Mustafa Karaalioğlu
Herhangi bir meseleyi görmek ve konuşmak kadar, bunu çözebilmenin yolunu da göstermek ve bulmak zorundayız. Kabul etmek lazım ki böyle bir kabiliyet bizim nasibimize pek rastgelmez. Sözün şehveti, taraftar olmanın heyecanı çoğu kez ortadaki problemi ikinci plana iter, neticede devran eskisi gibi dönmeye devam eder. Çok konuşup bir arpa boyu yol gidemediğimiz sayısız vak’a bunun şahididir. Nitekim, Kızılay üzerinden başlayan tartışmanın akıbeti de o noktaya gitmek üzeredir.
Olup bitenlerden çıkacak mesaj, insanların zihninde itibarlı yere oturmuş olan vakıf ve yardım derneği gibi kurumların, içinde bulundukları yozlaşma halini sorgulamaktır. Bizatihi bu kurumların kendi hal ve gidişlerini, kamu kaynaklarına ilgilerini ve en nihayet bağış ve yardım gibi çok değerli kavramlarla kurdukları sorumsuz ilişkileri gözden geçirmektir. Gözden geçirmek şöyle dursun bunu doğal ve ahlaki sınırlara çekebilmektir.
Başta, tartışmalardan en uzak kalması gereken kurum Kızılay olmak üzere birçok kurum tatsız sinyaller veriyor. Kanuni sınırların bile ötesinde titiz ve şeffaf olması gereken yerler belirsizlik yansıtıyor, şüphe uyandırıyor. Endişe verici bir halin ortasındayız…
Ne yazık ki tabloyu böyle okumaktan da çok uzaktayız. Yanlışlar, sıradanlaşmış, normalleşmiş ve yapana hak görünür olmuştur.
Bunu bütün unsurlarıyla sorgulamak yerine, mesela son vak’ada adı geçen şirketi hedef tahtasına oturtup, bütün meseleyi o işlemden ibaret görmek gerçek mesajın ulaşmasına engel olacaktır. En nihayet Torunlar şirketinin (BaşkentGaz) bağışı Kızılay yerine Ensar Vakfı’na doğrudan yapması arasında bir vergi avantajı yoktur. Açıklamalardan anlaşılan, iki yol da aynı kapıya çıkıyor. Kaldı ki şirket, mevcut iktidardan çok önce de vakıflara, derneklere vesaire, sessiz sedasız bağış yapan, bunu yaparken de vergiden indirmek hesabı peşinde koşmadığı bilinen bir aile tarafından yönetiliyor. Meseleyi bir şirketin işlemlerine bağlayıp, günah keçisi aramak, temel ve yaygın yanlışı eleştirmeyi önler, başka işe yaramaz.
Doğru ya da yanlış bütün işlemlerin, bütün bağışların, o bağışların nereye gittiğinin sorulması ve sorgulanması görevimiz, kamuoyunun da hakkıdır. Asıl meseleyi görmezden gelmeyip, derinleşen problemi konuşulur kılmak daha büyük sorumluluktur.
Madem konu açıldı, bu fırsatı ıskalamayalım.
Vakıflar ve dernekler birer sivil toplum örgütleridir. Sivil olmak en başta devletle ve kamu kaynaklarıyla ilişki kurmamak; proje bazında ise sınırlı tutmak ve her durumda muhakkak şeffaf olmayı mecbur kılar. Bu şartlar yoksa ne “vakıf” ne “dernek” ne de “sivil” olmaktan bahsedilebilir.
Dernek olmak, vakıf olmak, bağış almak, bağışlamak şeffaf olmayı, sorana söylemeyi, hesap vermeyi zaruri kılar. Bilhassa bizim tecrübemiz gösteriyor ki her şeyden önce gereken budur. İnsanların en çok saygı duydukları bir faaliyeti icra etmenin gereği de başka bir yol söz konusu olamaz. Kim vakıf-dernek hizmeti yapıyorsa ve yapacaksa, önce ve mutlaka oraya bütün şeffaflığı vakfetmeli, bütün açıklığını bağışlamalıdır. Hayır işini gerçekten hayırlı kılacak yol bundan gayrısı değildir. Aksi ise, şimdi olduğu gibi bitmez tükenmez hayalkırıklığı hikayelerini dinlemektir.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025