Mustafa ARMAGAN
İstanbul’un 53 gün süren kuşatmasında en kritik aşamadayız. Yani “Nisan krizi”nin tam ortasında. Osmanlı ordugâhını ümitsizlik bataklığına doğru ağır ağır çekmekte olan bu ağır krizin nasıl bir netameli havada yaşandığını öğrenmek çok önemlidir. Hele nasıl bir “taviz”le aşıldığını öğrenmek…Önce umumi manzara:
21 yaşındaki Sultan için sızılı bir dönem. Bir yandan İstanbul’un ensesinde Haçlı tehdidi, öbür yanda muhalefet.
Daha 12-13 yaşlarından beri fethetme arzusuyla kıvrandığı müjdelenmiş şehrin önündedir artık. İşte Şubat 1452’de Rumeli Hisarı Boğazı seyretmeye koyulmuş, Bizans İmparatoru Avrupa’ya peş peşe elçiler gönderip imdat istemeye koyulmuştur. Gözü kulağı, batıdan gelecek destektedir.
Çandarlı Halil Paşa aceleden yana değildir. İstanbul er geç Osmanlıların olacaktır. İhtiyat, teenni, sabırdır tavsiyesi. Lakin Fatih de biliyordu ki, İstanbul Çandarlı’nın kudretli eli devreye girmeden alınamazdı ama onu, dolayısıyla orduyu nasıl ikna etmeliydi? Halil İnalcık’ın harikulade tespitiyle bu krizin içinden “düğümü keserek çıkacak”tır Fatih.
Uykusunda bile İstanbul’u gören Genç Sultan 6 Nisan 1453 günü Bayrampaşa civarına otağını kurmuş, planların birini bırakıp diğerini ele almakla meşguldür ki, iki hafta sonra, buğday yüklü bir Bizans gemisiyle üç Ceneviz gemisi önlerini kesmek isteyen Osmanlı donanmasını yenerek Haliç’e girmeyi başarır. Haber Bizans canibini şad u handan ederken, Osmanlı tarafına Tursun Beğ’in deyişiyle “fütûr ve perişânî saldı”.
Tacizade ise askerin bölük pörçük olduğunu yazar. Akınların arkasının geleceği, daha büyük bir Haçlı donanmasının yolda olduğu haberleri de kara bulutları tahrik etmektedir.
Bir bozgunun eli kulağındaydı ki, bu sırada Molla Gürânî ile birlikte Fatih’in en yakın omuzdaşı Akşemseddin’in mektubu çıkagelir.
Menfaat ve ganimet peşindeler
Akşemseddin, Bizans ve Ceneviz gemileri karşısındaki başarısızlığın orduda hayal kırıklığı doğurduğunu ve askeri zaferden şüpheye düşürdüğünü yazmakta, bu havaya düşmanın sevindiğini, padişahın kafasını allak bullak edip orduya söz geçiremez hale getirdiği söylentilerinin yayıldığını söyler ve hangi tedbirlerin alınması gerektiğini acı cümleler halinde kaydeder.
İstanbul’un öncelikle denizden alınması gündemdeydi ve bu noktada “gemi ehli” işi ağırdan almakta ve adeta fethi geciktirmektedir. Askeri şevklendirmek isteyen Fatih ise fethin gecikmesi karşısında rakip görüşlerin ağırlık kazanacağını bilmekte ve buna bir çare bulmak için kıvranmaktadır.
Kıvranan biri daha vardır: Akşemseddin Hazretleri. Çadırına kapanmış, kimseyi, hatta Sultanı bile yanına sokmamakta, derin murakabe ve mükâşefe fasıllarının birinden diğerine geçmektedir. İşte uyarıların sözlü değil de yazılı olmasının sebebi budur.
Mektup şöyle başlar: “Bu hadise (Bizans ve Ceneviz gemilerinin şehre girmesi) o gemi ehlinden dolayı meydana geldi. Kalbe hayli sıkıntı ve kırgınlık getirdi. Önemli fırsatlar çıkmıştı fakat kaçırıldı. Olayın seyri aleyhimize döndü.”
Kâfirlerin gemiler Haliç’ten girince rahatlayıp moral kazandıklarını belirten Akşemseddin, eleştiri oklarını bir ay sonrasının Fatih’ine yöneltir ve onun olayları yeterince idare edemeyişi ve emirlerini geçiremeyişine dair, hatta Şeyhin kendi duaları ve şehrin alınacağı tarihe dair müjdelerinin temelsiz olduğu söylentilerine dikkat çeker. Bu dedikodu ve fesat ortamında kesinlikle gevşeklik ve ihmal gösterilmemeli, bu duruma kimlerin yol açtığı araştırılıp tespit edilmeli ve sorumlular derhal en ağır cezalara çarptırılıp görevden alınmalıdır.
“Yoksa” der Akşemseddin, “kaleye hücum edildiğinde ve hendekler doldurulmaya başlandığında ağır davranırlar. Sizin de bildiğiniz gibi bunların çoğu gönülsüz, “yasak Müslümanı”dır (zorla çalışmaktadır), Allah için başını ve canını koyacak azdan azdır. Bunlar bir menfaat ve ganimet gördüklerinde işe sarılırlar, canlarını dünya için ateşe atarlar.”
Bir kısım askerin gönülsüzlüğünü ortaya koyduktan sonra Şeyh Efendi, Fatih’e şu “rica”da bulunur:
Sonu kırgınlık ve utanç olmasın!
“Şimdi yetkinizi gösterin ve emrinizi icra edin. Bu gibilerin başına merhameti ve yumuşaklığı az olan birini getirin, şiddetle ve hiddetle hareket etsin. Hem bunun şeriatta da yeri vardır. Yüce Allah der ki: ‘Ey Peygamber, kâfirler ve münafıklarla cihad et, onlara sert davran’ (Tevbe, 73).”
Akşemseddin keder içinde çadırında otururken kendisine acayip bir hal gelir. Hemen Kur’an’ı açar (tefeül), bakar ki, Cafer-i Sadık’ın işaretiyle aynı surenin 68. ayeti denk düşmüştür. Ayette Allah münafık ve kâfirlere içinde ebedi kalacakları cehennem ateşini vaad etmekte, lanet edip sonsuza kadar azap içinde olacaklarını hatırlatmaktadır.
Durum gerçekten de vahim olmalı ki, Ak Şeyh bazı askerleri Müslüman bile kabul etmemektedir. Şöyle yazar devamında:
“Şimdi o (düşmanın üzerine) varmayanlar samimi Müslüman değildir, münafık hükmünde olup cehennem azabında kâfirle beraberdir işareti çıkmıştır. Şiddetli davranmak gerekecektir, himmet ediniz, sonu kırgınlık ve utanç olmasın. Biliniz ki, Allah’ın yardım ve desteğiyle buradan sevinçli, galip ve muzaffer çıkacağız…”
Son satırlar hüzün ve ümidin harmanı gibidir ve bu harmanın içinden müjde tohumları etrafa saçılmaktadır:
“Yine hüzün içerisinde Kur’an okuyup yattım. Allah’a şükr olsun ki, çeşitli lütuflara, sevinçli haberlere şahit oldum, epeydir bunun gibi bir şeye mazhar olmadığım için büyük bir teselli buldum.”
Bitiriş cümlesi hakikaten Akşemseddin’e yakışır cinstendir: “Bu sözler Padişah hazretlerine haddimizi aşan bir kelam gibi görünmesin, hazretinizi sevdiğimizdendir.”
İşte Fatih’in karadan gemileri yürütme kararı bu mektup üzerine verilmiş, iki gece sonra ilk gemiler Haliç’e inerken o sahneyi Sultan ile beraber heyecanla izlemiş olmalıdırlar.
Topkapı Sarayı Müzesi 5584 numarada kayıtlı bulunan Akşemseddin’in mektubu ilkin ‘Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Kılavuzu’nda (1938) yayımlanır. H. Âli Yücel, Latin harfleriyle 17 Temmuz 1953 tarihli ‘Cumhuriyet’te neşreder. Aynı yıl Selahattin Tansel onu Akşemseddin’e değil, Hızır adlı birine ait olduğunu belirterek kullanır. Halil İnalcık ‘Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar’da (1954) hem fotokopisini, hem de Arap harfleriyle neşreder. Feridun Emecen ‘Fetih ve Kıyamet’te (2012) metni bugünkü dile uyarlar. Burada Emecen’in sadeleştirilmiş metnini esas almakla beraber bazı değişiklik ve uyarlamalara gidilmiştir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017