Murat BELGE
Bugünlerde "mütedeyyin" denilen, AKP siyasetiyle içli dışlı olduğu anlaşılan (milletvekili olma derecesinde) birilerinden Cumhuriyet’in kurucuları hakkında saçma iddialar dinledik. Sık sık olan bir şey. Zaten hep vardı, şimdi artmış olmasının da şaşılacak bir yanı herhalde olmamalı.
Biri, bir jandarma astsubayı kalktı, Atatürk’ün "İngiliz ajanı" olduğunu söyledi. Olayların akışına şöyle bir göz atıldığında, akla, mantığa uyacak bir yanı yok. Mustafa Kemal gibi bir ajanı olan Britanya niçin yıllar boyu Yunanistan’ın Anadolu’da varlığını destekledi? Niçin İstanbul hükümetinin idam fermanı çıkarmasına, Anzavur isyanına göz yumdu?
Britanya’da hükümetin tutumuna rağmen Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinden yana olanlar vardı. Bunların başında "Intelligence"ta çalışan Herbert Aubry gelir. Eski "Birikim"in ikinci sayısında onun "Ben Kendim" diye Türkçe bir adla yayımladığı otobiyografisinden, ahbap olduğu Talat Paşa’yla son görüşmelerinin hikâyesini yayımlamıştık. Orada Talat Türkiye yerine Yunanistan’ı desteklemekle Britanya’nın Komünist Rusya’ya karşı yeterince güçlü cephe kurmadığı için Lloyd George politikasını eleştirir, Aubry de buna hak verir.
Gal kökenli Lloyd George bir "liberal"dir. Antik Yunan medeniyetine hayrandır ve doğal olarak sempatisi Yunanistan’dan yanadır. Batı’nın Osmanlı’ya karşı sevgisizliğinin bir önyargı olduğunu söyleyip dururuz da, 1915 Kıyımı herkesin zihnindedir. Dolayısıyla Lloyd George ve Asquith vb., yani "liberaller", antipatilerinin bir "önyargı" olduğunu herhalde düşünmüyorlardı. Ama onların tavrını benimsemeyen Britanyalılar da -az da olsa- vardı. Aubry’nin "Türk dostluğu" herhalde yalnız "reel-politik" gereği değildi.
Atatürk, "İngiliz ajanı" olduğuna hükmettirecek ne yaptı? "Kapitalizmden yanaydı" mı diyeceğiz? O zaman bu ülkede birkaç milyon İngiliz ajanı var demektir. "Ülkeyi Batılılaştırdı" mı diyeceğiz? Birkaç milyon da bu eder. Ama herhalde kafasında bu "komplo"yu kuran kişinin asıl derdi bu. "Batı, Batı" dediğine göre, İngiliz ajanıdır.
Gerçi, böyle ilkel bir zihniyeti olduğunu düşünmediğimiz Kemal Tahir’in de ("Yorgun Savaşçı"da) aynı anlama gelen imaları vardır. "İngiliz, kimi gönderdiğini bilmez mi?" yollu sözler eder. Ama Kemal Tahir’in de böyle şaşırtıcı "buluş"lar yapmaya, durduramadığı bir merakı vardır. Kimsenin görmediği bir şeyi görmeyi çok sevdiği için gördüğüne kendini inandırır da. Ayrıca, Kemal Tahir’in- hele Asyai üretim tarzı buluşunu yaptıktan sonra- oldukça koyu bir "Batı fobyası" oluşmuştur. Onun için yalnız Atatürk’ü değil, Türkiye’nin hayli uzun Batılılaşma serüveninde payı olan herkese böyle bir gözle bakmaya başlamıştır.
Ayrıca "komplo teorisi üretimi"nin bu toplumda ne kadar popüler bir spor olduğunu da düşünmeliyiz. Birçok Türk Marksisti’ne göre "tarihin motoru" aslında Marx’ın dediği gibi "sınıf mücadelesi" değil, komplodur.
Öbür adam ise ( o Meclis’te) İnönü’nün Hitler’le irtibatını bildiklerini söylüyor. Bunun üstüne bir kıyamet kopunca, bir çeşit özür diliyor, "maksadı aşmak" falan gibi bir şeyler söylüyor. Şimdi, İnönü ile Hitler arasında bir "yazışma"nın "normal" olduğunu söyleyeceksen bunu gündeme getirmenin anlamı ya da gereği ne? "Führer’le irtibatını biliyoruz" türünden alangirli laflar herhalde belirli bir amaçla kullanılmış, bir şey ima ediliyor!
Bu zatın ima ettiği zamanda Türkiye’de ırkçılar atağa geçmişti. Atsızlar, Reha Oğuzlar bir yığın derdi çıkarıyor ve her şeyden önce Türkiye’nin Almanya’nın yanında Sovyetler Birliği’ne karşı savaşa girmesini savunuyor, talep ediyorlardı. Entelicentsia içinde ve devlet erkanı arasında "Almanya sempatisi"nden geçilmiyordu. Yani Hitler’le "irtibat" halinde bir İsmet İnönü onun istediği bir şey yapacak olsa, alkış kıyamet arasında bunu yapardı. Alkışlayanlar da, bu "irtibat" teorisini ortaya atan (şu günlerde baro bölmekle iştigal eden) zatın muhtemelen saygı duyduğu kişiler olurdu: Türk sağının mümtaz şahsiyetleri.
Ama belli ki İnönü bu zevat kadar kesinlikle bir "Alman zaferi"nden emin değildi. Emin olsa, onu savaşa girmeye ikna etmek daha kolay olabilirdi. Ama yalnız "emin olmak" sorunu değil herhalde. Bu, onun istediği sonuç muydu? Böyle olduğunu sanmıyorum. Savaş yaklaşırken İnönü’nün (Recep Peker ile birlikte) Mussolini’yi daha yakından izleme tavsiyesi olmuş, Hitler-Mussolini çiftinden hiç hoşlanmayan Atatürk "saçmalamayın" demişti. Ama İnönü’nün parti kurallarını Mussolini’ye uydurmayı uygun görmesi, "faşist" olduğu anlamına gelmez. Demokrasi ile çok içli dışlı olmadığını biliyoruz ama İnönü bir "ölçülülük" timsalidir. Bu ölçüler konusunda Atatürk’ten de çok daha özenlidir.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Mussolini Türkiye’de biliniyor, tanınıyordu. Yeterince hayranı vardı. Recep Peker, Şükrü Kaya, Yunus Nadi, Mahmut Esat Bozkurt, Falih Rıfkı bunlardan birkaçı. Mustafa Kemal ile İsmet İnönü olmasa, dümeni hemen faşizm yönüne çevirecek çok sayıda siyaset adamı vardı çevrede.
İnönü bu sıralarda türlü manevralarla savaşta tarafsızlığını korumaya çalışıyor, ayrıca Türkiye içinde de Mihver ya da Demokrasi Cephesi lehinde tavır almış olanların bir denge kurmasını istiyordu. İstiyordu ama bulmakta zorlanıyordu. Basın-Yayın’da liberalizmi destekleyecek çok az kişi vardı ve dolayısıyla Türkiye oldukça Nazi taraftarı bir imge sunuyordu.
Onun için İnönü bağlamında "irtibat" falan gibi lafların bir gerçekliği yansıttığını düşünmek için bir gerek yok. Tersine bu iki kişiye faşizm karşısında aldıkları tavırdan ötürü teşekkür etmemiz gerek. Savaşa doğru ve savaş esnasında Doğu Avrupa’da "önder"lerin, Horthy, Boris, Karol gibilerinin yaptıkları ortada.
Öte yandan, gerek Mustafa Kemal’in, gerekse İsmet İnönü’nün demokrasi konusunda sicillerinin dört dörtlük olduğu söylenemez. Bunun tartışması zaten sürüp gidiyor ve onları savunanlar en ikna edici argüman olarak yaşadıkları dönemde dünyada, özellikle de Türkiye’de demokrasi kültürünün çok zayıf olduğunu söylüyorlar. Bu da yanlış bir önerme değil.
Yani, diyeceğim, kimse kimseyi sevmek, bağrına basmak zorunda değil; birinde bir kusur arıyorsanız, kusursuz kimse olmadığına göre, bulursunuz. Ama olmayan kusurlar bulmak zorunda değilsiniz. Mustafa Kemal’i İngiliz ajanı, İsmet İnönü’yü kripto Nazi yapmak ciddiye alınacak bir şey değil.
Ve bunu bir AKP’li parlamenter olarak yapmak hiç akıl kârı değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025