp terennüme başlıyor ve bu terennüm uzun süre devam ediyor. Solistin kesinliğini ve kararlılığını koro da sürdürüyor.
Gelgelelim şu son örnekte bir kere daha görüldüğü gibi bu kesinlik ve kararlılık aniden değişebiliyor. Bunun, koronun performansında bir sorun yaratmasını beklersiniz. Yani, şimdi koro, "crescendo," "Zalim Esed! Git oradan! Bir daha görünme!" şarkısını söylerken birdenbire "Sevgili ÖSO! Git Esed'le anlaş!" faslında çark etmenin kendine göre güçlükleri olmalı.
Ne var ki "solist" olsun, "koro" olsun, bu güçlüklerin ayaklarına takılmasına meydan bırakmadan yollarına devam ediyorlar. Her durumda haklı olduklarını bilmenin verdiği huzur içinde yollarına devam ediyorlar. Zaten dün, "Bu beyazdır! İtiraz edenin gözünü patlatırım!"dan "Bu siyahtır! İtiraz edenin gözünü patlatırım"a geçişte "gözünü patlatırım" kısmı hiç değişmediği için devamlılık, tutarlılık gibi ögelerde bir arıza çıkmıyor.
Her şey yerli yerinde. Değişen bir şey yok. Endişeye mahal yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025